6-

885 98 16
                                    

17-18.04.2024

Saru Sancak

Psikoloji ilaçları kullanıyorum, çünkü kafamın içindeki düşünceler artık kalbime ağırlık veriyordu; konuşmak, hobiler bir yere kadar idare edebiliyordu. Özelikle bu saatten sonra ilaçların bile kontrol edebileceğini sanmıyorum.

Annem, canımın içi, cennetten melek olduğunu bildiğim kadın; bana, kardeşime ve eski eşine yalanlar söylemişti. Babanız Ali, demişti; aşırı öfkeli, şiddet yanlısı, villası var, beni defalarca evden kovdu, hristiyan ve daha nice yalanları gözyaşlarıyla, siniriyle anlatırdı. Hele o gözyaşları aktıkça tanımadığımız adama daha da kinlenir, aynı zamanda korku beslerdik. Ama anlattığı, tarif ettiği adam o fotoğraflardaki kişiydi, Ali değildi.

Saruhan'ın şu anda Ali'ye karşı hissettiği kin sadece annemin yüzünden.

"Daha iyi misin oğlum?" Nenem bir eliyle saçlarımı okşarken diğeriyle elimi sıkıca tutuyordu. Anneannemin neden İlyas babamı sevmediği açıktı; o bizi sevmezdi, anneannem de onu. Ama Ali...

"Anneanne, neden annemi doğurdun ki?" Sorumla birlikte kadının yüzü bozguna uğradı. "Hiç doğmasaydı şimdi ölecek olmazdı."

"Oğlum... O nasıl söz yavrum benim?" Alnımdan öpen nenem gözyaşlarımı sildi. "O olmasaydı, siz olmasaydınız neden yaşardım ki? Siz bana cennetten armağanlarsınız."

"Değiliz," diye başımı iki yana salladım. Değiliz, olamayız.

"İkiz..." Odaya giren Han mahcup gibiydi. Nenem ayağa kalkıp beni onunla yalnız bıraktığında ellerimle yüzümü kapadım. "Özür dilerim."

Yanıma gelip oturduğunu hissetsem de yüzümü açmadım. Çok yorgunum. Eğer Han biraz destek çıksa, yanımda olsa belki de bu kadar yıkılmayacağım ama yapamıyorum. O kadar yorgunum ki artık nefes bile almak istemiyorum.

"Saru affet beni ne olur." Onun titreyen sesiyle ağladığını anlamak daha da yordu. "Bundan sonra sana asla bağırmayacağım, vurmayacağım. Özür dilerim. Ben... Ben nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. Annem... Annemin ölüyor olması beni bitiriyor lan."

"Ya ben?" Yüzümü açıp direkt ona baktığımda başını eğdi. "Lan o sadece senin annen mi? Sadece sen mi üzülüyorsun? Ben ne yapayım? Ali'nin bize ne kadar yardımcı olmaya çalıştığını görmüyor musun? Geldiğimizden beri adama maddi, manevi o kadar çok zarar verdin ama hâlâ ağzını açıp tek kelime etmiyor, hâlâ senin tarafını tutuyor! Seninle olmaya, yalnız olmadığını göstermeye çalışıyorum ama beni itip yetmiyormuş gibi yerde tutmaya çalışıyorsun. Yalnız değilsin ama kendini yalnız bırakmaya çalışan da sensin!"

"Özür dilerim..." Sessizce fısıldadığında hışımla yataktan kalkıp onu ittirdim.

"Küfürleri yedi cihana duyuracak kadar bağırarak dile getirirken özrü mü fısıldıyorsun lan? Adamlığın kitabının hangi sayfasında yazıyor bu oğlum?"

Gözünden yaşlar aksa da ağzını açmıyordu. Hızla yataktan kalktığımda bir an başım döndü, tüm evren karardı ama o karanlıkta yine ikizim tuttu elimi. İtemiyorum lan işte. İtsem nereye iteyim, ikizim o benim, kardeşim, kanım...

"Bırak." Kolunu ondan kurtarıp odanın dışına yürüdüm.

Sonunda annemin odasından çıktığımda bacaklarım titremeye devam ediyordu. Salona geldiğimde büyük, camdan arka bahçeye acılan kapıdan onun telefonla görüştüğünü gördüm; dedemle anneannemin sesiyse mutfaktan geliyor. Arka bahçeye, Ali'nin yanına çıktığım anda beline sarıldım.

Saru-Han Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin