🕊
DÎL DİSOJE
Final
🕊
Beş Yıl Sonra:
Derler ki evvelden üç şey yazılıdır kaderde; doğum anı, ölümün vakti ve nikah. Lakin kader de gayrete aşıktır, derler. O vakit hayırlısını dilemek ve o minvalde adım atmak da önemlidir. Nihayetinde kaderi güzelleştiren inançtır, duadır.
Nikahlarının kıyıldığı gün hiç tanımazken yanındaki adamı canı gönülden dua etmişti, Dila. Birbirlerine hayırlı eş olabilmek için Allah'a dua etmiş ve bunun için çabalamıştı. Huzur istedin diye sana huzur verilmez, huzuru bulmak için güç verilir, dirayet verilir, yoluna ışık tutulur nitekim.
Sınavlardan geçseler de birbirlerinden ayrı düşseler de kalpleri kırılsa da tamir etme şansı buldukları için şanslılardı. İlişki tek kişilik çabayla bir yere kadar ilerlerdi pek tabii, onlar hayatlarını gül bahçelerine çevirebilmek için uyandıkları her yeni gün aşkla çabalamışlardı.
Gelgelelim altı yılı birbiriyle geçirmiş, çocuklarını büyütmüş ve bugünlerine varmışlardı. Hemen yan odada çocukları yatarken, kendileri ilk günden itibaren değişmeyen rutinlerine devam ediyorlardı. Uyuyana kadar sohbet edip, bazı zamanlar mutluluğu kimi zaman derdi tasayı paylaşmayı, birbirlerine sırdaş olup, birlikte gülüp birlikte ağlamayı... Evlilik buydu!
"Ama var ya görsen Ciwan, annen delirdi," dedi Dila kafasını kocasının göğsüne bastırıp kıkırdarken. "Oturdu ağladı ya kocaman kadın, orada ben şok oldum."
Torunlarını çok seven Zerya Hanım'ın kâbusu da yine torunlarıydı. Üçüzler aklı erecek yaşa bastıklarından beri habire onunla uğraşıyorlardı. Agah arada merhametli davranıp dursa da Şimal ve Mirali için aynı durum söz konusu değildi. İşin ilginç tarafı bu sefer amca çocuklarını da oyuna dahil etmişlerdi. Dijwar ve Havin'in kızı Berav ile Şiyar ve Meleknaz'ın oğlu Reha'yı kullanarak babaannelerini delirtmeyi başarmışlardı.
Beş yaşındaki çocuk en fazla ne yapabilir ki demeyin sakın, neler yapmıyorlardı ki! Bugün piyango Zerya Hanım'a vurduğundan her çeşit boyama kalemlerini alıp babaannelerinin odalarına çıkmış, sandığından el işlemesi gözü gibi baktığı ne kadar örtü, dantel varsa hepsini boyayıp çizebildiklerinin üzerine keçeli kalemle resim yapmışlardı. Gençlik yıllarından kalan anılarının içler acısı halini gören Zerya Hanım'sa oturup ağlamaya başlamıştı.
"Gülme Dila," diye homurdandı Ciwan. Kızdığı şey çocuklarının haşarılıkları değildi, çocuklarının annelerimden destek almasıydı. "Sen güldükçe yüz buluyorlar, her gün başka bir şey yapıyorlar."
"Onların yanında gülmüyorum ki," dese de pek inandırıcı değildi. Nitekim Zerya Hanım'ın ağıt yaktığı anlar aklına geldikçe kendini tutamıyor, kahkahalara boğuluyordu Dila. Torun değil bunlar, değil... Alın canımı ben de kurtulayım siz de... Ah gitti gençliğim... Çeyizim gitti... Kanaviçem... dantellerim... Allah'ım...
"Geçen gün amcamlara gitmişlerdi ya hani," diyen Ciwan'la gülüşünü bastırarak kafasını kaldırdı ve merakla kocasına baktı Dila. "Orada ne yaptıklarını biliyor muydun?"
Kafasını olumsuz anlamda iki yana sallarken, "Ne yapmışlar Ciwan?" diye sordu korku dolu tınısıyla.
"Amcamın odasına girmişler," diyen Ciwan'ın kaşları çoktan çatılmıştı bile. "Ceketi mi asılıymış ne, işte uzanamamışlar. Üst üste yığmışlar yastıkları üzerine çıkıp elini cebine sokmaya çalışmışlar. Cebinde para varmış herhalde, lastikle sıkıştırılmış. Eline geçirdiklerini çekmişler, çektikçe yırtılan parayı yere atıp yenisini çekmişler. Sonra yırtılanları Botan'ın oğlunun cebine sokup suçu onun üzerine atmışlar. Allah'tan çocuk aklı başında biri de kimse bu yalana inanmamış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÎL DİSOJE ✔️
Aktuelle Literatur• "Ben düşmanımın kızını kendime eş etmem, koynuma almam, çatımın altında da yaşatmam!" ° Hükümle başlayan masalsı bir aşk! Tüm hakları saklıdır!