"Biz bir oyunun içindeyiz İzem Karmen Kırçalan" Yüzüme bakarak konuşmaya devam etti. "İstesek te çıkamayız artık." Diyerek de eklemesini yaptı. Bakışlarını benden ayırdı ve cenazenin olduğu tarafa doğru çevirdi. Bana tekrardan çevirmedi yüzünü. Ancak, dudaklarından yeni bir cümle döküldü. "Ölüm Oyunu." Söylediği tek cümleyle beraber kaşlarım anında çatıldı. Anlamıyordum. Kastettiği şey neydi merak ediyordum?
"Ne demek oluyor?" Nihayetin de yeniden konuştuğum da, bakışları yeniden bana çevrilerek yarım kaldığı cümleyi toparladı. "Kara Miras..."
Kara Miras mı?
O da ne?
'Sen ne demek istiyorsun' der gibi suratına bön bön bakarken o ise bedenini ağacın kavuğundan ayırıp "zamanında öğrenirsin." Cevabını verip benim yanımdan hızlı bir şekilde ayrılarak çıkışa kadar yürümeye başladı. Hey! Dur gitme... Az önce ki söylediğin cümle neydi?
"Bekle" dedim
Dinlemedi beni yürümeye devam etti.
"Ya beklesene be adam!" Diye arkasından koşarken, adımlarını nihayet durdurduğun da bende bir anda durdum. Arkasını bana çevirmedi ancak ondan şu cümleyi duymuştum.
"Tek şunu iyi bil yeter İzem" diyerek konuştu. "Kara Miras' ın anlamı ölüm oyunu" sessizce dinlemeye devam ettim. Ancak son kurduğu cümleyle adeta dona kalmıştım.
"Babalarımızın bize bıraktığı miras..."
Bunu söyledikten sonra hızla oradan ayrıldı. Arkasında aklı kurcalanmış beni bırakarak
ŞİMDİ
Aklım kurcalanmış gibiydi.
Onun ne demek istediğini halen anlamaya çalışıyordum. "Babalarımızın bize bıraktığı miras..." "Babalarımızın bize bıraktığı miras..." "Babalarımızın bize bıraktığı miras..." Söylediği en son cümle benim beynim de yankı yapıyordu adeta. Bahsettiği şeyden anlayamamıştım. Ne demek istemişti? "Babalarımızın bize bıraktığı miras..." Derken kastettiği neydi?
Derin düşüncelere dalıp giderken, şoför koltuğun da oturan Selçuk başını bana doğru çevirip "İzem hanım" diyerek konuştuğun da kendime gelmiştim. Düşüncelerimi geride bırakıp Selçuk'a dönüp "söyle Selçuk" diyerek yanıtladım.
"İzem Hanım, ben bunu nasıl söylerim bilemiyorum ama..." Selçuk' un kurduğu cümleler daha da düşündürmeme sebep olurken kaşlarımı çatıp anlamamış bir şekilde "ne demek istiyorsun Selçuk." Dedim sesimde son derece sertti. "Açıklama yap" diyerek de ekledim. Zira açıklama yapmazsa eğer şoför koltuğun da ki son oturuşu olurdu.
Derin bir nefes aldı Selçuk, bir şeyler söylemek istiyor ancak söyleyemiyor gibi bir hali vardı. Bu da haliyle çok sinir bozucuydu. Git gide sinirlenmeye başlamıştım. Bekletilmekten nefret ediyordum.
"Selçuk" dedim
O da "efendim" diyerek yanıtladı.
"Açıklayacak mısın yoksa ben mi kerpetenle açayım ağzını?" Diyerek tehditte bulunduğum da daha fazla dayanamadı Selçuk, etekleri yere dökülenler gibi dökülmüştü. "Atlas bey biliyordu."
"Anlamadım" cevabını verdim. Babamın neyi bildiğini anlamamıştım. "Selçuk, babam neyi biliyordu?" diye sordum.
Yeniden derin nefes aldı Selçuk ve şunları söyledi. "Kara Miras' ı"
Duyduğum yanıtla şoka girmiştim.
HASTANEDE
"Baba"
"Baba neredesin?"
Etrafına bakınan genç adam her yerde babasını ararken, babasının sesini duymasıyla başını arkasına çevirdi. "Buradayım oğlum." Diyordu babası
"Baba" hızla koşmaya başladı genç adam, babasına doğru koşup sarılmak istiyordu. Ancak babası ona doğru koşan oğlunu durdurup "ablanı incitme oğlum." Demesiyle işler değişmişti. Durdurdu adımlarını genç adam. "baba" dedi tek söylediği cümle buydu.
"Ne diyorsun baba?" diye sordu
"Beni dinle barış" diyerek oğlunu susturdu babası "ablanı üzme oğlum. O gerçekte güçlü gibi gözükse de birisini kaybettiğin de canı çok yanıyor."
Dinlemeye devam etti genç adam
"Ablanı mutlu et güzel oğlum tamam mı?"
Sarılamadığı babası bir anda karşısına çıkıp hızla sarıldığın da genç adamın yanaklarından yaşlar süzülmeye başladı.
"Baba"
"Söyle güzel oğlum"
"Bizi sever miydin?" diye sordu genç adam
Babası derin bir nefes aldı ve "hep severdim sizi oğlum" cevabını verdi. Genç adam anlamıştı. Babası artık bu hayatta nefes almıyordu.
"Ablana dön oğlum" babası oğlundan ayrıldı. "İkinizi çok seviyorum." Gülümsedi ve şunları söyledi. "Kalbinizde olacağım." Dedi ve buhar olup gitti.
Bu genç adamın onu son görüşüydü.
Hissettiği acıyla yavaşça gözlerini açan genç adam, etrafına bakınırken tanıdık bir sesle başını yana doğru çevirdi ablası tam karşısında duruyordu.
"A..Abla" diyebildi sadece, canı çok yanıyordu ancak belli etmiyordu.
"Kardeşim" diyerek konuştu ablası, yanına gelip oturdu elini kardeşinin yüzüne getirdi ve "iyi misin?" diye sordu.
Sadece başıyla onaylayabildi genç adam. Bundan ötürü ileriye geçemedi.
"Çok uykum var..."
"Uyu birtanem" diyerek konuştu ablası ardından bir cümle daha ekledi. "Sakın korkma ben hep burada olacağım."
"Abla"
"Söyle kuzum"
"Bir daha bir yere kaybolma olur mu?"
Genç kadının gözleri aniden büyüdü. "o ne demek kardeşim?" Diye sordu.
"Babam bizi bıraktı ya" dedi kardeşi ardından yutkundu. "sende beni bırakma lütfen" son cümlesi çok acı doluydu. Bu da genç kadının gözlerinin dolmasına neden olmuştu.
"Düşünme bunları kuzum" diyerek konuştu. Ardından kardeşi gözlerini yavaşça kapattığın da genç kadın elini geri çekti ve bir süre öylece kaldı.
"Merak etme barış' ım" diyerek konuştu. "Ben var olduğum sürece hep yanında olacağım."
Ölene kadar...
İyi Okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MİRAS (I-II) ARA VERİLDİ
Ficțiune generală"Kara Miras gibi bazen karanlıkta parlayan en değerli hazineleri bulmak için derinlere inmeliyiz." *** Yazılış Tarihi: 19 Ocak 2024 *** KM #1 Satranç #11 Wattpad #581