Ertesi gün, Cenk ve Ayşe araları düzelmiş bir şekilde okula geldiler. Onların barıştığını gören Diğer kızların bütün umutları suya düştü. Cünkü dün konuşup aralarındaki sorunu çözmüşlerdi. Çifte kumrular Tenefüslerde okul bahçesinde beraber gezip, derste aynı sırada oturuyorlardı artık. Yine bir matematik dersindeyken Cenk Ayşe'ye "Aysem. Bu akşam bizim şirketin terasında bir kutlama var. Babam eski lise arkadaşlarını felan topluyor. Herzamanki gibu bende katilmak zorundaymışım. Eğer senin için sorun olmazsa sende gelip bana eslik edermisin?" diye sordu. Ayşe ne diyeceğini bilemedi. İlk defa böyle bir teklif alıyordu. Ve bu Cenk'le ilk aksam buluşmaları olacaktı. Ama daha önce hiç böyle ortamlarda bulunmamıştı ki o? Nasil davranacağını ne giyeceğini bilmiyordu. Bunların hiçbirini fazla kafasına takmadan "tamam hayatım olur, neden olmasın. Bizim kızlarda gelebilirler mi peki?" dedi. Cenk'de "gelsinler tabii onlar arkadasları sonuçta. Hem seni bizimkilerle de tanıştırmış olurum." dedi. Ayşe birşey diyemedi. Tanışacaktı mecburen. Bu konuşmadan sonra hemen kızların yanına koşan Ayşe durumu onlara da anlattı. Düsünmeye başladılar ve akşam için plan yapmaya başladılar. Ayşe'nin akşam evden cıkması sorun olacağı için Eda'nın ablasının düğününe gideceğim diyecekti. Böylece evden hazırlanıp çıkması daha kolay olacaktı. Akşam kızları Cenk'in göndermiş olduğu şöför alacaktı mahalleden. Annesi sorarsa da Eda'nın abisiydi gelen araba. Bunların hepsini düşünmeye başladılar. Akşam olunca vakit kaybetmeden hazırlanmaya basladılar. Hepsi şık olmalıydı çünkü elit bir mekana gidiyorlardı. Ayşe siyah, straplez dar bir elbise tercih etti. Kırmızı ruj ve oje, zarif taşlı bir yüzük ve taşlı küpeler. Ayşe hazırdı. Ve son olarak Cenk'in en sevdiği parfümünü sıktı. Ardından araba kapıya geldi. Kızlar Ayse'ye çağırıp "hadi ama geç kalıcaz senin yüzünden!" dediler. Ayse de hemen aşşağıya indi doğruca kuaföre ardından parti yerine doğru yola koyuldular. Araba şirketin önüne geldi kapıyı Cenk açtı. Ayşe'nin gözleri bayram etti çünkü Cenk tıpkı jilet gibiydi. Lacivert, kadife dar kesim bir takım giymişti. Yakasındaki mendili ve belindeki kuşağı bordoydu. Hele kol düğmeleri.. Siyah kol düğmeleri şıklığına şıklık katmıştı.Beraber asansöre bindiler ve terasa kadar güle eğlene ve oldukça heyecanlı bir şekilde çıktılar. Parti yerine girdiklerinde gördüklerine inanamadılar. İçeride Cenk'in babasının eski lise arkadadlarını yani yaşlılar takımını bekliyordu ama içerisi sanki kına gecesi giboydi. Birsürü genç kız vardı. Ayşe biraz sinirli bir sekilde "demek babanın lise arkadaşları?" diye sordu. Cenk' de mahcup bir tavırla "çocuklarını da getirmişler aşkım, ben çağırmadım ya?" dedi. Ayse içinden söylenirken birazda Cenk'e duyurmak için "neyse, neyse.." dedi. Ama asıl sürpriz diğer kızlar içindi. Karşılarında 3 tane dalyan gibi Delikanlı duruyordu. Ve bunlar Murat,Muharrem ve Gökhan'dı. Eda'nın gözleri fal taşı gibi açıldı ve "enişte sen varya bitanesin!!" dedi ve ardından 3 ününde çocukların yanlarına koşmaları bir oldu. Artık iki cift başbaşa kalmışlardı. Ayşe " sen varya çok fenasın" deyip güldü. Arsından Cenk'te "asıl sürpriz tam karşında, bak!" diyerek annesi ve babasını işaret etti. Sonra Ayşe'yi alarak onların yanına gitti. Kısa bir tanışma faslından sonra Ayşe ve Cenk bir kenara çekildiler. Cenk bir garson çağırarak "bize birer şampanya getirirmisin?" dedi. Garson da kafa sallayarak hay hay efendim dedi. Ayşe "ama Cenk, beni biliyorsun hiç alkol almadım daha önce?!" dedi. Cenk "hayatım böyle bir akşamda içmicez de nezaman içicez söylermisin? Bak ilk gece buluşmamız bu bizim. Hem birkereden bişey olmaz" deyio ısrar edince Ayşe istemeye istemeye gelen şampanyayı kabul etti. Cenk hepsini kafaya dikiyordu alışıktı çünkü. Ayşe ise agır ağır yudumluyordu. Bir ara gözüne bir kız çarptı. Kız alelen onların olduğu tarafa bakıyordu. Ayşe bir an durup içinden "eğer bu kız lezbiyense beni kesiyor, ama ya değilse?!!" deyip Cenk e döndü ve gördüklerine anlam veremedi. Cenk'te onlara bakan kıza bakıp kaş göz işareti yapıyordu. Ama sanki ona gelme git der gibi yapıyordu. Kıza tekrar baktı ve olanlara inanamadı. Kız yanlarına doğru geldi ve önlerinde durdu. Ayşe tam "sende kimsin?" diyecekti ki kız lafa başladı. "Ama tatlım, daha geçen akşam numaramı almadın mı? Hatta ben sama mesaj attım buda benimki diye?" noldu hiç yazmadın?!" deyince Ayşe heralde bu o kuzeni olmalı deyip "siz kuzeni olmalısınız. Cenk sizden bahsetmişti. Merhaba ben Ayşe. Cenk'in sevgilisiyim." dedi. Kız bir an durup alaycı bakışlar atarak "kuzen?" dedi. Ayşe "evet. Ce k söylememişmiydi size?" dedyince kız durumu anladı ve "ay şekerim sende buna inandın öyle mi?" dedi. Ayşe "nasıl yani neye inandım mı?" dedi. Kız "bitanem hala anlayamadıysan durumu sana özetliyeyim. Geçen gece başka bir kutlamada Cenk benden numaramı aldı. Ama benim bir sevgilim var ondan en yakın zamanda ayrılır sana gelirim merak etme dedi. Sen galiba onun bahsettiği kızsın." deyince Ayşe beyninden vurulmuşa döndü. Öylece kala kaldı. Elindeki şampanya bardağı kayıp yere düserken Cenk'le yaşadıkları herşer gözünün önünden film şeridi gibi geçti. Bardağın kırılma sesiyle salondaki herkes sesin geldiği taafa döndü. Davetliler,Cenk'in ebeveynleri,Kızlar, herkes.. Ayşe'nin gözleri kanlandı ve titrek bir Sesle Cenk'e dönmeden "doğru mu bunlar?" dedi. Cenk "hayatım valla sarhoştum bu kızın ismini bile unuttum." dedi. Tan devam edecekken Ayşe daha hiddetli bir biçimde "sana doğru mu diye sordum!!!!" deyince Cenk sadece sustu. Ayşe ayağa kalktı ve salonun ortasına yürüdü. Alkolun vermiş olduğu cesaret ve az önceki kırgınlığın öfkesiyle salondaki herkese duyurmak için "sizin partinizde,kutlamanızda, paradan ibaret sahte gülüşleriniz ve hayatlarınız da yerin dibine batsın" diye bağırdı. Kimse birşeye anlam veremedi. Herkes şaşkın şaşkın birnirine bakıyordu ki o ara kızlar ve Ayşe daha fazla burada duramayacaklarını anlayıp orayı terkettiler. Bir taksi tutup eve kadar geldiler. Ayşe olanlara inanamadı. Sessizce eve girdi ve kendini yatağa attı. Suçum neydu diye dünürken uyuya kalmıştı.Perde yarı açıktı. Güneşin ışıkları açık kalan kısımdan doğru direkt olarak içeri vuruyordu. Yatakta boylu boyunca uzanmış kalmıştı. Haliyle yorucu bir akşamdan sonra uyuyup kalmıştı elbet. Daha elbisesini bile çıkarmamıştı. Takıları dahi üzerindeydi. Makyajını bile temizlememişti. Cantasını kolundan çıkartmamıştı. Güneş yüzüne vurmaya başlayıp rahatsız edici olana kadar uyumaya devam etti. Gözlerini titreterek açtı ve bir süre öyle bakındı karşıdaki dolap aynasına. Bir ara eli telefonunu aradı. Çantasını karıştırıp buldu sonunda. Ekrana baktı 9 cevapsız arama 17 mesaj vardı bildirimlerde. Bakmaya tenezzül dahi etmedi. Önce yatağında esneyerek gerildi ve kendine geldi biraz. Gözlerini ovuşturarak kalktı yatağından. Lavaboya doğru yol aldı. Biraz sonra elindeki havluyla yüzünü kurular bir vaziyette odasına geri geldi. Elbisesini banyoda bırakmıştı. Gece boyunca o daracık kıyafetin içinde durmak onu rahatsız etmişti haliyle. İç çamasırlarıyla tekrar oturdu yatağına, afyonu daha patlamamıştı ama biraz olsun kendine gelmişti. Telefonunu aldı eline ekrana boş boş baktı. Artık O'nun fotoğrafı yerine ailesininki vardı duvar kağıdında. Çokda derin olmayan bir nefes aldı ve çağrılara baktı. O aramıştı. Başka kim olacaktı ki zaten? Ardından mesajlara geçti. Hızlı hızlı göz geçirdi önce hepsine. Sonra en baştan kelimesi kelimesine noktası virgülüne kadar hepsini özenle okudu. Bittikten sonra önce gözleri hafif doldu ardından halinden hayet memnun bir tavır takındı yüzü. "Hıh" diye bir tepki verdi yüzündeki memnun tebessümle. Aslında yapması gereken tam da buydu. Artık saklaması gereken bir sırrı yoktu hayatında. Artık hayatına koyduğu idealleri delen bir unsur yoktu. Herşey dün gece "geçmiş" denilen zaman diliminin içinde kaldı onun için. Bitmişti artık. Pencereyi açtı ve yüzüne vuran sabahın tatlı meltemiyle gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Bu onun son zamanlarda uyandığı en mutlu sabah tı çünkü. O güçlü bir kızdı ve güçlülerin yapması gerekeni yaptı üzülmedi,ağlamadı ve saçlarını kesmek gibi bir fikre dahi kapılmadı. Çünkü bunların hiçbiri için değmezdi O. Hiçkimse için değmezdi zaten bunlar. Ardından en sevdiği şarkıyı mırıldanmaya başladı ufak ufak. Ardından yatağına doğru yürüdü arkasını döndü ve kendini yatağa bıraktı. Öylece tavana baktı dakikalarca. Baktı, baktı, baktı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
Genç Kız EdebiyatıKızlar için onları koruyan bir melektir 'Abi'leri. ama unutulmamalıdır ki; Azrail de bir melektir.