14-

409 65 30
                                    

19.06.24
Saru Sancak

İnsanın ikizi olması tam olarak nasıl hissettirir bilmiyorum çünkü başka hiç kardeşimiz olmadı, hissettiklerimizi diğer kardeşler de birbirinde yaşıyor mu, bilmiyorum. Yine de ikiz dendiği an akan sular duruyor. Birbirimize it gibi kızgın olsak dahi yine ilk yardımı hem biz veririz hem de bizden bekleriz.

Bu durumların başında beni itiyor, zarar veriyor diye ben ona kızgındım. Hatta mal gibi affetmeyeceğimi düşünüyordum ki Saruhan'la istesek de uzun zaman küs kalamayız. O da son olayda bana kırgındı, onu yalnız bırakmamdan nefret etmişti. Yine de bugün burada, birlikteyiz; Cengiz abinin kliniğinde.

"Vay be deli bir kardeşim var," diyen Han gülerek saçlarımı karıştırdı. Bazen abimmiş gibi hissettirdiğini söylemiş miydim? Abi nasıl hissedilir emin değilim ama bazı zamanlar kendimi tamamen ona bıraksam hem güvende hem de beni taşıyabileceğine emin olurum gibi hissediyorum.

"Hangimiz daha deliyiz tartışmayalım istersen?" Alay ve şakayla sorduğum an yüzünü büzüp sanki sadece mırıltı çıkarmışım gibi tekrar etti. Gülerek ağzına vurdum. "Abiyle dalga geçilmez."

"Siktir lan! Götümün abisi." Oturduğu sandalyede yayıldı. "Abin benim oğlum, yarım saat arayla!"

Israr etmedim, oyunu sürdürmedim. Çünkü gerçekten onun büyük olmasından mutluyum. Ne kadar büyük olunursa işte. Han başını omzuma koyup gözlerini kapadı. Normal bir randevum vardı ama bugün Han da geldi, Cengiz abi tanışmak istediğini ne zamandır söylüyordu. İkimiz de ayrı vakitlerde konuşup çıktık. Han hiç yorum yapmadı ama onda değişik bir his var, sanki bir tık daha iyi gibi. Önceden nasıldı hatırlamıyorum, odadan çıkıp burada oturduğundan beri daha sakin.

"Lavaboya gitmem gerek," diyerek ikizimin bacağına vurdum. "Kaldır başını."

"Buraya yap." Uykulu bir şekilde mırıldandığında göz devirdim.

"Sen mi temizleyeceksin sanki? Han çok sıkıştım." Oflayarak kafasını çekti, anında ayağa kalktım.

Özel bir otel gibi burası, ilk kat bekleme alanı ve üst katlarda doktorların odası bulunuyor. Burada bir sekreter var o kadar; ondan bu kattaki lavabonun arızalı olduğunu öğrendiğimden yukarı çıktım. Lavaboya girip kapıyı kilitledim.

"Çocukların bir yüzleşmeye ihtiyacı var..." Cengiz abinin boğuk sesini duymamla durdum. "Bakın Ali Bey, güçlü olduğundan bahsettiğiniz oğlunuz Saruhan bile çok yaralı. Güven problemleri hat safhada. Saru'nun panik atağı bu yaşı için çok ciddi. İki oğlunuzun da yarasının sebebi anneleri. Anne ve babadan alınan yaralar, yüzleşme olmadığı sürece hep kanar. Zamanla kabuk tuttuğunu düşünürüz ama asla tutmaz."

"Anneleri... O komada." Ali'nin güçsüz sesini duyduğumda tutunacak bir yer aradım, korkuyla lavaboya tutundum. Ali değildir bu. Ali güçsüz değil ki... "İdil, eski eşim trafik kazası geçirdi ve komada. Eşi, çocuklarıma yaptıklarından dolayı cezaevinde. Kimle, nasıl yüzleştireyim onları? Hem bunun için çok küçük değiller mi?"

İlyas tamamen cezaevine girdi mi? Ali'nin güçsüz sesini duyup ağrıyan yüreğimin ufak bir kısmı İlyas'ın durumuna sevindi ve rahatladı.

"Değiller. Aksine eğer tam olarak şimdi bir yüzleşme yaşarlarsa bu onların daha çabuk toparlamasına neden olur. Saruhan'ın şiddet eğilimi var, Ali Bey. Bunun önünü alamazsak..." Babam bir şeyler mırıldansa da duyamadım. "Çocuklar, size çok güveniyor. İkisi de sizden bahsederken rahat, güvendeler. Ama dünyaya karşı aşırı derecede korkuları, öfkeleri var. Bunların sebebi de annelerinden, en güvendikleri insandan aldıkları darbe."

Saru-Han Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin