8. BÖLÜM

376 79 2
                                    

Bu kitap, yetişkin içeriği ve argo kelimeler barındırmaktadır.

Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın.🌸

İyi okumalar dilerim.❤️‍🔥

❖❖❖❖❖

"İstanbul Üniversitesi'nde okudum, Fransız dili ve edebiyatı," dedim, gururla. Sonra alaycı gülümsemeyle ekledim, "Eee, bizim senin gibi yurtdışında okutacak ailemiz yoktu." Bu sözlerimle ona karşı bir tını oluşturmaya çalışıyordum ama Ateş'in ifadesi değişmedi.

"İstanbul Üniversitesi Türkiye'nin en iyi okullarından biridir," dedi Ateş, ses tonunda ciddiyet vardı.

"Elbette, İstanbul'un gözbebeği," diye yanıtladım, gururlu bakışlarımı yüzünden ayırmadan. Harvard ile kendi okulumu kıyaslamıyordum elbette. Harvard'ı yüceltip, kendi okulumu yermek değildi amacım. Ateş'in yüzünü güldürmeye çalışıyordum sadece.

"İstanbul Üniversitesi'nin eğitimi gerçekten sağlamdır. Ama Fransız dili ve edebiyatı ilginç bir seçim, yani senden böyle bir bölüm bitirmeni beklemiyordum.''

"Yabancı dile her zaman çok meraklıydım, çocukluğumdan beri gelen bir şey. Annem hep özel dersler aldırırdı: İngilizce, Almanca, Fransızca... Unutmadığım tek bu üç dil var. Diğerlerini unuttum, zaten tam anlamıyla da öğrenememiştim birçoğunu. Hafızam da çok iyi sayılmaz. Ama bu üç dili ana dilim gibi akıcı konuşurum. Çocukken öğrenmek daha etkili tabii. Ben büyüdükten sonra öğrenmeye çalıştığım bütün dilleri unuttum mesela. En sevdiğim dil ve ilgi duyduğum dil Fransızca'ydı. Babam hiç istemedi bu bölümü, annem çok destekçim oldu. Annem sayesinde bu bölüme başladım diyebilirim. Yani çok fazla hedefim ve hayallerim vardı bu bölümle ilgili ama gerçekleştiremedim. Okuldan mezun olduktan sonra işte o döneme denk geldi. Hayatla bağlantım koptu uzun bir süre. Zaten ondan sonra da eski ben olamadım hiçbir zaman. Belki bir gün hayat bana bir fırsat verirse eğer... Gerçekleştirmek isterim bütün hayallerimi," dedim duygulu bir şekilde tebessüm ederken.

Ateş, sözlerimi dinlerken dikkatle gözlerimin içine bakıyordu. Anlattıklarımı takip ederken dudaklarında hafif bir tebessüm de vardı.  "Annene minnettar olmalısın, sana bu yönde destek olmuş. Fransızca'yı çok seviyorsun belli, anlatırken bile gözlerinin içi parlıyor.''

''Evet, annem çok destek oldu. Umarım bir gün fırsat bulurum ve tekrar o yolda ilerlerim.'' dedim.

Ateş'in yüzünde tekrardan hafif bir gülümseme belirdi. "Hayat bize bazen fırsatlar sunar, önemli olan bu fırsatları değerlendirebilmek," dedi. "Belki de bir gün senin için yeni bir başlangıç kapısı açılır. Hayallerini gerçekleştirebilirsin," diye ekledi, sonlara doğru sesinin tınısına hafif bir hüzün eklenmişti.

''Umarım,'' diye mırıldandım.

Hayallerimin parlak ışıklarıyla aydınlanan bu anlarda, geleceğe dair umutlarım her zaman coşkulu bir şekilde yükselirdi. Ancak bu umut dolu anlar geride kaldığında, yalnız başıma kaldığımda kendimi çıkışı olmayan bir sokakta kaybolmuş gibi hissediyordum. O sokak karanlık ve sonsuz gibi görünüyordu, etrafımda kapalı duvarlarla çevrili, çıkışı olmayan bir labirent gibiydi. Zamanla hayatın güzelliklerini ve fırsatlarını hissetmek zorlaşıyor, sanki her kapı suratıma kapanacakmış gibi hissediyordum.

Kendi yeteneklerime ve gücüme olan güvenimden hiçbir zaman şüphe etmedim. Ancak bazen gerçekleştirmek istediğim hayaller, bir zamanlar olduğu kadar erişilebilir gelmiyordu. Bir gün belki o kapılar yeniden açılır, yollar aydınlanır ve o sokağın çıkışını bulurdum. İçimdeki güven duygusuyla hareket ederken, hayatın beklenmedik dönemeçleri karşısında çaresizlik duygusunu da yaşıyordum.

Ateşin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin