III: ATEŞ SELSELESİ

37 7 6
                                    

III

"Oyun bizim için yeniden başlıyordu."

İzem Karmen Kırçalan...

...

1997

Ordu, Türkiye

"Baba"

"Baba"

"Baba"

Babası başını dibinde beliren küçük kızına çevirdi. "Söyle bakalım minik prensesim" dizlerinin üzerine çökerek "Ne istiyorsun minik prensesim?" diye sordu. Küçük kız "baba annem ne zaman gelecek?" Diye sorduğun da babası gülen yüzünü soldurdu. Bakışlarını yere indirdi önce cevap veremedi. Veremezdi de çünkü kızına 'bir daha geri dönmeyecek' diyemezdi. Küçük kızların kalbi çok kırılgandı. Babası da kızını tanıdığı için ona bunu söylemesi kızının bütün hayallerini yıkabilirdi.

Bakışlarını kızına çevirdi yeniden, elini kızının yanağına getirdi. Tek bir cümle kurdu. "Gelecek kızım" yineledi cümlesini "gelecek bir tanem annen geldiğin de ona kavuşacaksın." Aldığı cevapla beraber küçük kızı "gelsin" dedi. Kurduğu cümleler babasının canını yakıyordu. "Okulda ki herkesin annesi geliyor benim annem gelmiyor." Bir söz bu kadar mı can yakardı? Bu kadar mı insanın canını acıtırdı?

Aldığı cevapla babası elini kızının yüzünden çekti ayağa kalktı ve "haydi sen şimdi geç içeriye ben keki buzdolabına götüreyim." Küçük kız sevinçle babasının yanından ayrılırken babası kızının gidişini seyredip gülüşünü soldurdu ve geri keki yapmaya koyuldu.

Kızımı büyüteceğim

Güçlü olması için ellerimden geleni yapacağım.

Ve herkese kendisini ezdirmemesi için her şeyi yapacağım

Bu düşünceleri şimdilik bir kenara bırakıp işine kaldığı yerden devam etti. Çok az kalmıştı zaten. Bu işleri bitirdikten sonra kızıyla belki vakit geçirebilirdi.

Bitirir bitirmez keki hızla buzdolabına koydu. Ardından başını kızına doğru çevirdi ve adımlarını kızına doğru atmaya başladı.

Kızının yanına geldiğin de yere çömeldi kızıyla oynamaya başladı.

...

Hatırlamıyordum.

Annemi hatırlamıyordum. Onunla hiçbir anım yoktu. Ne bir etkinliğime gelmişi vardı. Ne de bir mezuniyetime gelmemişliği vardı. Bir hiçti. Benim gözümde 'anne' denen o kadın bir hiçti gözümde.

Beni ve barış' ı büyüten babamdı. Bizim tüm etkinliğimize gelen babamdı. Dışarıda çok sert görünürdü ancak bize karşı çok naifti. Ancak annemin gidişinden tam 1 yıl sonra çok değişmişti. Artık öfkeli davranıyordu. Eski babam gitmişti. Yeni bir babam karşımdaydı. Gözlerinde ki öfkeyi görüyordum. Nefreti görüyordum. Her şeyi görüyordum.

Ve şimdi karşımdaydı.

Anne bile diyemeyeceğim o kadın.

Babamı toprağa gömerken oradaydı. Takmış gözlüklerini gözüne üzerine siyah elbisesini giymiş öylece duruyordu. Susmuştum. Sesimi çıkarmaya gücüm yoktu. Babamı kaybetmiştim. Gömüyorlardı babamı.

Cenazeden sonra herkes benim yanıma gelip 'baş sağlığı' dilerken bakışlarım hala onun üzerindeydi. Bana doğru geliyordu.

"Başımız sağ olsun." Dedi

Soğuk bakışlarımı ondan ayırmadım ve suratına doğru tek bir cümle kurdum. "Defol!" Tek bir cümlemle afalladı ve kekeleyerek "n...ne?" diyerek konuştu. Anlayamamıştı. Madem anlamamıştı bende onun anladığı dilden konuşurum o zaman.

Kolunu sertçe tuttum ve mezarlığın dışına kadar götürmeye başladım. Arkamdan "İzem dur ne yapıyorsun?" diye konuşuyorken onu duymazlıktan gelerek arabaya kadar götürmeye devam ettim. Umurumda değildi.

