Fatih o gece fabrikada mesaiye kalmıştı. Ay sonu da geliyordu. Belkide şefin gözüne girip ikramiye alırdı kim bilir? İş bittikten sonra ekiple beraber ortalığı toparlayan Fatih fabrikanın arka kapısından dışarı çıktı. Orası durağa daha yakındı çünkü. Yola koyuldu bir sigara yaktı. Yürürken düşünüyordu Fatih. "Acaba evi nerden alsam?" diyordu kendi kendine. Hayal kuruyordu. Hoş, hayaller bedavaydı kimse ondan para istemiyordu hayal kurduğu için. "Gideriz buralardan Bodruma. Anneme Bitez'den bir yalı alırım denize karşı. İçini şöyle döşerim böyle düzenlerim" gibi hayaller. O ara ara sokağın başında beyaz bir spor araba gördü sonra "Bide şöyle temizinden bir araba aldım mı oh!" dedi ama bunca hayali bir anda bozan bir ses duydu Fatih. Sanki biri etrafındakilere sesleniyordu. "Bırakın lan beni! Benim kim olduğumu biliyormusunuz siz?!.." dedi biri haykırarak Etrafındakilerde. Tok bir ses "senin kim olduğunu bilmeyen mi var? Koskoca Kocayurt Holding'in fabrikatör sahibi babası Murat Kocayurt un oğlu Cenk kocayurt'sun sen. Seni tanımamak olmaz! Dedi. Fatih anladı ki ara sokaklardan birinde birini sıkıştırıyorlardı. Üstelikte yanlış duymadıysa bu fabrikanın sahibinin oluydu. Fatih bir an umursamayıp cekip gidecek gibi oldu iki adım attı ama çantasını bırakmasıyla ara sokağa girmesi bir oldu. Çünkü babam olsa korkmazdı dedi Fatih. Adamlar 3 kişilerdi ve cocuğu sıkıştırmışlardı köşeye ellerinde de çakıyla çocuğun boğazına dayanmışlardı. Haykırdı Fatih "bırakın lan çocuğu! Gücünüze denk birine gelsenize!?.." dedi sesi dahi titremeden. Adamlar önce Fatih'e baktı sonra birbirlerine. Bastılar kahkahayı. Çünkü onlar 3 kişiydiler ve hepsi de yarma gibi duruyorlardı. Bir an için buna güvendiler. Ama Fatih de kolay lokma değildi hani. Gurubun ele başına benzeyen adam kafasıyla işaret ederek yanındaki adama Fatih'i kapmasını söyledi. Adam ileri doğru hızlı bir hamle yaptı. Yaptı yapmasına ama kaburgalarına gelen sert bir dirsek darbesiyle kurbanlık bir boğa gibi acı icinde yakarması bir oldu. Yere yığıldı adam. Diğer ikisi şaşkın ifadelerle birbirlerine baktılar. Anladılar ki biraz zorlanacaklar. Adam Cenk'i bıraksa kacacak ama arkadaşı tek gitse oda yerde kalacaktı. O sırada Cenk e sert bir yumruk attı adamın yumruğuyla duvar arasında sıkışan kafasına gelen darbe onu sersemletmişti. Yere yığıldı Cenk. Fatih'in iyice gözü döndü. Ama karşısindak iki izbandut daha da hiddetliydi ve bıçaklıydı. Adamlar üzerlerine doğru gelirken fatih hızlıca etrafa bakındı gecenin karanlığımda yerde gözüne eski demir bir boru çarptı. Eğilip aldı hemen başını kaldırmasıyla elmacık kemiğine yumruğu yemesi bir oldu. Sırt üstü yere düştü Fatih. Afalladı ama hemen yerden kalktı. Diğer adam üzerine doğru geliyordu bulanık gören gözleriyle adama solla vururmuş gibi yaptı. Sağa gardını alan adamın sol yanı savunmasız kaldı Fatih'inde tam istediği buydu. Elindeki boruyu adamın sol baldırına var gücüyle vurdu. Neye uğradığını şaşıran adam acı içinde bağırarak baçağına kapandı. İkimci darbeyi adamın boynuna vuran fatih diğeri gibi onu da paket etti. Sadece ele başı ve Fatih kalmıştı. Fatih hızlı hızlı soluyor bir yandan da sızlayan elmacık kemiğini tutuyordu. Bunu fırsat bilen adam Fatih'in üzerine atıldı boruyu savuran Fatih'in göz bebekleri açıldı çünkü koca adam boruyu kavramış havada tutuyordu. Boruyu Elinden çekip aldı ve bir köşeye savurdu. Yere düşen borunun çıkardığı ses Fatih in beynini gıdıkladı. Kendine geldi ve adama sağlı sollu iki tane yapıştırdı sert yumruklarını. Ama şaşkınlığı iki kat artan Fatih olanlara inanamadı sanki insana değil duvara vuruyordu adamda tık yoktu hiç etkilenmemişti. Tam bir tane daha yerleştireyim diye yumruğunu savururken adam müthiş bir çeviklikle Fatih'in bileğini tuttu ve elindeki çakıyı koluna sapladı. Acı içinde haykıran Fatih'e birde tokat atan adam onu yere yıktı. Üzerine eğilip "yanlış adama bulaştın delikanlı! Sen Gencomusun da her başı sıkışana yardıma koşuyosun?" dedi yüzüne sertçe basıp onu tamamen etkisiz kılmak için tam tekmesini kaldırmıştı ki arkadan bir ses "HEY!!" yaptı. Bir ayağı havada olan haydut kafasını çevirip sesin geldiği yere baktı. Ses veren Cenk'ten başkası değildi. Bu kısa sürede adamın boşluğundan faydalanan Fatih haydutun yerde olan bacağına kolundaki çakıyı zar zor çıkarıp bir anda sapladı. Neye uğradığını saşıran adam kendini yerde buldu. Düşerken kafasını vuran adam iyice sersemlemişti. Bir anda yerden atılıp adamın üzerine çullanan Fatih var gücüyle sağlı sollu yumruklar atıyordu. Cenk'in "yeter!' diye uyarmasıyla durabildi Fatih. Yerden kalktı Cenk'in yanına gidip "sen iyimisin bilader?" dedi. Cenk kafasını onaylama anlamında sallayarak "eyvallah!" dedi Fatih de "eyvallah bizden koçum" diyerek gülümsedi Cenk'i diğer koluyla kaldırarak birşey demeden arkasını dönüp yürümeye başladı çünkü bunu bir teşekkür veya bir karşılık için yapmamıştı. Babasından bunu öğrenmişti. Karşılıksız iyiliği. Cenk o sıra Fatih'in yarasına baktı. "Fena saplamış hayvan. Yürü hastaneye götüreyim seni de pansuman yaptıralım" dedi. Fatih istemez gibi oldu ama Cenk "beni kurtardın. Sen olmasaydın belkide o hastaneye bir ambulansla gidiyor olurdum değil mi? Bari sana bu iyiliği yapmama izin ver" dedi. Yarasının sızlaması iyice artınca mecburen kabul etti Fatih. Arabaya bindiler ve Fatih sordu. "Kaç yaşındasın?" Cenk "18 neden sordun?" dedi. "Bu yaşta böyle insanlarla ne işin vardı diye merak ettim sadece"dedi Fatih. Cenk başladı anlatmaya. "Bugün okuldan öğle arası çıktım fabrikaya babamın yanına uğradım akşama kadar da takıldım buralarda. Biliyosun bizim fabrikanın arkası düz ve uzun bir sokak. Aldım arabayı biraz eğleneyim dedim. Hız yapmayı seviyorum çünkü. O sıra bu puştlardan biri önüme atıldı. Heralde pusu kurdular bende frene asıldım adama hafifce dokundum. Adam yere düşünce arabadan inip bakmak istedim. Kapıyı açında o hayvan ensemden kaptı köşeye çekti. O sıra da sen yetiştin işte. İyiki geldin. Sağolasın." dedi. "Bu arada sormadım salaklık ettim kusura bakma adın ne? Bizim fabrikada mı çalışıyosun?" dedi. "Adım Fatih, evet sizin fabrikadayım. Press bölümündeyim. Gerçi sen nerden bileceksin pressi" deyip güldü Fatih. Cenk'de "haklısın. Bu fabrikada bildiğim tek yer babamın ofisi." dedi sonra ikiside gülüştüler. Pansumanı yaptırdıktan sonra evine kadar bıraktı Fatih'i arabaıyla. "Tekrar sağol. Hayatımı kurtardın." dedi. Fatih "lafı bile olmaz. Ordaki sen değilde bir başkası olsa yine aynı şeyi yapardım. hadi sana iyi geceler!" deyip kapattı kapıyı. Ardından sezzizce eve giren Fatih anahtarı vestiyere bıraktı. Oturma odasına girip ışığı açmasıyla karşısında paniklemiş bir halde elinde bir mendil, gözleri yaşlı bir anne ve kolundaki sargıya bakan bir kız kardeş gördü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
Chick-LitKızlar için onları koruyan bir melektir 'Abi'leri. ama unutulmamalıdır ki; Azrail de bir melektir.