🕊
DÎL DİSOJE
Bölüm: 20 – Benimle Evlenir misin?
🕊
"Beni niye sevmedin Ciwan?"
Onu sevmediğine inandığı kocasına bu soruyu sorması aptalca mıydı? Bundan emin değildi Dila. Gel gör ki yine de delice bir kuşku sarmıştı dört bir yanını ve sormuş bulunmuştu.
"Söylesene Ciwan," diye yineledi kendini Dila. Hafif yana döndü, beklentiyle kocasının gözlerinin içine baktı. "Hiç mi yer edinmedim şu gönlünde? Hiç mi işlemedim buz tutmuş o yüreğine? Nasıl o kadar kolay vazgeçebildin ki benden, bizden?" diye sorduğunda gözleri kısıldı.
Canhıraş bir acı vardı içinde, sadrını delen bir sancı vardı göğsünün orta yerinde ve Dila bununla nasıl baş edeceğini henüz bilmiyordu, ne yazık ki!
Baş edebilmesinin imkânı var mıydı?
"Yemin ederim ki ben boşanma kararımızın alındığı gün öleceğim sandım. Buram var ya," dedi elini göğsüne bastırdı Dila. "Buram paramparça oldu, nefes alamadım, eve odaya sığamadım, ağzıma lokma koyamadım... Bir harabe gibi dolanıp durdum ortalıkta. Peki ya sen? Sen söyle Ciwan, nasıl yapabildin bana bunu? Hiç mi acımadı için?"
Birkaç saniye kadar öylece kocasının gözlerinin içine baksa da dayanamadı biçare yine konuştu Dila. İçinde tuttuklarını daha fazla taşıyacak hâl kalmamıştı onda. İçi dolup taşıyordu yuttuklarından mütevelli, gaseyan edip her şeyden kurtulmak istiyordu.
"Ben senin bana söylediğin o cümleleri unutamıyorum Ciwan." Küçük bir çocuk gibi omuz silkti, sesi titrediğinde sustu, yutkundu ve derin derin nefes alıp verirken sakinleşmeye çalıştı nafile bir çabayla. Krize girip delice bir şekilde ağlamak istemiyordu. Ciwan'ın karşısında kontrolünü bu denli yitirmek istemiyordu.
"Bana; seni evimde, odamda, yatağımda istemiyorum dedin," diye hatırlattı Dila acınılası bir tınıda. Gel gör ki canı yanan yine kendisi oldu. "Ben iki buçuk aydır bu cümlenin ağırlığıyla savaşıyorum Ciwan. Şu kalbim var ya," dedi elini kalbine bastırıp acıyla yüzünü buruştururken.
Kafasını yana eğdi, yaşlara boğulmuş çakır gözlerini kocasının suretine dikti. "Şu aptal kalbime sözümü geçiremediğim her Allah'ın günü yemin ederim ki canım daha çok yandı benim," diye itiraf etti Dila güçlükle yutkunmadan hemen önce.
"Herkes kızdı bana, herkesle kavga ettim ben. Bana sen gurursuz musun, dediler. Unut onu, dediler. Seni sevmeyen bir adam için kendini yıpratma, dediler. Sen de hiç gurur yok mu, dediler. Değer mi, dediler. Seni hiçe sayan bir adama yanmaya değer mi, dediler..."
Buruk bir tebessüm kondu dudaklarına gözyaşları ardı ardına dökülürken.
"Dediler de dediler! Biri de demedi ki," es vererek kocasına baktı ve ekledi: "Dila sen kalbini kasıp kavuran bu sevdayla nasıl baş edeceksin?"
Elinin tersiyle gözyaşlarını hızlıca sildi, seslice burnunu çekerken konuşmaya devam etti, Dila.
"Seni unutmak istedim," dediğinde boğazı düğüm düğüm oldu. "Vallahi bak, bunu denedim. Artık seni sevmemek istedim, hatta senden nefret etmeyi bile çok istedim Ciwan. Gel gör ki buna niyetlendiğim her günün bitiminde için için sensizliğe ağladım ben yine."
Alt dudağını ağzının içine doğru yuvarladı, canını yakma pahasına ısırdı, dilinin ucuyla aldığı kanının tadıyla merhamet etti kendine ve parçaladığı dudağını serbest bıraktı. Nihayet kendini birazcık da olsa toparladığında, "Bana bunu yaşatmaya hakkın var mıydı?" diye sordu Dila.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÎL DİSOJE ✔️
General Fiction• "Ben düşmanımın kızını kendime eş etmem, koynuma almam, çatımın altında da yaşatmam!" ° Hükümle başlayan masalsı bir aşk! Tüm hakları saklıdır!