9. BÖLÜM: "SÜRPRİZ" (Part 1)

31.9K 1.3K 97
                                    

Merhabalar. 9. bölüm 2 parttan oluşacak. Büyük olasılıkla diğer part pazar günü gelecek. Bu bölüm kısa oldu ama tenefüs aralarında yaza yaza çıkmış bir sonuç, bu sefer mazur görün. Ve ayrıyetten 10. bölümden sonra yeni bölümler haftada bir kez yayınlanacak.

Bu bölüm kısa ama güzel oldu. Daha çok diğer parta geçiş bölümü olduğundan büyük olaylar yok. Diğer partı heyecanla beklemeye devam! Demir Aslanoğlu'nun hiç farkedilmeyen bir özelliğiyle karşılacaksınız.

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin. Şu okul maratonunda umarım kafanızı dağıtabilir, ve sizi bir anlığına rahatlatabilirim.

Not: Yazım yanlışları varsa şimdiden üzgünüm. Kontrol edemeden atıyorum. Çok bekletmek istemiyorum sizi.

Herkese keyifli okumalar diliyorum. Öpüldünüz. :3

Hissettiğim acı, hayal kırıklığı kokuyordu. Umudumun yerde cebelleşen bir kaç parçası, şimdi bir cam misali yüreğime batıyordu. Sanki içimde bir ok takımı vardı ve karanlık gölgeler onları kalbime saplıyorlardı. Demir'in üzerimde bıraktığı enkaz yığını her şeyi açık seçik ortaya çıkarmıştı.

Demir'in intikamıydım.

Demir'in düşmanıydım.

Asla Demir Aslanoğlu'yla paylaşacak bir anım olmayacaktı, karşıma çıkış şekli beni yaşadığım hayattan uzaklaştırmıştı. Eğitimim, arkadaşlarım, ailem... Her şeyimi onun ellerine vermiştim. Kan kokan büyük elleri, ölümü andıran safir mavisi için boğazıma sarılmıştı. Görünmez bir çemberin içindeydik ve Demir'i gördüğüm her an çember git gide daralıyordu.

"Nasıl yaptın bunu? Nasıl böyle bir şey söylersin?" dedim hıçkırıklarımı durduramayarak. Yine o kan kokan elleri bedenime yakındı.

"Sana ondan intikamımı alacağımı söylemiştim Mine. Ne dersen de sana inanmayacak." dedi düz ve katı bir sesle. Gözünde küçücük bir merhamet aradım ama yaptığı şeyden memnundu.

"İnanacak. Sen Anıl'ı tanımıyorsun tamam mı? Onun kalbini bilmiyorsun. Sana inanmak istemediğini biliyorum." Sesim kesik kesik çıkıyordu. Zar zor da olsa konuşabildim. "Asla isteğine ulaşamayacaksın."

"Anca kendini kandır. Mine yapmaz demedi, benden duyduğu şeye inandı. Sana değil, bana güvendi. Niye biliyor musun?" dedi beni kolumdan tutup kendine çevirerek. "Senin benimle yatabileceğin ihtimaline inanıyor."

"Hayır, hayır!" Soluğum hızlanmıştı. Demir'in göğsüne sertçe vuruyordum. Karnımın acısı artık tamamen bedenimdeki önemini yitirmişti. Zayıf bedenim, karakteriyle güçlü olmaya çalışıyordu.

"Yürü gidiyoruz." dedi mekanik bir sesle. Yüzüne bile bakmıyordum. Sinirim damarlarıma basınç uyguluyordu. Kan beynime sıçramıştı. "Şuradan uzaklaşalım."

"Gelmiyorum." dedim dişlerimin arasından. Gözlerimi kocaman açmıştım. Ellerim öfkenin verdiği uyuşuklukla titriyordu.

"Saçma sapan konuşma. Yürü dedim."

"Evime gitmek istiyorum. Bırak!" Bileğimden kavradı ve beni arabanın olduğu tarafa çevirdi. "Bırak dedim!"

"Cehennemin dibine git Mine tamam mı? Hatta hiç gelme, kal orada." dedi sinirli bir sesle. Ne zaman sakin dursa arkasından bir öfke bulutu geliyor ve kumral saçlarının üzerine oturuyordu.

"Bende sana çok meraklıyım dimi? Bırak." Gözlerimi şimdi yüzüne dikmiştim. İyice uzayan sakallarına baktım. Bakışları kadar sert duruyordu. Sanki mimiklerini ortaya çıkaracak yanaklarının üzerine bir kalkan koymuştu.

SAFİR VE KEHRİBAR (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin