Pedri Gonzalez - Barcelona Orta Saha Oyuncusu
🎶 doja cat - agora hills 🎶
first
___________________________________________
Sahaya çıkmadan önce yardımcı antrenörümün son dediklerini dinliyordum. Birazdan çok önemli bir kulüp ile yarı final maçımız vardı. Hepimiz bu turnuva için tüm sezon çalışmıştık. Hepimizin hayaliydi bu final. Bu arma için tekrar son topa kadar mücadelemizi verecektik.
Hazır olduğumuzda klasik seremoni için sıraya geçtik. O sıra sahaya gelen önemli kişilerin anonsu yapılıp alkışlanıyordu. Birkaç basketçiden sonra futbolcuların sırası gelmişti.
Barcelona'dan Pablo Gavi, Pedri Gonzalez, Joao Felix.
Atletico Madrid'den...
Pedri'den sonrasını pek dinleyememiştim. Onunla bir kere Barça maçında karşılaşmıştık. Bana formasını vermişti, arkadaş olmuştuk ama bir şekilde konuşmamız devam etmemişti.
Şimdi onu uzun zaman sonra tekrar görecektim. Bir yandan onun heyecanı vücuduma dolarken takımın anonsuyla sahaya çıkmaya başladık.
İlk 6 sahaya çıktığında karşı takım hazırlanana kadar sanki taraftarlarımıza bakıyormuş gibi yapıp Pedri'yi aradım. Biraz el salladıktan sonra sonunda onu bulmuştum. Direkt reklam panolarının arkasında üç tane dehşetül vehşet oturuyordu.
Göz göze gelmeden sahaya döndüm. Bu önemli maç için odağımı topladım.
İlk set öyle böyle bittiğinde sonuçtan memnun değildik. 25-23lük skor bizi oldukça yormuştu. Set arasında 5 dakikanın 3'ünü hocayla geçirildi. Ardından kendi aramızda dağıldığımızda sürenin dolmasını bekliyorduk. Sahaya doğru adımlarken takım arkadaşımla maçla ilgili sohbet ediyorduk.
O sıra Pedri ile göz göze geldim. Beni eliyle yanına çağırdığında arkadaşlarının olmadığını fark ettim. Süreye bakıp arkadaşımın konuşmasını böldüm. Hemen reklam panolarına gittiğimde o da ayaklanmıştı. Ona ne diyeceğimi bilmiyordum ama kaba davranmak doğru olmazdı, bir sorun çıkmamıştı çünkü aramızda.
"Uzun zaman oldu." dediğinde ufakça tebessüm ettim. Bakışlarının yukarı kalkan dudaklarıma gittiği gözümden kaçmadı.
"Evet, bayadır görüşmüyoruz."
"Görüşemiyoruz de sen ona." Elim enseme gittiğinde onu onayladım.
"Harika gidiyorsunuz ama sen sanki topu izlemiyorsun bu yüzden reflekslerin geç geliyor." Önerisine karşı bir şey diyemediğimi fark edince tekrar sözü aldı.
"Tabi ben anlamam, yanlış anlama ama benim gördüğüm buydu."
"Hayır, sağol uyarıların için. Bunu da dikkate alacağım." Daha konuşmaya devam edecek iken salondaki siren sesi süremizin dolduğunu belirtti.
"Maç çıkışında seninle konuşmak istiyorum, beklerim seni. Haberin olsun, başarılar." Onu hızlıca onaylayıp sahada ki yerimi aldım.
Aklım en çok onun uyarılarını dikkate almıştı. Bu set daha aklımı daha iyi kullandım ve seti daha güzel bir şekilde bitirdik. Durumu 1-1 yaptık.
Diğer set anlamadığım şekilde takım arkadaşlarımın çökmesiyle karşı takımın oldu. Şimdi önümüzde kritik bir set vardı, ya kaybederdik ya da devam ederdik.