Cinayet masası bürosunun saha ekibinin lideri, Komiser Cha ve kendini iyilik yapmaya adayan bir çete üyesi Bang Chan'ın tanışmasıyla işler sarpa sarar.
❗️Bu hikayede; şiddet, kan, işkence, adam kaçırma vb. unsurlar bulunmaktadır. Hassas olanlar oku...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
====
Merkezin arka bahçesine çıktım, burada bile sorgu yapılıyordu. Derin bir nefes alıp beton banklardan birine oturmak için bir göz gezdirdim fakat yer yoktu. Cebimdeki sigara paketini çıkarıp içinden bir tane alarak yaktım.
"Bir dal versene."
Arkamdan gelen kadın sesiyle döndüm o tarafa, çatılı kaşlarımla tepeden tırnağa süzüp paketi uzattım. Kaşında ve burnunda piercing vardı, dudaklarında biraz taşmış mat ve koyu tonlu bir ruj vardı. Benim gibi bir tane çıkarıp elimdeki çakmağı aldı ve yaktı. Kızıl saçları rüzgarda savrulurken uzaklaştı. "Hey, sen. Geri gel bi'!"
Bıkmış bir şekilde kafasını çevirdi, kafasını iki yana salladı 'Ne var?' dercesine. Kızın bu ciddiyetsizliğine anlam veremedim. "İsmin ne?"
Göz devirerek iç çekti, "Polis memuru musun?" dedi soruma soruyla cevap vererek. Kaşlarımı kaldırdım, sinirime gitmeye başlıyordu. "Komiser." diye düzelttim onu. Kız dudaklarını büzdü umursamazca, "Her ne boksa."
"Benimle geliyorsun." dedim ve sigaramı son kez içime çekip çakmağıma bastırarak söndürdüm. Çöpe atıp onun da aynını yapmasını bekledim. Peşimden hızlı adımlarıma yetişmeye çalışıyordu. Odamın kapısını açıp geçmesini bekledim. Masamın üzerindeki isimliği okudu: "Komiser Cha Eun."
Elimle masamın önündeki koltuğa oturmasını işaret ettim ve karşısına oturdum. "Tekrar soruyorum, uzatmadan cevap ver." dedim oturduğunda. "İsmin?"
Masamın üzerindeki şeyleri kurcalarken cevapladı: "Kim Hana." Not defterini alıp not ettim. "Olay yerinde ne yapıyordun?" diyerek ona döndüm. Sırıttı, "Ne yapıyor olabilirdim, gece kulübünde?" dedi ve sır veriyormuş gibi öne eğildi. "Partiliyordum."
Fısıldadığı şeyle iç çektim, "Olağan dışı bir şey gördün mü, duydun mu?" Masamın üzerinde yan duran çerçeveyi eline aldı ilk önce. Onda Jae, ben ve Minho vardık. "Eski sevgilim dışında, hayır." diyip çerçeveyi aldığı yere koydu. Bana çevirdi gözlerini, "Dokunuşları hâlâ bedenimde sanki." diğerinden daha küçük olan çerçeveyi eline alıp bir göz gezdirdi. Gözleri hızla açıldı, çerçeveyi bana döndürdü.
"Sevgilin mi?" diye sordu. Spor salonunda Chris'le kol kaslarımızı gösterirken boynumu öptüğü bir fotoğraftı. Kafamla onayladım, "Seni ilgilendirmez." diye mırıldandım. Çerçeveyi kendine çevirdi ve dikkatle incelemeye başladı. Nefes alış verişi hızlanmıştı. "İlgilendirir." dediğinde çatılı kaşlarım daha da çatıldı. "İşimize dönelim." diye bir şey geveledim ağzımda.
"Bang Chan, eski sevgilim."
'Dokunuşları hâlâ bedenimde sanki.' Sözleri kulaklarımda tekrar etmeye başladı. Sinirlerim iyice bozulmuştu. Eski sevgilisi olacaktı illa, ama böyle biri miydi gerçekten? "Chris, orada mıydı? Olay yerinde." dedim tüm sinirimi ve kıskançlığımı içime atıp.