10-

596 71 60
                                    

12.06.24
Saru Sancak

Üç katlı, arkasında kocaman havuzu olan, arazisi at koşturulabilecek kadar geniş, kapalı garajına en az dört araba park edebiliriz ve yine de fazlasıyla yer kalır; yeni evimizin dış tarifi bu.

İçiyse aşırı geniş... Acayip geniş, öyle böyle değil. Hatta sırf içinin genişliği, odanın bol olmasından dolayı ikizimle biz olmaz, dolduramayız desek de Ali 'amaç doldurmaksa ohooo, bir taşınmaya görelim bak odalar yetmez' diyerek evi aldı. Direkt nakit parayı pat diye verdi ve evi satın aldı. Direkt... Hiç düşünmeden... Zorlanmada... Yüz milyardan daha yüksek tutan evi anında satın alabildi.

Evin içinde sauna, kapalı havuz, basketbol sahası var. Yani bir gencin hayal edebileceği evdi burası ve Ali sadece bizim için aldı. Aşık olduğu kadınla yaşadığı, içerisinde annesinin de anıları olan evi bıraktı ve biz istiyoruz diye burayı kabul etti.

Onu başka bir duruma daha zorladık; annemin/annemle kullandığı eşyalarını geride bırakması ve kendine yeni eşyalar alması. İlkin reddedip gerek yok, ben eşyalarım seviyorum dese de sonrasında kabullenmişti. Bir günde evi almış, iki günde de eşyalar almış, dört günde yerleştirilmişti. Ev o kadar modern duruyor ki böyle bir evde oturmayı ancak hayal edebilirdik bence.

Arka bahçeye bakan camdan uzaklaşıp odamdan çıktım. Evden ayrılıp okula gitmek istemesem de kapanmasına zaten az kaldı, mızıklanmak istemiyorum. Sabah sporumu bahçede yaptım, bizimkilere kahvaltıyı hazırlayıp odama geçtim. Onların uyandıklarınında yeni duyuyorum.

Benim odam ikinci katta, alabildiğince geniş, hiçbir eşyam birbirine yakın bile sayılmaz. Üç kapısı var; biri oda, bir diğeri banyo ve sonuncusu da aşırı geniş olmayan giyinme odası için. Saruhan'sa üçüncü yani çatı katında; orası doğalgaz açık olmasa da aşırı sıcak, ben hayatta yapamam, nefes alamam o odalarda. Soğuk insanıyım. İkizim ise girdiği an ohladı ve sıcağın kemiklerine kadar iyi geldiğini söyledi. Ali'yla aynı kattayız, ben bunu seviyorum.

Odadan çıktığımda Ali de kendi odasından çıkıyordu. Anında güldüm. Adam resmen bizim için milyarlarını harcadı. O da gülerek göz kırptı ve yan yana geldiğimiz an kolunu omzuma attı.

"Nasıl uyudun ab- baba?" Yine direkten dönmüş olmama aldırmadı.

"Yalan söyleyemeyeceğim, bebekler gibi uyudum. Uzun yıllar sonra bu kadar iyi uyuyabilmek beni de bedenimi de şaşırttı. Bedenim dinç olmakla o güzel uykuyu tekrar çekmek arasında gidip geliyor. Sen?" Cevabını gülerek dinlemiş ve onu onaylamıştım. Benim bedenim de öyle, yine de zihnim hareketi sevdiğinden bedenimin tembellik arzularını susturabildi.

Mutfağa indiğimiz an ıslık öttürdü, "Sen efsane bir çocuksun Saru!" Hızlıca menemene ekmek banıp daha ayaktayken ağzına attı.

"Eyvallah babalık." Omzuna dostça yumruk attım. "Han salonda uyuyakalmış, uyandırabilir misin? Ben de çayı ısıtayım."

Patates kızartmalarını ağzına doldururken başını sallayarak mutfaktan çıktı. Çaycıyı çalıştırdım, yeni su kaynattım ama ikisi gelmeyince merak edip salona geçtim. Tabiri caiz ikizim koltukta ayı gibi uzanmış, öyle böyle değil. Ali de onu izliyor.

"Kahvaltı?" Sesimle irkilen adam bana döndü. Gözlerinin dolu olduğunu o an fark ettim. "Bir sorun mu var? Uyurken bir şey mi dedi?"

"Yok! Yok yok, daha ses etmedim bile." Burnunu çekip Han'a yaklaştı. "Şhh! Hop delikanlı! İkizin efsane bir kahvaltı hazırlamış bak, kalkmazsan aç kalırsın."

Saruhan'ı ilk defa babam uyandırıyordu. Yani cidden ilk defa baba figürü ikizimi güne başlatıyor. Saruhan için farklı bir deneyim olmazsa ben de ben değilim.

Saru-Han Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin