1. BÖLÜM: "SAFİR MAVİSİ"

67.1K 2.3K 152
                                    

Keyifli okumalar canlarım. :*

Dünya üzerinde yaşayan iki tip insan vardır; günahkarlar ve masum görünenler. Her iki türünde ortak noktası, çürümüş et kokan bedenlerinde sakladıkları kirli ruhlarıdır. Günahkarlar en tehlikeli yaratılanlardır. İnsanları kendine bağlayıp yok etmekten asla gocunmazlar. Çünkü onlar kendi çevresini iki şeyle yönetmek isterler; güç ve para. Bir yandan yeryüzündeki en güçlü ölümlü olmak isterken, öte yandan gücün getirisi olan yeşil kağıtlarla zevk-i sefa içinde yaşamak isterler.

Ve bir de kimsenin kitaplara konu etmediği tür vardır; araftakiler. Onlar, insanoğlunun en bilinmez ama en kalabalık olduğu grubu kapsarlar. Adından anlaşıldığı üzere ne cennetin ne cehennemin üyesi olabilen insanlardır. Büyüdüklerinde günahkarlara hizmet edecek kadar zayıf, masum görünenlere yamaklık edecek kadar acizdirler. Merhametlerine denk geldiğinde küçük bir kedi yavrusu, acımasızlıklarına denk geldiğinde saldırgan bir aslana dönüşürler.

Şimdi karşısında bekleyen iki cılız çocuğu dövüşe çıkartan karanlık bedenin sahibi, günahkardan başka bir adlandırmaya yakışmıyordu. Safir mavisi gözleri arka taraflarda ürkekçe etrafa bakan küçük kıza dönmüştü. Kalbindeki buzlar, yüzüne ve gözlerine yansımıştı. O kadar sert ve karanlık bakıyordu ki ürkmemek elde değildi. Kendiyle birlikte yürüyen egosu adımlarını hızlandırıp önüne geçiyor, ve soyut şekilde görülen göğsünü kabartıyordu. Bu tonda bir mavinin nadir bulunduğu gözlerin sahibi baktığı her insanı bir kağıt parçasını yırtarmış gibi parçalara ayırıyor, karşısında küçültüyordu.

Yüzüne ve saçlarına odaklandığı kız onu farkedemeyecek kadar korkuyordu. Mekanın kalabalığından olsa gerek sesleri duyamıyordu. Fakat gözleri hareket eden dudaklarına kaydığında bakışları daha da keskinleşmişti. Bu gözlerin sahibi olan kudretli adam, kızı uzunca bir süre izledi. Ve kızın artık ağlamaklı gelen sesine karşılık yanında ki adama döndü;

"Oyun başlasın." komutu verdi, ellerini itinayla ütülenmiş pantolon ceplerine sokarken. Yanında ki adam gözlerini kısarak dinlediği patronuna doğru yavaşça eğildi ve oradan uzaklaştı.

İşte o zaman, kehribar rengi saçları, ela gözleri ve düzgün bir fiziği olduğunu farkettiği küçük kızla göz göze geldi. Kızın bakışları saniyelikti. O kadar korkak ve ürkek bakışlar atıyordu ki safir mavisi gözleri tam anlamıyla keşfedememişti. Oysa ki bu karanlık adam, gözünü bir an olsun kızdan ayırmıyordu. Onun tam ağına düşürmek istediği cinsten bir kızdı. Gözlerinde merhamet ve sevgiden yoksun bir bakış kısa bir anlığına belirirken onun hakkında hiçte yakışı kalmayacak şeyler hayal ediyordu. Onu kölesi yapacaktı, gördüğü bu saf ve temiz kızı kendi gibi günahkar yapacaktı.

Yanında ki diğer adama döndü ve "Şu kız kim?" Diye sordu. Yüzünde tek bir mimik dahi oynamamıştı. Belli etmemeye çalışsa da kızın doğuştan varolan güzelliğine amansızca kapılmıştı. Adam etrafa bir süre bakındıktan sonra kölesi olduğu tehlikeli gözlere döndü ve yanıtladı. "Hiçbir malumatım yok Demir Bey, kim olduğunu bilmiyorum. Öğreneyim mi?" dedi ve kravatını tutarak adı gibi güçlü görünen bedene daha da yaklaştı.

"Lüzumu yok." ded Demir Bey kalın ve sert sesiyle. Ardından gözlerini dövüşecek olan iki çocuğa çevirdi. Yumrukların konuşacağı bu kanlı oyunu, izlemek için sabırsızlanıyordu.

-

Telefon yattığım yerin altında hiç bıkmadan çalarken gözlerimi şikayet edercesine açtım ve tekrar uykuya dalmak için yastığa kafamı daha da gömdüm. Hala titremeye devam eden telefon tişörtümün altındaydı ve tüm sırtımı huylandıracak kadar ısrarlıydı. Yataktan oflayarak kalkarken ellerimi sırtım ve yatak arasındaki yere kaydırdım. Hızla telefonu çekip komodinin üzerine bıraktım ve bu sefer yorganı da kafamın üstüne geçirerek uyumaya çalıştım. Hiçbir şey etki etmedi. Artık uykum tamamen kaçmıştı. Kalkıp okula gitmek istemiyordum, hatta yatağımda bir ömür yatmak ve can vereceğim gün de yastığımla öteki tarafı boylamak istiyordum.

SAFİR VE KEHRİBAR (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin