-
Dünya durmuştu. Sanki bir ringin ortasında ben vardım, dövüşmek için anı bekliyordum ama herkes donmuş gibiydi. Rüzgarın fısıltıları kulak tırmalamayı kesmiş, yapraklar hüzünle öne eğilmişti.
Sevilmenin ne olduğunu bilmeyen bir insan olarak, belkide uzun süredir beklediğim cümleleri duymuştum ağzından.
"Seviyorum, her zamanki gibi."
Yüzümde tarif edilemeyen bir bakışla ona baktım, aşık olduğum adama.
Sanki yıllar geçmiş gibiydi.
Bir kitabın en heyecanlı yerinde durmuş gibi hissediyordum, kalmıştım ve kitabı tozlu rafların birinde unutmuştum. Devamını bilmiyordum. Devamında ne olacağını bilmiyordum.
İçini açıp okumaktan korkuyordum ama hikayenin sonunu da merak ediyordum.
Ve kelimeler ağzımdan birer birer titrek şekilde çıktığında, artık rüzgar sesime eşlik etmeye başlamıştı.
"Sen... Sen ne dedin?"
"Ne anladıysan o."
"Bir daha söylesene ne dediğini."
"Şansını zorluyorsun." Alnını ovuşturdu. Bir kaç adım attıktan sonra bana döndü ve "Hadi hazırlan. Gidiyoruz."
Kaşlarımı çatıp baktım. Sanki az önce beni sevdiğini söylememiş gibi davranıyordu. Hoşgeldin dengesiz Demir. "Nereye gideceğiz?"
"Hiç gelmemeliydik. Böyle olacağını tahmin etmeliydim.""Saçmalıyorsun şuan. Ortalığı karıştıran sen ve Anıl'sın. Abisine bak kardeşini al."
"Bir daha sakın.." diye başladı cümlesine. Yüzünden gerildiğini anlayabiliyordum. Artık her mimiğinin, her hareketinin hangi anlamlara geldiğini çıkarabiliyordum. "Sakın onunla beni şu kardeşsiniz siz moduna sokma. O herif benim kardeşim değil, hiç olmadı. Olmayacak. Duydun mu beni?"
"Sağır değilim, duyabiliyorum."
"İyi."
Bizimkilerin sesi kesilmişti. Yanlarına döndüğümüz zaman herkes televizyon izliyordu ya da bir şeylerle ilgileniyormuş havası vermeye çalışıyordu. Her zamanki olay var sakin kalmamız lazım modundalardı işte.
"Şey... Nidacığım bir bakar mısın ablacığım?"
"Efendim abla? Demir Abi iyi mi?"
Yanağını okşadım. "İyi iyi merak etme. O daha kötülerini de gördü." dedim sesimi kısarak. Bana küçük bir gülümseme attı.
"Buraya kafa dağıtmaya, gülüp, eğlenmeye gelmiştik. Öyle bir arkadaş ortamın var ki hepsinin tek ortak noktası seni sevmeleri yoksa birbirlerinden nefret ediyorlar."
"Farkındayım. Hatrım olmasa kızlar da birbirine girer de dayanıyorlar işte."
"Sorma ya." dedi Nehir ve Asmin'e bakarak. "Bence siz gidin. Ortam daha fazla gerilmesin. Zaten bence yalnız kalmak ister gibi bir haliniz var." Sırıtıyordu. Şapşal.
Yeşil gözlerimi büyütüp ona şaşkınca baktım. "Deli." dedim kaşlarım çatık olmasına rağmen bastıramadığım gülüşümle. "Bizim biraz konuşmamız gerekiyor. Burada pek rahat edebileceğimizi sanmıyorum."
O konuşmanın keyifli olmayacağını bilerek bunu söylemek biraz garip hissettirmişti. Yine de etraftaki kimseye çaktırmamıştım. Kafamı kurcalayan şeyi kökünden çözmeme az bir zaman kalmıştı.
"Tamam o zaman. Gidin siz, kimseye bir şey demek zorunda değilsin. Zaten bugün herkes kotasını doldurdu."
"Evet maalesef." dedim baygın bakışlarla. Gözüm Demir'i arıyordu. İçeridekilere tek kelime etmeden yanlarından geçip bahçe kısmına geçti. Daha fazla durmak istemiyordu. Bende onun istediği şeyi ona verecektim çünkü bu gece biraz daha gerginliği kimse kaldıramazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFİR VE KEHRİBAR (TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteGecenin karanlığı ruhu gölgelediğinde geriye sadece safir mavisi gözler kaldı. Ruhunu şeytana satmış bir adam ve tutsak olduğu zindandan çıkmak için çırpınan küçük bir kızın hikayesi. Kör bir baba ve kan kanseriyle amansız mücadeleye atılan bir kar...