🕊
DÎL DÎSOJE
Bölüm: 7 -Vuslat!
🕊
"Her ayrılık zor bin yıldır söyler dururum." Ağzının içinden, o güzel sesiyle dalgın bir şekilde şarkı söylüyordu Dila. Neyse ki odasında yalnızdı da kimseler o güzel sesinden nasiplenmemişti!
Bakışları aynadaki aksinde olsa da aklı fikri başka yerlerdeydi Dila'nın. Kimi zaman annesinde, bazı zaman kocasında, çoğunlukla kimsesiz oluşunda... Kocası gideli iki gün oluyordu ki Ciwan hâlâ da dönmüş değildi ve belli ki bugün de gelmeyecekti.
Dila'yı uykusuz geçireceği bir gece daha bekliyordu.
Makyajını özenle tamamlayıp, altınlarını taktı. Akşama Zilan Hanım ve kızları yemeğe davet edilmişti. Zerya Hanım olay büyümeden gençleri barıştırarak konuyu kapatmak istemiş, enteresan bir şekilde Zilan Hanım da kabul etmişti.
Gençler barışmak istiyor muydu, kimse fikirlerini sormuyordu!
Hayır ben o yılanla aynı sofraya oturmak zorunda mıyım acaba?
Sinirle nefesini verdi Dila. Yapacak bir şey yoktu, mecbur katlanacaktı! Tüm gün hazırlıklarla koşturmuşlardı. Akşama doğru Dila odasına çekilmişti hazırlanmak için.
Kaynanasıyla o malûm günden sonra çok konuşmamış, hatta aynı ortamda bulunmaktan hep kaçınmıştı, Dila. Zerya Hanım'ın ona tokat atmasını kabul edemiyordu Dila. Özür beklemiyordu, zaten kaynanası özür dileyecek biri değildi pişman olsa bile. Yine de kendince tavrını koymuştu.
Tokat atmak da ne demekti?
İnşallah rüyanda zebanileri görürsün de yusuf yusuf olursun, Zerya Hanım!
İnşallah korkudan altına işersin de yatak döşek ıslatırsın!
İnşallah kabız olursun da bir gün boyunca kıvranırsın!
İçinden beddualarını sıralıyordu ki seslice nefesini verdiğinde odanın kapısı aralandı, Ezra kafasını aralıktan uzatarak ona baktı.
"Abim telefonda," demesine kalmadan oturduğu yerden heyecanla ayağa fırladı Dila. Kendi telefonu olmadığından Ezra'yı arıyordu kocası, kapatmadan önce de götür Ezra'ya ver diyordu ki o anda Dila'nın canı sıkılsa da tatsızlık çıkmasın diye bir şey demiyordu.
"Efendim Ağam," dedi seviyeli bir şekilde Dila, görümcesi haline bıyık altında gülerek odadan çıkınca ağzı kulaklarında yatağın üzerine attı kendini.
"Nasılsın Dila Xanım?"
Kocasının o güzel sesi kulaklarına dolunca iç çekerek nefes alıp verdi Dila. Kocasını özlemişti, hem de ne özlemek!
"Sesini duydum, daha iyi oldum Ciwan," cevabını nazlı edasıyla verdi Dila. "Sen nasılsın asıl? Sabah aramadın?"
Güne kocasının sesini duyarak başlıyordu Dila. Bundan şikâyetçi değildi, aksine fazlasıyla mutluydu. Gel gör ki sabahın köründe uykusundan edilen Ezra için aynı şey söylenemezdi.
"İşim vardı Dila'm," dedi Ciwan, hasretle iç çekerken. "Yoksa beni merak eden güzel karımı aramaz mıyım ben hiç?"
"Bilemem artık," diye nazlandı, Dila. "Bensiz çok iyi gibisin sanki, sesinin tınısına bir canlılık gelmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÎL DİSOJE ✔️
General Fiction• "Ben düşmanımın kızını kendime eş etmem, koynuma almam, çatımın altında da yaşatmam!" ° Hükümle başlayan masalsı bir aşk! Tüm hakları saklıdır!