Ayşe okula gidince dün yaşananları,abisiyle Cenk'in yaşadıklarını bir bir anlattı kızlara. Her bir cümleyi ağzı açık halde dinleyen kılzar olanlara inanamadı. Ama sabah okula gelirken abisinin kolundaki sargıyı görünce Ayşe'ye hak verdiler. Ayşe son zamanlarda biraz garipti zaten. Hem Cenk, hemde okul ortamı onu epey etkilemişti haliyle. Tam sınıfta sırasına oturmuş durum değerlendirmesi yaparken aklına bir anda Cenk geldi. O hışımla arkasını döndü ve ona bakmak istedi. Ama gel gör ki yine Karşısında bir çift yemyeşil göz onu izliyordu. Ama bu sefer bu yesil gözlerin maiyetini bozan bir şey vardı ki o da Cenk'in elmacık kemiğindeki morluktu. Abisinin anlattığı kadarıyla onu yere seren yumruk buydu heralde. Kafasını arkaya yaslayamıyordu Cenk çünkü yumruğun etkisiyle kafasını duvara çarpmıştı ve şişikti, acıyordu. Ayşe'ye o anda anlayamadığı bir cesaret geldi ve "geçmiş olsun, çok acıyor mu?" dedi. Buna o da inanamadı ama söylemişti gerçekten. Cenk "evet acıyor, ama acıyor diye de ağlayacak halimde yok ya? Acısada öldürmez.." deyip gülümsedi ve gamzelerini cilalarcasına gülümsedi. Gülerken yüzü fazla kasılmış olacak ki yarası acıdı ve "offf" yaptı yemyeşil yakut misali gözlerini kısarak hafifçe. Ayşe alt dudağını ısırarak kaşlarını çattı. Belli ki acımıştı.. Hemen ön sırasına oturarak "noldu çok merak ediyorum anlatsana biraz!" dedi heyecanla. Halbuki olanlara bizzat şahit olan abisiydi. Ama o bunu Cenk e söylemek istemiyordu. Eğer söyleseydi bu sefer Cenk, abisini görme bahanesiyle evlerine gelecek, belkide abisiyle sıkı dost olacaklar, ve Ayşe için Cenk'e giden tüm yollar tıkanacaktı. Abisinin arkadaşına aşık olamazdı, onu sevemezdi çünkü. Abisine bunu yapamazdı. Saklamayı doğru buldu Ayşe. Ne Cenk Fatih'in Ayşe'nin abisi olduğunu, nede Fatih Ayşe'nin Cenk'le aynı sınıfta olduğunu bilecekti. Bu çok büyük bir sır ve çok büyük bir sorumluluktu Ayşe için. Ayşe bunları düşünürken dalmış olacak ki Cenk'in "dinlemeyeceksen neden sordun?" diye uyarmasıyla kendine geldi ve "sen anlat dinliyorum tabi" dedi. Cenk bitirince Ayşe "neyse sana bişey olmamış ya o bana yeter." deyince Cenk bir an durdu ve memnun bir tavırla bir kaşını kaldırarak "bana derken?" deyip sinsice güldü. Ayse'nin jeton sonradan düşmüştü. Çok utandı ama nafile.. deyivermişti birkere. Zaten Ayşe nedendir bilinmez kendini Cenk'in yanında çok rahat hissediyord. Çok rahat takılıyordu ki aklına gelen ilk şeyi düşünmeden söylüyordu bu sekilde. Ayse hemen durumu toparlamak için "ya aynı sınıftayız sonuçta bana değilde İreme mi deseydim? " diye söyledi ama Cenk durumu az biraz anlamıştı ve ekledi "yani Ayşe seni tanımasam beni sahiplendiğini düşünürüm" deyip koniyu derine çekmek istedi. Ayşe baktı ki konu derinleşti hemen cevabı yapıştırdı "hayvan sever bir ruha sahibim Cenk'cim sokakta kaldıysan seve seve sahiplenirim tabikide." deyip lafı oturttu. Cenk yediği hakareti umursamayıp devam etti "o narin ellerinle besleyeceksen neden olmasın." deyince Ayşe bir garip oldu bişe diyecek oldu ama o anda zil çaldı ve "iyi dersler tekrar geçmiş olsun." deyip yerine geçti. Artık oda farkındaydı. Sanırım Cenk'de boş değildi ona karşı. Zaten şüpheleniyordu ama şüphelerinin gerceklere gebe olduğunu nereden bilecekti ki? Ders boyunca aralarında geçen diyaloğu tekrarladı aklında Ayşe. Sonradan aklına gelen laflara pişman oldu "keşke orda deseydim bunu,yada bunu deseydim, buda iyi sustururdu onu. Ya neden hep böyle laflar bu tür tartışmalar bitip olay kapandıktan sonra aklıma gelir hiç anlamam." diye iç geçirdi. Akşam olunca eve geldi ve bir baktı ki abisi karşısında "A aa abi? Erkencisin?" dedi Fatih şakayla karışık "sorma Ayşem yaa işte insan şef olunca 1 saat erken çıkıyo işten bundan sonra 1 saat erken evde oluyorum" dedi. Ayşe "iyiymiş, önce sen sonra ben hoşgeldim ozaman" deyip odasının yolunu tuttu. Elbiselerini çıkarıp yatağa attı kendini. Aklında hep o, hep onun sesi, o gülüşü, o bakışı offff.. Ayşe bunları hayal ederken kendini bir anda saçma salak gülümserken buldu ama hic bozmadı. Çünkü o artık Aşıktı. O artık gerçekten seviyordu. Böyle pembe dizi misali hayallerdeyken onu bu ütopyadan cekip çıkaran abisiyle Cenk'in tanışıyor olduğuydu. Yatakta Yüz üstü dönüp yastığa kapadı yüzünü sonra "off abi yaa off off" dedi boğuk boğuk. Sonrada "artık abimle Cenk'in düğününe pasta yemeye giderim nolcak ki baska?" dedi. Ayşe bir an için "acaba söylesem mi ki? Tanışsalar abim izin verir mi acaba? Aslında saklarsam sonradan kendi öğrenirse gönlü varsa da hepten vazgeçer gibime geliyo ne biliym? Yok yaa. Yok yok. Böylesi iyi." Kimseler bilmesin kimseler görmesin benimle yaşasın ölsün bu sevda." o anda aklına o şarkı geldi ve açtı telefonundan bir yandan şarkıyı mırıldanıp bir yandan Cenk'i hayal etti. Bu sekilde uyuyup kalmıştı onu uyandıran annesi oldu. Emine hanım "Kalk giyin hadi uykucu. Yemek yapıcam yardım et bana" dedi. Ayşe de içinden "Cenk'le evlensem yemek felan uğraştırmaz hizmetçi tutar bana oooh ne rahat valla. Ama yok ya o şimdi hizmetçiyi kadın alır kıskanırım onu. Erkek alsa da o beni kıskanır? Galiba genç kızların hizmetçi hayali yalanmış.." deyip kalktı ve giyindi. Annesine yardım ediyordu annesi "kızım şu salatayı yapsana sana zahmet" dedi. Ayşe salata yapmak için bıçağı eline aldı tam soğanı kesecek oldu ki eline verdiği kesik darbesiyle "ayhh!!" yapıp iç çekmesi bir oldu Emine hanım "kızım dikkat etsene biraz aşıkmısın nesin? Dur bakiym biseyi varmı?" dedi fazla kesmemişti ama sızlıyordu yine Ayşenin parmağı. Ayşe bir garip oldu. Yoksa annesi anlamış mıydı? Anlamasa neden soracaktı ki "aşık mısın?" diye. Anneler anlardı. Anneler kızlarını en iyi bilenlerdi çünkü. Onlarda zamanında genc kız oldular herhalde. Ayşe içeri yarabandı almaya gitti elini temizleyip sardı. Ertesi gün okula gidince nereden bilecekti ki parmağındaki kesiğin onun için çok büyük bir fırsata döneceğini?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ЧиклитKızlar için onları koruyan bir melektir 'Abi'leri. ama unutulmamalıdır ki; Azrail de bir melektir.