10. BÖLÜM

53 5 23
                                    

"Yaşamak ölmekten beterdir."

Timuçin olmadan evde geçirdiğim ilk gündü. Sanki her adım attığım da Timuçin bir yerden çıkacakmış gibi hissediyordum. Her adım attığım zaman da onun sesini duyuyordum. Yanı başımdaymış gibi hissediyordum. Böyle hissetmem normal miydi yoksa değil miydi? Ya da ben mi kendimi kandırıyordum.

'Aşık mı oldun kız sen yoksa?' iç sesimin konuşmasıyla derin bir nefes alıp düşünmeye başladım. Gerçekten ben aşık mı olmuştum? Gerçi aşık olmak bana yasaktı. Sonumun annem gibi olacağından korktuğum için aşık olmaya hep çekiniyordum.

Ancak... Babamın söylediğinden sonra o tabum yıkılmış Timuçin'e açılmıştım. Daha da kendimi yaklaştırıyordum ona.

Aşık olabilir miydim peki?

O an aklıma Timuçin'in söylediği bir cümle gelmişti. Bana şunu söylemişti.

"Sen her şeyin en güzelini hak ediyorsun İzem"

Hak ediyorum dimi Timuçin?

Aşık olmayı hak ediyorum değil mi? Annem gibi olmayacağım değil mi? Ben seni yarı yolda bırakmam değil mi?

Bana güveniyor musun peki?

Sanki Timuçin yanı başımda duruyormuş gibi "sana güveniyorum güzelim" cevabını vermişti. "Annen gibi değilsin sen olamayacaksında"

Bana güvendiğin için teşekkür ederim Timuçin...

Derin bir nefes alıp, oturma odasına kadar yürümeye devam ettim. Bir yandan da aklım hala Timuçin'deydi. Polat'ın zoruyla eve gelmiş üstüne üstlük Polat sırf ben üzülmeyeyim diye hastaneye gelmemi istememişti.

Peki, ben dinleyecek miyim?

İzem Karmen Kırçalan isem bu asla olmayacak...

"Günaydın" diyerek konuştum sesim son derecede bitkin ve yorgundu. Çok yorgundum. Hatta hiç uyuyamadım desem yeriydi. Çünkü aklım hala Timuçin'deydi.

"İzem abla" güneş hızla ayağa fırlayıp bana doğru koştuğunu gördüğüm de burukça gülümseyip yere çömeldim ve "Günaydın prensesim" diyerek konuştum. Bir yandan da kollarımı açmıştım.

"Günaydın İzem abla" diyerek konuştu güneş minicik kollarını bana sarmış hatta yanağıma minik bir öpücük bırakmıştı. "Abim nerede hiç onu göremiyorum?"

"Abin ufak bir iş kazası geçirmiş hastanede..." diyerek cevapladım. Ama bunu söylerken ki ses tonum titriyordu. Küçük bir çocuğa yalan söylemiştim.

Kendimden nefret ediyorum

"Ya" dedi güneş "hiç kendine dikkat etmiyordu ki, fırat abim gibi o da dikkatsiz." Diyerek konuştu.

Fırat...

Timuçin ve Güneş'in abisiydi...

"Hayalleri sönen abim fırat..."

"Bu arada" diyerek konuştu güneş "İzem abla sana fırat abimin resmini göstereyim mi?"

Başımı olumlu anlamda sallayarak cevap verdiğim de kucağımdan indi ve elini masanın üzerinde duran çerçeveye uzattı. Çerçeveyi aldığı gibi geri bana döndü ve "bak bu fırat ağabeyim" diyerek konuştuğun da benim bakışlarım çerçeveye çevrildi.

KARA MİRAS (I-II) ARA VERİLDİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin