4-

753 70 15
                                    

13-15.04.24
Saru Sancak

Annemler kaza yapalı 2 ay, Ali'nin yanına gelmemiz beşinci gün oluyor. Herkes gibi ben de hayal kurardım, hayatım şöyle olacak ile başlayıp bitmek bilmeyen hayallerimi dile getirir ya da yazardım; annemle bir yerlere gidecek, beni her şeyden çok seven kadını saraylarda yaşatmak istiyordum. Hâlâ istiyorum ama artık önce cevapları almak istiyorum.

Annem, bize yalan söyledi; bunun ağırlığını kaldıramıyorum. Arada bir kalbimde öyle bir baskı hissediyorum ki ne yaparsam yapayım açılmıyor.

Bırak yalanı, daha tanımadığımız adamın evine geliyoruz diye ikizime iyice sığınmaya, onunla olmayı düşünüyordum ama yok, beyefendi ikimizin de yüzüne bakmıyor.

"Abi," diye seslendiğimde adam başını kağıtlardan kaldırıp bana baktı. Bugün okul var, okula gitmeliyiz. O çarşamba günü izin almıştı, perşembe ve cuma evdeydik, zaten hafta sonu da evde geçmişti. Şimdi okul kıyafetleriyle görünce yüzündeki şaşkınlığı anlayabiliyorum. "Okula gitmemiz gerekiyor."

"Tamam Saru'm, ben de sizden hareket bekliyordum. Çıkalım mı?" Ayağa kalktığında geriye doğru adım atmamla o da duraksadı. Bir süre aramızda sessizlik olurken istemediğimi gayet iyi anladı. Eğer kabul edersem Han binmeyecek ve ikizimle aramdaki o pamuk ipliği kopacak diye korkuyorum. "Ya da siz gidin," derken saçlarını karıştırdı.

"Ben..." Özür dilemek istesem de sustum.

Dört gündür bıkmadan usanmadan bize yemekler yapıyor, üzerimize titriyor ama aynı zamanda sıkmamak için de bazı yerlerde geri çekiliyor. Bizim için verdiği çabayı gördükçe boğazım düğümleniyor, annemin gözyaşları daha çok aklıma geliyor. Annemin gözyaşlarına sebep olan adam, bizim için her şeyi yaparken biz ne hissetmeliydik ki?

"Saru." Yanıma gelip bir kart uzattı bana. "Bu sende kalsın, şifresi 1406. Sınırsız bir kart, istediğinde harca ve hesap vermek, izin almak zorunda değilsin."

"Sağ ol abi." Omzumu sıvazlayarak yerine gidip oturdu. Kartı cüzdanıma, cüzdanımı çantama koydum. "Sen ne yapacaksın?"

"Evden çalışıyorum; çok mühim bir şey olursa gidiyorum. Bakmak ister misin?" Kağıtları işaret ettiğinde başımı iki yana sallayıp sessizce teşekkür ettim. Baksam da anlayacağımı sanmıyorum.

İkizimi odasından çıkarken gördüğümde Ali'ye veda ederek dış kapıya yürüdüm ve ikizimle aynı anda ayakkabılarımı giymeye başladım. Aramızda konuşma olmasa da ilk defa sessizdik, normalde hep bakışlarımızla ya da mimiklerimizle muhabbete girerdik ama şimdi gerçekten ilk defa birbirimizden bu kadar uzağız.

Evden çıkarken kalbimde hissettiğim ağrı, hareketlerimi kısıtlıyordu. Yine de beni beklemeyen ikizime yetişmek için hızlı davranıp koşarak basamakları indim. Sonunda kapının önüne geldiğimizde bir taksi bizi bekliyordu, Han öne otururken ben arkaya geçmiştim. Biz tek kelime etmeden adam yola çıktı.

"Abi, bizi * lisesine bırakırsan seviniriz. Birini mi bekliyordun?" Han'ın sorularına kısa ve net cevaplar veren adam bir daha konuşmadı.

Şehrin bu semtine oldukça yabancıyız, daha önceden gezmeye ya da herhangi bir şey için gelmedik. Şükür ki okulumuza çok fazla uzak olmadığını biliyoruz. Buraya servis de geliyor, belki yine eskisi gibi servise binebiliriz.

Saruhan'la okulda farklı arkadaş gruplarımız var; aynı sınıflarda olsak bile aynı sıraları hem biz hem de öğretmenlerimiz istemiyordu. Ben orta kısımın başlarına yakınken Saruhan duvar kenarının en arkalarında oturuyor. Arkadaşlarımız bile farklı; o genelde sınıftaki herkesle iyi anlaşır, hepsini sever, takılır, diğer şubelerden de dostları vardır; ama ben herkesle haşır neşir olmayı sevmediğimden sadece Emrullah'la takılırım. Evet, sınıfın geri kalanıyla da konuşurum yine de okuldaki hiç kimse Emrullah kadar yakın dostum değildir.

Saru-Han Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin