O gece çilingir ailesinin evinde uyku uyunmamıştı. Sabahın ilk ışıklarına kadar herkes ayaktaydı. Fatih olanları annesine ve kız kardeşine anlatırken bir yandan sakin olmalarını söylüyordu. Fatih bitirdikten sonra emine hanım bir süre sustu. Ardından sakin bir tavırla "bundan tam 12 yıl önce babanı kaybettik oğlum. O bizim Evimizin direğiydi. Allah onu bizden aldı. Gitmeden bizi önce Allah a sonra sana emanet etti. Eğer orda olanlar sadece bir bıçak yarasıyla kalmasaydı nolurdu? Dedi. Fatih tam birşey diyecek olmuştu ki emine hanım bu seferki çıkışını daha önce hiç olmadığı kadar hiddetle yaptı "ölseydin ne olacaktı Fatiih? Biz ne olacaktık? Kardeşin ne olacaktı? Ben ne olacaktım? Böyle mi sahip çıkıyorsun emanetine? Böyle mi öğretti baban sana?" Fatih daha fazla dayanamayıp oturduğu yerden kalkarak "yeter! Ben artık o 12 yıl önceki çocuk değilim anne. Ben askere gittim geldim. Artık iyiyi kötüyü ayırt edebiliyorum çok şükür. Ordaki durum da kötüydü evet. Babam bana sizi de emanet bıraktı buda doğru ama babamdan sadece iyiliği öğrenmedim. O bana kötülük karşısında, haksızlık karşısında susmamam gerektiğini söyledi. Ben eğer oradan uzaklaşsaydım bu sabah ve bütün hafta haberlerde Kocayurt Holding in sahibi Murat kocayurt'un tek oğlu Cenk kocayurt dün akşam ölü bulundu diye son dakika geçerlerdi. Oradaki cenk değilde ben olsaydım nolurdu anne? Bir başkası beni orada bırakıp gitseydi nolurdu?" Ayşe beyninden vurulmuştu. İçinden kendi kendine "Cenk mi?" dedi. Ne yani? Cenk dün akşam ölecekmiydi yani? Ve tesadüfünde böylesiydi onu abisi kurtarmıştı. Ayşe olanlara inanamadı. Fatih bu sözlerini ardından sakinleşerek normal bir ses tonuyla "annem. Canım annem. Ayşem. Bakın siz benim için paha biçilemezsiniz. Sizi bu dünyadaki herşeyden çok sevip herşeyden daha çok değer veriyorum size. Ama ben nekadar iyi niyetli olursam olayım bu dünya masum değil. Lütfen üzmeyelim birbirimizi. Annem bak tamam birdaha olmayacak böyle birşey. Sil gözyaşlarını artık nolur.." Emine hanım Fatih'in sözlerini dikkatle dinledikten sonra gözlerini titreterek bir anda hüngür hüngür ağlamaya başladı ve ardından Fatih'e sarılarak "benim arslan oğlum. Yiğit oğlum. Bakma sana kızdığıma anne yüreği bu. Kendinle gurur duy çünkü Baban burada olsaydı seninle gurur duyardı." Fatih bu sözleri duyunca gözlerinden yaslar boşaldı. Ayşe şoktaydı. Abim deyip yere göğe sığdıramadığı adam karşısında hüngür hüngür ağlıyordu. Ama bu yaşlar üzüntüden değildi. Gururdandı. Ayşe'de oturduğu yerden kalkıp annesiyle abisinin yanına giderek sarıldı. Sonra abisinin sırtını sıvazlıyarak "hadi koca bebek işe geç kalacaksın ben çayı demliyorum annemde kahvaltıyı hazırlasın hemen" dedi. Fatih arkasını dönüp "bebek he öyle mi?" diyerek ayşeyi koltuğa fırlattı ardından yanına gidip onu hunharca gıdıklamaya başladı. Emine hanımın az önceki hüzün göz yaşları yerini sevinç gözyaşlarına bıraktı. Aile yine hep beraberdi ve yine mutlulardı...
Fatih fazla oyalanmadan hızlı hızlı kahvaltısını yapıp fabrikaya vardı. Öğlen molasına kadar çalışan fatih şefin yapacak olduğu ikramiyeyi düşünüyordu. Umarım düşündüğüyle kalmazdı. Öğle molasına daha yarım saat vardı. bir anda paydos zili duyuldu herkes etrafına bakınırken Fatih tam karşısına bakıyordu, Çünkü karşısından gelenler Fabrikanın sahibi Murat bey ve oğlu Cenk'ti. İkisi de gelip Fatih'in önünde durdular. Murat bey elini uzatınca Fatih şaşkın şaşkın onunla tokalaştı ve atdından Murat bey yüksek bir sesle etrafındakilere duyurma amaçlı devam etti "bu görmüş olduğunuz delikanlı dün akşam oğlumun hayatını kurtardı. Korkmadan onu 3 tane şerefsizin elimden çekip aldı. Hepinizin karşısında ona teşekkür ediyorum. O olmasaydı kocayurt holdingin varisi Allah muhafaza bugün aramızda olmayabilirdi. Sağol delikanlı." diyerek ekledi "onu bundan sonra bu fabrikanın kadrolu şefi olarak atıyorum. Yeni işinde kolay gelsin delikanlı yiğit adammışsın babana selamlarımı ilet onu tanımak isterdim" diyerek Fatih'in eline kalınca bir zarf sıkıştırdı. Ardından Fatih "babam sizlere ömür Murat bey. 12 yıl önce onu vahim bir trafik kazasında kaybettik. En yakın zamanda kabristanına gidip selamlarınızı iletirim" deyince Murat bey ciddileşti ve dedi ki "baban için üzüldüm delikanlı. Ama bugün burda olsaydı seninle gurur duyardı. Senin dün akşam yaptıklarına bakılırsa çok büyük bir adammış ki senin gibi bir yiğit bırakmış ardında. Başın sağolsun oğlum." dedi. Fatih "sağolun efendim." diyerek başını önüne eğdi. Sonra Murat bey duvardaki saate bakarak "daha molaya yarım saat var ama bugünlük benden size erken paydos. Ama sonra herkes işinin başına. Sen de Şef Fatih çilingir" diyerek göz kırptı ardından arkasını döndü ve ofisins geri çekildi. Arkadaşları Fatih'i tebrik ederken onunla şakalaştılar "ee Fatih bey şef oldunuz bizi de unutursunuz artık locada çay içmekten" dediler ama fatih hemen cevabı yapıştırdı ister şef olalım ister patron, çok şükür nereden geldiğimizi unutmadık" dedi arkadasları da ona "oooo helaaaal" deyip alkışladılar. Akşam Fatih eve birsürü malzemeyle geldi. Emine hanım Fatih'in ellerini dolu görünce "hayırdır oğlum biryerde define mi buldun bu ne hal?" deyince Fatih eee şef adamın hali başka oluyor napalım." dedi. Emine hanım buna çok sevindi. Annesi ve Ayşe'yle tebrikleşen Fatih biraz sonra mükellef bir sofrada bir ziyafet çekti. Odasına geçti ardından belindeki silahı çıkartıp çekmeceye gizlice koydu. Nede olsa ordaki adamlar yakalanmamıştı. Belkide birgün onada pusu kurup intikam almak isteyeceklerdi kim bilir? Önlem almalıydı her ihtimale karşı. Sonra bütün günün yorgunluğunu atmak için bir duş aldı. Sonrada derin bir uyku. Nede olsa yarın şef olarak ilk günüydü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKızlar için onları koruyan bir melektir 'Abi'leri. ama unutulmamalıdır ki; Azrail de bir melektir.