24.Bölüm

219 10 10
                                    

Bismillahirrahmanirrahim diyerek başlayarım kardaşlarım.YENİ SEZON VUUUU.Özledim yemin ederim ama işe yaradı boşuna ara vermedim.İçiniz rahat olsun o yüzden ahshahhs.Neyse çok bekletmeyim sizi.Bir kaç isteğim olucak.Lütfen yıldıza basmayı unutmayalım ve okuduğumuz zaman yorum yapalım ki benimde yazma azmim artsın lütfen eheh:')Ayrıca yeni bir kurgum var istekti "Acemi Cadı" dizisinden Toygar karakterine özel onuda bu vakitten itibaren her gün yeni bölüm atıcam .Aynı şekilde bu kurguyada atmaya çalışıcam ama en fazla 2 gün içinde yeni bölüm atıcam bir aksilik olmazsa inşAllah.Neyse çok yazdım.Seviyom sizi hayde iyi okumalar🤍

=====================================

Bir yol düşün şimdi.Uçsuz bucaksız görünen ama bir yerde biteceğini bildiğin bir yol.O yolda her adım attığında o sona gitgide uzaklaşıyorsun.Nasıl oluyor bu?Neden gidemiyorsun?Düşünüyorsun.Bi anda arkana dönüyorsun ardından.

İleriye bakıyorsun ama seni tutan bir şey yok derken gözün aşağı kayıyor:küçük bir kız...

Bu küçük kız seni nasıl tutabilir ki?Vücudunla ona dönüp karşısında eğiliyorsun.Elin saçına gidiyor,bilinçsizce saçını seviyorsun.

Saçlarına dokunuyorsun,pamuk.Yüzüne dokunuyorsun,pürüzsüz.Gözlerine bakıyorsun,huzur.

Saçlarını usulca severken,o kiraz rengi dudaklarını aralıyor.

"Seni babamın yanında gördüm.Kimsin sen?"

Kızı daha önce görmemişsin fakat gözlerinde çok yakın bir samimiyet var.Kaşlarını çatıp olayı anlamaya çalışıyorsun, düşünüyorsun.Bir anda elinde minik bir bölge ısınıyor.Minik kız elini tutup kendi saçından çekiyor.Yüzün düşüyor aynı hızda.Minik ellerinde gezerken,gözün şaşkınlıkla açılıyor.

Bileklik.Her detayını ezbere bildiğin bir bileklik var kolunda.Üstünde sonsuzluk işareti kabartması,siyah derisiyle bu kızın bileğine çok bol geliyor ama hiç sırıtmıyor...

Sevgiline verdiğin bileklik bu kızın kolunda.Durumu anlamanın verdiği ferahlıkla iç çekerken bir yandan durumun garipliğiyle gözün sevgilini arıyor.

Bu uzun yolda sen ve kızın ne arıyorsunuz bilmiyorsun.Şefkatle meleğine döndüğünde senin huzur bulduğun gözlerin dehşetle büründüğünü görüyorsun.Korkuyla gözlerin kızının baktığı yere,karnına kaydığında seninde gözlerin aynı şekilde dehşete kapılıyor.

Karnından akan sıcak kan ellerini kırmızının en koyu tonuna boyarken,diğer elin adını dahi bilmediğin kızını annelik iç güdüsüyle ona doğru uzatamadan yere düştüğünde gözünden en az karnındaki kan kadar sıcak bir yaş akıyor.

Baştaki uçsuz bucaksız yol düz duvar gibi eğilirken sadece senin yoldan düştüğünü fark ediyorsun.Oysa küçüğün,kızında yolda ve eğik olan bu yolda o duvara çakılmış çivi gibi dururken sen gitgide düşerek ondan uzaklaşıyorsun.Ve gitgide gözlerin kapanıyor...

Sonra bir ses duyuyorsun.

"Anne!"

Gözlerin aniden dururken şiddetle düşüşün kesiliyor.Bir şeye takıldığını hissediyorsun ama umrumda olan tek şeyin kızın olduğunu anlıyorsun.

"Küçüğüm!"

***

Rüyamı düşünmekten başım ağrımış gecenin dördünde kendimi koltukta Isaac'i severken buldum.

Bazen Cenk'in uykusunun ağır olması işime geliyordu.Artık konserlerden kulağı sağır olmuştu sevgilimin.

Mutfaktan bir ağrı kesici alıp şu ile birlikte yuttum.Hemen geçmesini dileyerek yukarı çıkıp usulca Cenk'in yanına sokuldum.

Masal Gibi ● SemicenkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin