🕊
DÎL DİSOJE
Bölüm: 10 – Esirin Değilim!
🕊
Günler geçip gidiyordu, zaman her şeye rağmen akmayı bırakmıyordu. Belki bir olasılıktan ibaretti umut edilen vuslat, belki de safi imkânsızlıktan. Ancak akıp giden günlere rağmen her gece umut ederek uyuyup, yeni bir güne umutla gözlerini açmayı bırakmamıştı Dila.
Bir gün, diyordu içinden... Bir gün tamamen mutlu olacağım, ailemi yeniden göreceğim, onlara sarılacağım. Biliyorum, inanıyorum buna tüm kalbimle, gerçek olacak bu güzel düş.
Dila ailesinden ayrılalı iki buçuk ayı bulmuştu çoktan. Tüm bu süre zarfında bir haber bile alamamıştı ailesinden ve de bir haber bile yollayamamıştı kendisinden. Onları çok merak ediyordu, iyiler mi, her şey yolunda mı, değil mi, tüm bu soruların cevabı yoktu onda. Aksi gibi kocası yumuşamak nedir bilmiyordu ki ailesiyle konuşabilsindi.
Esasen tek taraflı bir direniş değildi bu. Ciwan'ın da ondan pek bir farkı yoktu. Çok kez karısına merhamet etmek istemişti, kendini zorlamıştı lâkin tek kelime edememişti. Yaptığı haksızlıktı belki, ancak karısının ailesiyle bağlarını sürdürmesine gönlü razı gelmiyordu. Henüz yirmi yaşına bile basmadan toprağa verdiği babasını unutamıyordu Ciwan ve o insanlarla bir bağ kurmayı ihanet sayıyordu nezdinde.
Kurşunlara yuva olmuş, delik deşik bedeni nasıl unutsundu?
Kolay değildi ki!
Kollarının arasında tasasız bir şekilde uyuyan karısını izliyordu Ciwan. Onu büyüleyen çakır gözlerini çevreleyen kirpiklerine, kıvrımlı kaşlarına, melekten farksız yüzüne, o çok sevdiği saçlarına... Dila, onun gelini, güzeller güzeli eşi, muzır dostu, güldüreni, huzur vereni...
Parmak ucuyla kirpiklerini sevdi önce, sonra tüy gibi bir dokunuşla parmağını yanağı boyunca gezdirip aşağıya indirdi, dudağının kıyısını, o küçük çenesini ve yumuşacık saçlarını uzun uzun sevdi Ciwan. Eğildi ve dudaklarını hafifçe dudağının kıyısına bastırdı, geri çekilmeden burnunun ucuna da küçük bir öpücük bıraktı, sonra gözkapağının üzerine ve en son alnına..
Kendine itiraf etmesi gereken bir şey vardı ki küçük karısına doyamıyordu ve bu hissettiği şey çok tehlikeliydi Ciwan'ın nazarında. Dila o küçük haliyle aklına da kalbine de sızmayı başarmıştı!
"Günaydın," diye fısıldayan küçük karısıyla gülümsedi. Baş parmağını yanağının üzerinde gezdirirken, "Günaydın," diye karşılık Ciwan.
Gözlerini kırpıştırarak etrafına bakındı Dila. "Saat kaç?" diye sordu tamamen uyanmaya çalışırken.
"Yedi buçuk," dedi Ciwan, dikkatle karısına bakmaya devam ediyordu. Aklına gelenle karısına bakarken, "Gece rüya mı gördün?" diye sordu merakla.
"Bilmem," derken alt dudağını öne doğru büktü Dila. "Hatırlamıyorum, seni mi uyandırdım?"
"Yok," dedi, kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı Ciwan. "Uyanıktım, gece sayıkladın gibi geldi de sorayım dedim."
"Öyle mi?" diye sordu merakla Dila. "Hiç hatırlamıyorum. Gerçi benim uykum derindir, genelde de hatırlamam gördüğüm rüyaları. Eee, ne diyordum?"
Anne...
Abla...
Bu iki kelimeyi durmadan sayıklamıştı karısı. Bunu net olarak algılasa da söylemedi Ciwan, "Tam olarak çıkaramadım," dedi zerre hazzetmediği hâlde yalana başvurarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÎL DİSOJE ✔️
General Fiction• "Ben düşmanımın kızını kendime eş etmem, koynuma almam, çatımın altında da yaşatmam!" ° Hükümle başlayan masalsı bir aşk! Tüm hakları saklıdır!