29. BÖLÜM: "HİSLER"

17.8K 901 99
                                    

Bölüm gifi için Dilara'ya teşekkür ederim, mükemmel olmamış mı sizcede? safirvekehribar tumblr hesabından bunun gibi bir çok gif bulabilirsiniz, yaptığınız çalışmaları orada yayınlamaktan mutluluk duyarım. :')

Yeni kapağımız hakkında neler düşünüyorsunuz? Yine Sedef'imin ellerinden çıktı. Tekrar teşekkürler...

Bölüm şarkısını son ses açıp okuyun, mükemmel ötesi bir şarkı.

Bölüm sonuna bırakacağım notu okursanız sevinirim, öptüm çok.

Keyifli okumalar.

Boşluk.

Sadece boşluk.

Kelimelerin anlamını yitirdiği andaydım. Ruhum pimi çekilmiş bir bomba gibi vakit sayıyordu, her an ortalık toz duman olabilir ve ben ruhuma bağlı bir şekilde yok olabilirdim. Hayat bana oyun oynuyordu. Acımasız, can yakan bir oyun. Bu oyunda kazanan kim bilmiyordum ama kaybeden bendim.

Hep ben olmuştum zaten. Kaybetmek benim diğer adımdı, içime işleyen bir eylemdi.
Yırtık bir elbiseyi istediğiniz kadar düzeltmeye çalışın, artık o hasarı yok edemezdiniz. Bende öyleydim işte. Arkadaşlarım, kardeşim beni iyileştirmek için burada toplanmışlardı, Nehir'in evi artık bizim ikinci evimiz olmuştu. Herkes bir şeylerle ilgileniyor, kafa dağıtmaya çalışıyordu.
Bir buçuk hafta geçmişti cenazenin ve 'o'nun gidişinin üstünden. Herkese kısa gelen ama bana bir ömür gibi hissettiren bir buçuk hafta.

Annem ve babamın yedisi çıkmıştı, kimseyi görecek halim olmasa da dayanmıştım işte, dayanıyordum. Artık gözyaşı yoktu gözümde, istesem de ağlayamaz olmuştum.
Donuk bakışlı, etrafa boş boş bakan bir kızdım yalnızca. Yaşayan bir ölüydüm anlayacağınız, kurtuluşum yoktu artık.

"Mine, kuzum bizimle misin?"

"Benden nefret et."

"Ben canavarım."

"Babanın katili benim Mine."

"Hoşçakal."

"Mine canım iyi misin?"

Nehir'in sesiyle yerimden hafifçe sıçradım. "Hı? Efendim?"

Herkes bana bakıyordu. "Sabahtan beri sana sesleniyoruz."

"Duymamışım, bir şey mi oldu?"

"Yarın dağ evine gidelim diyoruz, Nida'ya da iyi gelir hem. Kuzey her şeyi ayarlayacak."
Başımı keyifsizce salladım. "Olur."

"Sen, ben, Nida ve Kuzey. Aa Anıl da gelir, Bertan'ı da sen ararsın değil mi?" diye döndü Nehir, Kuzey'e.

"Olur ararım."

İkisi çok yakınlaşmıştı son zamanlarda, Uluç'un oğlu doğmuştu. Daha görme fırsatımız olmamıştı ama o huzur veren bebek kokusunu almak iyi gelirdi belki de, insanın yaralarını saran cennet kokusu bir tek bebeklerde vardı çünkü.

"Asmin?" diye sordum. İkisinin de yüzü gerildi. Kuzey'le Asmin annemlerin ölümünden kısa bir sonra ayrılmışlardı, o zaman kafamı bunlara veremeyecek kadar kötüydüm. Ama arkadaşlarım büyük bir çıkmazdaydı. Bu çıkmaz onları daha ne kadar kötü duruma sokardı bilmiyordum.

"Gelmez herhalde." dedi Kuzey.

"Sordun da mı söylüyorsun bunu? "

"Ya o gelirse kavga ederiz."

"Edin."

"Mine oraya huzur bulmaya gidiyoruz."

Saat geç olduğu için çok fazla ilgilenmiyordum söyledikleriyle. İlk defa insan içine çıkacaktım, biraz heyecan falan yapmalı mıydım?

SAFİR VE KEHRİBAR (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin