Jude Bellingham - İngiltere Milli Takımı Orta Sahası
Gözlerim daldığı duvarı süzmeye devam ederken içlerini kanatmaya başladığımı hissediyordum.
Saatler sürmüştü.
Ve ben yine evimizin salonunda, gece yarısı oturmuş onu bekliyordum.
Saatler birbirini tamamlarken kulaklarımı boğan akrep ve yelkovanın sesi artık beni uyutmak istiyordu.
Dayandım, gelecek dedim.
Bir süre sonra, oldukça geç bir saatte gelen tıkırtı sesiyle sonunda geldiğini duymuştum. Bir tepki vermek istemeyen bedenime uyup olduğum pozisyonda kalırken gözlerim bu sefer kapalı televizyonun ekranında geziniyordu.
Salonda olan adımları odaya çıkmak yerine duraksadığında beni gördüğünü anladım.
Anahtarını kaseye bıraktı.
Ceketini astı.
Çantasını koltuğun yanına attı.
Sonunda adımları benim olduğum yere geldiğinde gözümün ucuyla ona baktım.
"Bebeğim... Neden uyanıksın?" Kelimeleri içimi acıtıyordu.
"Seni bekledim." Sessizce konuştuğumda kurumuş boğazımı sehpanın üstündeki suyla ıslattım. Yanıma çöktüğünde endişeli duran sesi kulağıma geldi.
"Geç geleceğimi söy-"
"Geç geleceğini söyledin evet..." Sözünü keserken bardağı normalden sert bir şekilde sehpaya bıraktım.
Gözlerim yüzünde değil yaydığı bacaklarındayken o tam aksini yapıyordu.
"Sorun ne?" Sensin sorun.
"Bilmiyorum. İnan bilmiyorum." Ellerimle yüzümü ovuşturduğumda belimden havalandırılıp üst bacaklarına oturttuğunu hissetmiştim.
Elleri saçlarımı yüzümden çekerken yüzümü şefkatle inceledi.
"İyi gözükmüyorsun..." Hiçbir şeyi anlamıyordu.
Ya da anlamak istemiyordu.
Bacaklarımı kendime toplayıp cenin pozisyonunda kucağında büküldüğümde kafamı göğsüne yasladım. Uzun kolları bedenimi sararken evin soğukluğuna karşı beni ısıtmıştı.
Kokusu burnuma geldikçe, aklıma gelenleri dile getirmeye çabaladıkça gözlerim dolmaya başlamıştı.
"Ne hissediyorsan anlat bana." Gel de kız bu adama... Nasıl yapacaktım?
Burnumu çekerken sol gözümden bir yaş tişörtüne damladı. Titrek bir nefes alıp verirken konuşmaya hazırlanıyordum.
"İyi hissetmiyorum Jude." Etrafımdaki kolları hareket ettiğinde beni okşuyorlardı.
"Sorunu anlat bana." Burnumu tekrar çektiğimde gözlerim birkaç saniyeliğine. yumulup kaldı. Bir sorun olmasaydı burada, onun göğsünde dünyanın en huzurlu uykusunu çekebilirdim. Ama ne ki sabah bir boşlukla uyanacaktım.