14. BÖLÜM

21 3 7
                                    

Masallarda ki kahramanlar, can verirmiş İzem...

🌧️

Şarkı: Rojin Kızılgedik - Yol

Daha fazla duramayan Fırat Atahanlı, derin bir nefes aldı ve dudaklarından şu cümle döküldü: "Uzun zaman oldu, kardeşim."

Zaman bir anda Timuçin için durmuştu.

Zaman... Her şeyin içinde saklı olan o görünmez güç. Anları birbirine bağlayan, hatıraları oluşturan ve hayalleri şekillendiren o sihirli şey. Bazen bir an gibi gelir geçer, bazen de sonsuzmuş gibi hissedilir. Dakikalar saatlere, saatler günlere dönüşürken, zamanın nasıl aktığını bile fark edemeyiz. Belki de zaman, bizim ona yüklediğimiz anlamlardan ibarettir. Herkes için farklı, ama hepimiz için aynı anda var olan bir gerçekliktir. Onun akışıyla birlikte yaşlanır, olgunlaşır ve değişiriz. İşte zaman, yaşamımızın sessiz bir yol arkadaşı, bitmeyen bir hikaye anlatıcısıdır.

Saatin kaç olduğunu bilmesem de aklım hâlâ Timuçin'deydi. Saatler geçmesine rağmen tek bir ses çıkarmamış, put gibi duruyordu.

"Timuçin," daha fazla bu sessizliği sürdürmek istemeyen Fırat Abi hızla söze girdi. "Bana yüzünü dönmeyecek misin? Bak, abin geldi buraya."

Timuçin'den hâlâ ses gelmemesi beni endişelendirirken, bu sefer söze ben girdim. 'Belki benim sesimi duyar da konuşur' diye düşünerek konuşmuştum. "Timuçin, lütfen bir şey söyle," dedim. Ses tonum o kadar titriyordu ki çömelip ağlamak istiyordum.

Önce Timuçin'in nefesini hissettim, ardından da sesini işittim. "Beni rahat bırakın," dedi, sesi yorgun ve kırılgandı. Bu kadar bekleyişten sonra onun sesini duymak içimde hafif bir rahatlama yarattı, ama hâlâ endişeliydim.

Fırat Abi bir adım daha yaklaştı. "Sadece bizimle konuşmanı," dedi. "Ne yaşıyorsan, ne hissediyorsan, bizimle paylaşmanı istiyoruz."

Timuçin başını hafifçe kaldırdı ve gözlerini bize çevirdi. Gözlerindeki hüzün ve umutsuzluk kalbimi acıttı. Ama yine de tek kelime etmedi, sadece derin bir nefes alıp başını tekrar eğdi.

Bu sessizlik içinde zaman adeta donmuş gibiydi. Fırat Abi ve ben birbirimize baktık, çaresizlik içinde ne yapacağımızı bilemiyorduk. Timuçin'in bu sessizlik duvarını aşması gerekiyordu ama nasıl?

Bir süre daha bekledikten sonra, Fırat Abi derin bir nefes alarak sessizliği bozdu. "Tamam Timuçin," dedi, sesi yumuşak ama kararlıydı. "Şu an konuşmak istemiyorsan seni zorlamayacağız. Ama bil ki biz buradayız ve sen ne zaman konuşmak istersen o zaman sana anlatacağım."

Timuçin hiçbir tepki vermedi. O, çalışma odasına kapanmıştı ve belli ki yarına kadar da oradan çıkmayacaktı. Biz de ona saygı duyarak geri çekildik. Fakat içimizde, onun bu sessizliği aşacağına dair bir umut vardı. Belki de sadece zamana ihtiyacı vardı.

Timuçin'in sessizliği bizi derinden etkiliyordu. O, çalışma odasında tek başına kalırken biz dışarıda çaresizce bekliyorduk. Saatler geçtikçe endişemiz daha da artıyordu. Fırat Abi, durumu daha fazla zorlaştırmamak adına, sessizliğin gerekliliğine inanmış görünüyordu. Ama ben, Timuçin'in yaşadığı bu ağır yükün altında ezilmesini izlemek istemiyordum.

"Bir şey yapmalıyız," dedim sessizce, gözlerim dolu dolu. "Onu böyle bırakamayız."

Fırat Abi, derin bir iç çekerek başını salladı. "Biliyorum," dedi, "ama ona zaman tanımalıyız. Şu an bizimle konuşmak istemiyor. Belki kendi iç dünyasında bir çözüm bulmaya çalışıyordur."

KARA MİRAS (I-II) ARA VERİLDİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin