Çilingir Ailesi

44 1 0
                                    

Arkadaşlarına nazaran ayrı bir çekiciliği ve güzelliği olan bir kızdı Ayşe. Siyah düz saçlı, kara gözlüydü ama eşek gözlü tabirine de uyuyordu gözleri. Çok güzel gözleri vardı.Sanki göz değil kara elmas vardı göz kapaklarının ardında. Çok masum bakıyordu etrafa. Bakışlarının ardında hiçbir art niyet yoktu olamazdı da zaten böyle masum bir bedende. Ortalama 1.70 boylarında 62 kilo civarındaydı. Annesi ona nekadar espriyle karışık şişkosun dese de o okulundaki diğer kızlara kıyasla çok güzel bir fiziğe sahipti. Oda bunun farkındaydı ama bunu erkekler üzerinden rant sağlamak için kullanmıyordu hiçbir zaman. İyi aile terbiyesi almış, oturmasını kalkmasını, nerde konuşulup nerede susulacağını bilen hanım hanımcık bir kızdı. Erkek arkadaşları vardı elbet ama o diğer kızlar gibi "arkadaş" değildi erkeklerle. Seviyesini bilenlerdendi. Zaten hep seviyeyi aşan erkekler oluyordu ama Ayşe "istersen abimi çağırayım onunla da bu konuyu bu şekilde konuş ne dersin?" derdi hep. Bu onu bi çok durumdan kurtarmıştı zaten. Abisini bukadar çok gözünde büytüyorlardı ama işin garip tarafı onu daha önce kimse görmemisti. Tek bildikleri Ayşe'nin abisinin var olduğuydu.Fatih, kız kardeşinin adeta koruyucu meleğiydi. Onu hertürlü kötü durumdan korumuştu. Gözü gibi bakıyordu ona ve annesine. Bir iş yapacağı zaman önce "acaba annem ne der?" yada "ayşe bundan etkilenir mi? Diye düsünürdü hep. Çünkü babası osman bey ölmeden önce ona böyle vasiyet etmişti. Çilingir ailesi Osman beyi 12 yıl önce vahim bir trafik kazasında kaybetmişti. Köye yaz tatiline gitmişlerdi ailecek. Dönüşte herhalde uykulu olan osman bey aracın kontrolünü kaybederek şaramplole yuvarlamıştı tüm aileyi. Araç taklalar atarak ancak ters bir vaziyette durabilmişti. Osman beyin yanında ön koltukta oturan fatih taklalar sonucu yamulan tavanın altında sıkışıp klamıştı. Annesi ve kız kardeşi taklalar sonucu yarı baygın yarı kaza şokuyla kendilerinden geçmişlerdi. Osman bey kırılan kaburgalarının vermiş olduğu acı ve yitip giden son bilinciyle fatihe dönerek "fatih, annene çok iyi bak oğlum. Kız kardeşinin de bu evinde artık babası sensin" diyebilmişti sadece. Fatih gözlerinin önünde babasını o ulu çınarı kaybetmişti. Sıkışan ayağının verdiği acıyı umursamayarak babasına uzandı ve babasının o çocukluktan beri özendiği gür sakallarını okşayabildi sadece. En gaddar hükümdarların bile içini titretecek bir haykırmayla Babaaa!!" diye inledi Fatih ardından sağlık ekipleri olay yerine ulaşıp onları enkazdan çıkarana kadar babasın sakallarından elini çekmeden gözleri sişene kadar agladı. Henüz 17 yaşında babasız kalmıştı. Omuzlarına binen bu yükü tüm gücüyle kaldırıyordu Fatih. Hem kız kardeşini okutmak hemde annesine bir ev alıp onları kiradan kurtarmaktı tek hayali. Babasından geriye kalan birkaç parça seyden biriydi cünkü ailesi. Ayşenin dert ortağıydı abisi. Hem abi,hem sırdaş, hem bir arkadaştı onun için. Zaten böylede olmalıydı. Hiçbir erkeğe güveni kalmadığı zamanda bile abisine olan güvenini hiç yitirmedi. Fatihinde ayşeden geri kalır bir yanı yoktu. Kız kardeşinin en ufak bir tebessümü onun için okadar değerliydi ki; bir gülüşü için onlarca insanın canını yakabilirdi. Emine hanımda onların kardeş sevgilerini görünce dünayanın en mutlu insanı oluyordu. Kolay değildi babasız kalmış bir kıza ve oğlana hem analık hem babalık yapmak. Bukadar zor bir işi basarmanın da en büyük ödülü bu mutluluğu yaşamak oluyordu emine hanıma. İşte bu kadar bağlıydı birbirlerine çilingir ailesi. Emine hanım, ayşe ve Fatih. Hayattan daha sıkı tutunmuşlardı birbirlerine. Masallara konu olacak bir mutluluk...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin