Huzurun Ta Kendisi

568 39 7
                                    

Polislerin eşliğinde apar topar hastaneye yetişen ikili, hastaneye gelene kadar tek kelime bile edememişlerdi. Baran'ın müdahalesi yapılırken polisler de Çınar'ın ifadesini alıyorlardı. Her şeyi olduğu gibi anlatan Çınar, delil olarak atılan tehdit mesajlarını da göstermişti. Polisler tarafından ifadesi alınan Çınar, ayakları geri gide gide sevgilisinin yanına dönmüştü.

Onu gördüğü anda kalbine bir ağrı girmişti, gözyaşları içerisinde oturan adamın yüzünde büyük bir sargı vardı. Sevdiğinin bakmaya kıyamadığı, dokunurken bile içinin gittiği yüzüne bir yara açılmıştı ve bu yaranın açılma sebebini kendi dengesizliği olarak görmesiyse sarışın adamı daha da çok üzüyordu. Sevgilisinin yanına ulaşan adam gözündeki yaşları akıtmamak için sıkıyordu kendisini.

"Baran, senin de ifadeni alacaklarmış." Titreyen bir sesle konuştuğunda Baran sadece kafasını sallamıştı.

"Baran'ım ben ç-" gözündeki yaşlarla kurmaya çalıştığı cümle polislerin gelmesiyle yarıda kesilmişti. Polisler Çınar'ı odadan dışarıya çıkarttıklarında sarışın adam kapının önünde çaresizce beklemeye başlamıştı. Gözünde tuttuğu yaşları akıtmaya başladığında sevdiğinin çektiği acıyı düşünmeye başlamıştı, en değerlisinin ve kendi gözlerinden akan yaşların sebebini de kendisi olarak görüyordu Çınar. Her şey onun suçuydu...

Geçen zamanın farkında değildi ama uzun bir süre kapının önünde bekledikten sonra önünde beklediği kapının açılmasıyla irkilmişti. Kapıdan çıkan polislerin ardından odadan usulca çıkan Baran'ı görmüştü. O an ne yapacağını bilememişti sarışın adam.

"Yardım edeyim mi?" Dediğinde Baran'ın yüzüne küçük bir gülümseme yerleşmişti.

"Çınar ayaklarım iyi, yüzüm kesildi." Dediğinde bu gerçekle bir kez daha acımıştı Çınar'ın kalbi.

"Sevgilim ben çok özür dilerim..." dediğinde Baran, sarışın adamın omzuna koymuştu elini.

"Senin bir suçun yok, böyle bir tepki vereceğini başından beri biliyordum." Dediğinde sarışın adam yutkunmuştu.

"Kızgın mısın bana." Dediğinde gülümseyen esmer adamın yüzündeki sargı gülümsemesiyle birlikte gerilmişti.

"Çıkalım mı buradan?" Dediğinde sarışın onaylar bir biçimde kafasını sallamıştı.

Hastaneden çıkış yapan ikili, otoparka doğru yürümeye başladıklarında esmer adam konuşmak için ağzını açmıştı.

"Çok uzun sürmezmiş yaranın iyileşmesi, derinde değilmiş zaten ama küçük de olsa bir iz kalabilirmiş." Demişti Baran utana sıkıla. Cümlesini bu tonda kurması Çınar'ın kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.

"Neden utanır gibi söylüyorsun bunu güzelim benim?" Diyen sarışının yüzüne bakan Baran'ın gözünden bir damla yaş damlamıştı sargısının üzerine.

"Hep güzel yüzlüm derdin bana." Esmer adamın gülerek söylediği bu cümleden sonra Çınar'ın bu durumda olmasından en çok korktuğu şeylerden birisi olmuştu. Baran, onu beğenmeyeceğini düşünüyordu.

"Hala güzel yüzlümsün Baran. Değişen hiçbir şey olmadı, olamaz da. Bu yara iziniden dolayı sana olan sevgimin ve ilgimin biteceğini falan mı düşünüyorsun sen?" Dediğinde Baran kafasını yere eğmişti.

"Hayır ama işte belki iyileşene kadar görmek istemezsin beni diye." Dediğinde Çınar bir anda durdurmuştu adımlarını.

"O ne demek şimdi sevgilim?" Kısık bir sesle kurduğu cümleden sonra Baran, yere eğdiği kafasını kaldırarak sevgilisinin deniz gözleriyle buluşturmuştu gözlerini.

HARAM MISIN BANA?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin