Hatırlatma!
Bol bol su içmeyi, güneş kremi sürmeyi, yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Öpüldünüz <3
Hatırlama bitti!🐑
Ne zamandandır girmemişti içeri Özgür. Çok uzaklaşamamıştıda başkası girecek, an kolluyorlar korkusuyla. Öylece dikiliyordu mağara kapısını önünde.
Kumaşı biraz kaldırıp baktı kadına. Hâlâ baygındı. Yanına koyup kaçtığı suya ve ekmeğe dokunulmamıştı. Kendi karnının da guruldaması eşliğinde kapattı kumaşı. Tekrar önüne döndü. Yemek cezası daha bugün bitmişti. Ekmeğe hiç dokunmadan bırakmıştı Umay'ın önüne.
Erkek olduğunu anladığından beri kendini daha güçlü hissediyordu. Artık ekmeğinin tamamını, suyunun fazlasını vermeliydi. Sorumluluk almalıydı. Elinden geleni yapıyordu da zaten. Umay'ın söyledikleri gururuna dokunmuştu.
Yan odadan elinde sigarasıyla çıkan babasını gördüğünde karnı kasıldı. Saygısını göstermek için hemen kalkıp ellerini önünde birleştirdi, bakışlarını yere eğdi. Onun tarafına gelmesin diye dua ediyordu.
Gelmesin, gelmesin, gelmesin...
Babasının yeşil gözleri onu bulduğunda titremek için büyük çaba sarf ediyordu. Gözlerini kaldırıp bir an olsun bakmadı bile o tarafa. Korkuyordu işte, ne olmuştu yani? Umay'ı bir türlü anlamıyordu. Babasıydı o. Nasıl korkmasındı? Herkes kendi babasından korkardı.
"Ne diye dikiliyorsun burada?" diyip ona doğru adımlıyordu ki Victor'un paçalarına akan sıvıyla durdu, yüzünü buruşturarak geri adımladı. "Lan!" diye bir nida çıktı ağzından.
Böyle oluyordu işte hep. Victor korkudan tir tır titriyor, altına kaçırıyor, kekeliyordu. Babası da bu hâlini gördükçe daha çok vuruyor, vurdukça onu da çok korkutuyordu. Bir paradoksun içine sıkışmışlardı.
Yüzüne elin tersiyle yediği tokatla sendeledi ama düşmedi. Ayakları çivilenmişti sanki. "Be- be- ben ö- ö-"
Bir tokat daha yediğinde sustu. Sıktı çenesini tek kelime konuşmamak için. İstese de konuşamıyordu zaten. "Karı gibi titreme lan karşımda!"
"Erkeğim." dedi fısıltı tonunda. Duydu bunu Tigran Sargsyan. Yakasına yapıştığı adamı savurdu yere. "Sen misin lan erkek?"
Umay yalan söylemezdi. Hem gerçekten erkeklere benziyordu. İnanıyordu ona. Hızlıca başını salladı bu yüzden. Alayla güldü Tigran. Victor'un karnına tekmeyi geçirdiğinde adamın normalden farklı olarak acısını saklamaya çalıştığını anlamadı.
Ermeni bir kraldan, Tigran'dan gelirdi adı. Güçlüydü bu kral. Partlarla yaptığı savaşta zaferi getirmişti Araks yurduna. Ancak güçlü olduğu kadar kibirliydi de. Yurduna kendi adını vermiş, Tigran Krallığı demişti. Aynı kibir Victor'un karşısındaki adamda da vardı. Güç ve kibir. Bir aradaysa kıyametti.
Bu kıyametin dünya çapında olmasına gerekte yoktu üstelik. Sattığı hapların gittiği insanların annelerinin kıyametiydi Tigran. Ticaret diyip böbürlendiği silahların vurduğu çocukların kıyametiydi. Bir de otuz yaşında bir çocuğun.
Karnına çekmişti dizlerini. Biraz olsun art arda inen tekmeleri yumuşatmaktı amacı. Sadece tekmelenmek kabul edilebilirdi ama her yeri yarabere içindeyken ağrı katlanıyordu.
Gıkını bile çıkarmadı. Umay uyanmış olabilirdi. Zaten korkak olarak görüyordu, birde zayıf olduğunu düşünsün istemedi.
Nefesi kesildiğinde durmuştu Tigran. Bir küfür savurdu. Arkasını dönüp mağaraya girdiğinde Victor tamam dedi kendi kendine. Bu sefer öleceksin Özgür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür |İT2|
Ficción GeneralBurnu zedeleyen ağır koku, uzun, pis tırnaklar, yaralar ve kirden seçilmeyen bir yüz... Çim yeşili parlak gözler. Kuzey Irak'ta esir düşmüş Teğmen Umay ve kekeme bir adam. Artık küçük bir çocuğun zekasıyla eşdeğer değildi Özgür'ün aklı. Yazıyor, ok...