Kapının önüne geldiğimiz de sertçe ittim "GELDİĞİN GİBİ GİT!" Diye bağırdım. Buraya gelmesinin hakkı bile yoktu. Eskiden olduğu gibi defolup gidebilirdi.

"K...Kızım beni dinle ben..." daha cümlesini devam ettirmeden konuşmaya devam ettim. "SEN BİZİ TERK ETTİN." Haykırmaya devam ettim. "SEN BİZİM HAYATIMIZI MAHFETTİN. BABAM SENİN YÜZÜNDEN NE ACILAR ÇEKTİ! SENİN GİDİŞİNİN ARDINDAN ESKİSİ GİBİ DEĞİLDİ BABAM!"

Başını yere eğip ağlarken ben ise alayla gülümsedim. Bir insan bu kadar mı oyuncu olurdu ya? Bu kadar mı oyunculuk yapardı. Tiyatroda oynasa gerçekten ödül alırdı. Yılın en karaktersiz ödülü. Sizce harika olmaz mı?

"DEFOL SENİN YÜZÜNÜ GÖRMEK İSTEMİYORUM!" Son bağırmamdan sonra arkamı dönüp hızlıca içeriye girdim. Hak ettiğini bulması içimi rahatlatmıştı.

Babam

Rahat uyu olur mu?

O kadına haddini bildirdim.

İlerlemeye devam ediyordum ki, yan tarafımda duyulan sesle hızla arkama döndüm. Genç bir adam duruyordu karşımda. Simsiyah saçları simsiyah kıyafetleri dik bakışlarıyla yüzüme doğru bakıyordu.

"Sende kimsin?" Diye sordum.

Bakışları üzerimdeyken konuşmaya başladı. İlk başta anlamasam da sonrasında anlamıştım.

Kara şimşekti.

Babamın Katili...

"Ne işin var burada?"

"Seninle konuşmaya geldim." Diyerek konuştu. Hadi ya ben bilmiyordum çok sağ ol

"Ne konuşacaksın benimle?" Diye sordum öfkeyle "babam ve kardeşimi vurduğun yetmedi mi?"

Bakışlarını bana dikmeyi ihmal etmeyerek "babanı ve kardeşini ben vursaydım karşına çıkar mıydım?" Diye sordu sonrasında devam etti. "Beni suçluyorsun İzem Karmen Kırçalan ancak şunu unutuyorsun." Son cümlesini kurdu. "Ben suçsuzum!"

"Nereden bileceğim senin suçsuz olduğunu?" Diyerek konuştum. "Daha beni tehdit eden sen! Oyunun başladığını söyleyen yine sen" bir cümle daha kurdum. "İlk aramanda 'eğer ki teklifimi kabul etmezseniz karşınızda düşman olurum diyen yine sen!" Bu çok mantıksızdı. "Suçlunun sen olmadığını nereden bileceğim."

"İster inan ister inanma" cevabını verdi. "Ben adamlarıma gidip te 'gidin izem' in ailesini vurun!' diye emri vermem ben öyle zalim bir insan değilim." Yeniden bir cümle kurdu. "Ben acımasız değilim!"

İyi de o vurmadıysa babamı ve kardeşimi kim vurdu?

Bu düşüncelerle kafa yorarken yeni bir cümle döküldü dudaklarından "İzem eğer onları bulmak istiyorsan birlikte çalışmalıyız?" Diyerek konuştu. Kaşlarım çatıldı. Birlikte çalışmaktan mı bahsediyordu?

"Dalga mı geçiyorsun?"

Kafa salladı. "Hayır"

"Oyunun içinde değil miyiz?" Diye sordum. "Hani ayrıydık."

"Artık ayrı değiliz" diyerek yanıtladı. "Bizler bir oyunun içindeyiz İzem Karmen Kırçalan..." Son cümlesini de şu şekil ekledi. "İstesek' te çıkamayız."

Aslında bir taraftan doğruydu.

Bizler bir oyunun içindeydik.

"Oyun bizim için yeniden başlıyordu."

Bizler de bu oyunu bitirmek için çaba sarf edecektik.

Ucunda ölüm olsa bile...

Bölümün kısalığı hakkında sizlerden çok özür diliyorum. Amma velakin ben uzun tutmaya alıştığım için başka çarem kalmadı.

Bir daha ki bölümler daha uzun olacak. Şüpheniz olmasın!

Herkese iyi okumalar

KARA MİRAS (I-II) ARA VERİLDİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin