Berat.

1.5K 50 6
                                    

Berat Ayberk Özdemir - A Milli Takım Orta Sahası

berat

Gözlerim inatla onu aradığında bu kalabalıktan bıktığımı anlamaya başlamıştım.

Birkaç arkadaş grubu birinin evinde toplamış vakit geçiriyorduk. Saat gece olmak üzereydi ve herkes bir yana gruplaşmıştı. Birileri fifa oynarken birileri hala çekirdek kola yapıyor bazı alkolikler ise balkon tarafında ağıt yakıyordu.

Bunlardan biri olan Barış, yan tarafımda yarı baygın sızmış yeni ayrıldığı sevgilisinin arkasından ağlıyordu. Onun paçasını sürekli toplamaktan yorulmuş Kerem artık onu kendi halina bırakıp Yunus'la sohbet ediyorlardı.

Mutfaktan gelen kızların sesiyle ayağa kalkmak istedim. Zaten fark etmeyecekleri belliydi, ayrı kafa takılıyorlardı.

Mutfak tarafına gidip kapıdan bakış attığımda onu göremememin huzursuzluğunu yaşamıştım. Birkaç kişiye göründüğümde dikkat çekmemek için su almaya girdiğimde bazıları sohbetlerini kesmişti.

"Ne yaptılar, sızdı mı hepsi?"

"Yok abla. Barış fazla sızlanıyor sadece." Arkasından gülüştüklerinde bende hafifçe dudak kıvırıp suyumu bitirmiştim. Rollenmelere girerek ortamı gözlerimle arıyormuş gibi yaparak sorumu sordum.

"Hani Ela nerede? Almadınız mı aranıza?" Dalgayla sorup olanları yokladığımda cevabım hemen gelmişti.

"Yok, bizi dışlayan o. Üst kata çıkarken gördüm en son bilmiyorum." Kafamla onaylayıp umursamaz takındığım tavrımla mutfaktan ayrıldığımda doğruca üst kata çıktım.

ela

Küçük sayılabilecek terasın demirine kolumu koyup üstüne çenemi yaslamıştım. Usul usul süzülen gözyaşlarım kendiliğinden akarken esen rüzgar, tenimi epey üşütmüştü.

Hafifçe burnumu çektiğimde artık kaç saattir baktığımı bilmediğim manzarayı ezberlemeye devam ettim. Ta ki sırtıma atılan battaniyeyi hissedene kadar.

Loş karanlıkta görünmeyeceğini umarak gözyaşlarımı umursamadan direkt kafamı bunu gerçekleştirene çevirmiştim.

"Sıfır kolluyla bu rüzgarda oturmuşsun. Bacaklarını da ört." Sesinden de onu tanıdığımda içime doğan sarılıp ağlama isteğini zorla bastırdım. Yanımdaki sandalyeye geçtiğinde rüzgarla vuran parfümü burun direğimi sızlatıyordu.

Çevirdiğim kafamı tekrar yerine getirdiğimde sadece yaprak hışırtıları duyulmaya başlamıştı.

"İyi görünmüyorsun."

Oysa suratına bile bakmamıştım ki.

"İyiyim." Titretmemek için oldukça kısık tuttuğum sesim zar zor duyulduğunda burnumu çekmiştim.

"Dön bana. Konuşalım." Gözlerimi sıkıca yumduğumda ona bakamayacağımın korkusunu yaşıyordum. Ortada bir şey yoktu ama göz göze gelsek bile bu bende bir patlatma yaşatacaktı.

Bir şey demediğime karşılık elini omzuma koyduğunda çenemi olduğu yerden kaldırıp arkama yaslandım. Gözlerim hala olduğu yerde sabitken o artık yüzümü görebiliyordu. Yanıma çapraz olarak çektiği sandalyede bacaklarımız zaten birbirine değmişti.

oneshot's  'football Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin