15.06.24
Saru SancakNefret ne kadar zor bir durum, karşındakinin de senin de zarar gördüğün bir duygu ve ondan kurtulamıyorsun. Kurtulmak için illa bir yerden yardım almak zorundasın, yoksa yok. Aldığım ilaçlar, konuşma terapileri, Ali'nin desteği... Hepsi bana yardım için var ama ben gerçekten içimdeki nefreti bitirmek istiyor muyum?
Saruhan'ı yalnız bırakmıştım ama bunun farkında bile değildim. İkizimin o durumun da üstesinden harika bir şekilde kalkacağını sanıyordum, öyle de görünüyordu. İlyas'ın ona vurmalarında ne kendimi göstererek İlyas'ın karşısında durabilirdim ne de o anda ikizime destek gösterebilirdim. Korkak biriyimdir ben işte. Annem gibi...
Annem de biliyordu kocasının, oğluna vurduğunu. O neden bir şey demiyordu? Çünkü annem para ve cinsellik için o adamla idi. Arasını bozacak her şeyi göz ardı edebilirdi. Ali hakkında söylediği yalanlar, Adnan, anneanneme sıraladığı yalanlar...
On altı yaşımdayım lan daha! Daha sadece on altı yaşımdayım.
Merdivendeki konuşmamızı duyan Ali, bizi yemek masasına oturtmuş ve zorla kahvaltı ettiriyordu. Saruhan her zaman olduğu gibi hemen yanımda, öyle sakin ki korkuyorum. Bana bağırıp çağırmasını, en azından öfkesini göstermesini istiyordum. Ama o böyle kırgın durduğunda elim ayağım birbirine karışıyor.
"İlyas geçen zaman şirketin önüne geldi," diyen Ali'ye hayretle baktım. Sadece ben değil, Saruhan bile şaşkındı.
"Sana bir şey yaptı mı?" Sesi kırılan ikizimin bacağını tuttum, anında benden bacağını çekti. Hüzünle arkama yaslandım.
"Bana kimse bir şey yapamaz, hele İlyas gibi aciz yaratıklar." İkizim, Ali'nin cevabına tebessüm ettiğinde ben de onun rahatlamasına sevindim. "Şirketimin her bir noktasında görüntü ve ses kaydı yapan kameralar var; İlyas suçlarını dile getirirken kayıttaydılar. Zaten güvenlikler hemen onu alıp polisi aramışlardı, avukatlarım da o kayıtları kullanarak suç duyurusunda bulundu."
"N- Ne... Ne dedi ki?" Kekeleyen ikizim bence cevabı çoktan biliyordu.
"Sana yaptıklarını anlattı." Han, Ali'nin cevabıyla arkasına yaslanıp elleriyle yüzünü kapadı. "Oğlum bunda ne utanılacak ne de korkulacak bir durum var. Devlet tarafından bunun çok büyük cezaları bulunuyor ve İlyas o cezaların her birini çekecek. Sen de ondan şikayetçi olursan o cezalardan kafasını kaldıramayacak bile."
"Onunla görüşmek istemiyorum," diyen Han yüzünü açtı ve kenardaki suyunu içti. "Onun bir daha yüzüne bakmak istemiyorum."
"Bakmak zorunda değilsiniz," demesiyle Ali'ye baktık. "Daha reşit olmadınız, pedagog eşliğinde ifade verirsiniz ve ne gerçekten mahkemeye çıkarsınız ne de böyle bir duruşmada adınız çıkar. Sizi mahkeme binasına bile çağırmazlar. Yaşınız reşit olmadığından böyle bir travmatik olayda çocukların ruh sağlığı kötü etkilendiğinden yasalar gereği o çocuğun sadece pedagog eşliğinde ifadesi alınması ve yeni yaşadığı yerin gözetilmesi gerekir, sizlere kimse bir şey diyemeyecek."
Yüreğim sıkıştı yine. Oturuşumu düzeltip derin bir nefes aldım, nefesim kalbimdeki ağrı yüzünden kesikleşse de durmadım.
"İkiz..." Saruhan'a bakıp devam ettim, "kaybedecek hiçbir şeyimiz yok."
Bana baktığında gözlerindeki kırgınlığı tekrar gördüm. İstemsizce başımı çevirmemle onun alaylı gülmesini duymam bir oldu.
"Gerçekten Saru, sen..." Sussa da ona bakacak yüzüm yoktu. "Nasıl gerekiyorsa yapalım, artık daha fazla yanacak canım kalmadı zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saru-Han
Genç KurguSaru ve Saruhan ikizleri on altı yaşlarına dek anneleri ve annelerinin ikinci evliliğindeki üvey babalarıyla yaşıyorlardı, ta ki ebeveynleri ciddi bir kaza geçirene kadar. Anneleri komaya giren çocukları üvey babaları istemediği için yetiştirme yurd...