11. BÖLÜM

36 5 18
                                    


11. BÖLÜM

ŞARKI: CAN OZAN – AĞLAMA BEN AĞLARIM

2. ŞARKI: ÖZGE ÖZDER & SİNAN GÜLERYÜZ – SENLE BEN

2 GÜN SONRA

"Timuçin, şunu yer misin lütfen?"

"Hayır," mızıkçılık yapan bir çocuk gibi konuşmaya devam etti. "Yemeyeceğim."

Sabrımı sınıyordu bu adam resmen.

"Büyümen gerekiyor senin ama," sanki karşımda küçük bir çocuk varmış gibi konuşuyordum ve bu beni daha da şaşırtıyordu. Böyle konuşan ben miydim yoksa benim kopyam mıydı diye düşünüyordum? Hayırdır İzem, başına taş mı düştü ne bu cümleler? Yok canım, iç sesim, başıma taş değil kaya düştü. Ama eğer beyefendi biraz daha naz yaparsa o kaya onun üzerine düşecek, benden söylemesi.

Sonra niye İzem sinirli... Al işte.

Kaşları çatık bir şekilde yüzüme bakan Timuçin, "5 yaşında çocuk değilim," diye anında cevabı yapıştırırken ben de geri kalmamış gibi "e öylesin ama" diyerek cevap verdim. Hayır, Timuçin Atahanlı, öylesin hem de çok öylesin.

"Hayır değilim."

"Öylesin."

"Hayır değilim."

"Timuçin," daha fazla tartışma istemeyerek konuyu değiştiriverdim. Bakışlarımı hızlıca önünde duran çorba kâsesine doğru indirip çorbadan bir kaşık alıp, "Şimdi benim Casper olduğumu düşün, görünmez oluyorum ve sen de bu çorbayı kendin içiyormuş gibi davranıyorsun," dedim. Bu söylediğim cümleler Timuçin’in dudaklarının aralanmasına neden olurken ben de bu fırsatı değerlendirip çorbayı hızlıca ağzına soktum. Gözleri anında kocaman açıldı. Yüzündeki o şok ifadesiyle "Sen..." diye konuşmaya fırsat vermeden ağzına bir kaşık daha sokar sokmaz bu sefer sinirle "Yapmasana şunu," diyerek kızarken sinirle kaşığı masaya bıraktı. "Kendin ye o zaman!" diye arkamı hızla döndüm ve "Kızarmışmış Allah'ın delisi!" diye homurdandım. Daha fazla oturursam yemek kaşığıyla onu boğardım ki bunu istemediğimden hızla ayağa kalkıp cama doğru yürüdüm. Ona kızdığım için azıcık da olsa kendime kızarken bir yandan da onu sevmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Seni çok seviyorum, Timuçin Atahanlı.

Hem de çok seviyorum.

Gözlerimi kapattım yavaşça, o kısacık saniyede hep aklıma sen geliyordun. Birlikte çimlerin üzerinde oturmuş, yaptığım poğaçalardan yiyorduk. Sonra da kahkahalarla bisiklet sürüyorduk. Sen benim hayallerimi süsleyen adamsın, ben de senin hayallerini süsleyen sevdiğin kadınım.

Bundan başka güzel bir şey olabilir mi?

Tch, olamaz bence.

Bir süre daha gözlerim kapalı dururken, arkamdan hissettiğim bedenle beraber gözlerimi yavaşça açıp bakışlarımı Timuçin’e çevirdiğimde daha da yakındık birbirimize. O bana sarıldığında huzur bedenime yavaş yavaş işlerken, Timuçin kulağıma doğru yaklaşıp şu cümleyi fısıldadı: "Biz birbirimize ait oldukça bizi kimse yenemez." Kurduğu cümle ile gülüşüm gittikçe büyürken, dudaklarını kulağımdan çekti ve bu sefer boynuma doğru getirdi. Verdiği nefesi bedenimde hissederken irkilmeden öylece durmaya devam ederken, Timuçin dudaklarını boynuma doğru götürüp minik bir öpücük kondurduğunda kısacık gözlerimi kapatıp geri yeniden açtım ve şu cümleyi kurdum: "Çünkü biz birbirimize aitiz."

KARA MİRAS (I-II) ARA VERİLDİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin