Bang Chan ciddiyetle Hyunjine bakıyordu. Bu bakış ciddi görünsede, gözlerinin içindeki eski samimiyyet, özlemi görebiliyordum.
"Bunca zaman sonra neden burdasın?" Sorduğu soruda imma ettiği tek şey burda olması değildi. Neden bunca zaman'a kadar onların karşısına değilde, burda benimle birlikte karşılarına çıkması onun kafasını karıştırmıştı.
"Beni neden merak ediyorsun ki?"
"Konu seni merak etmeğimiz değil Hyunjin. Konu şu an burda ne yapıyor oluşunu merak ediyoruz."
Hyunjin'den sonra gözleri beni buldu. Sanki bu yaşanacakları biliyormuşcasına bakıyordu. Ne yapa bilirdim ki? Bu bakış karşısında tek yapa bileceyim şey kafamı yere tikmekti.
"Bu konuyu sonra konuşacağız seninle. Şimdi aşağı inelim orda konuşuruz."
Diye emr verdi Bang Chan."Jeongin nerde? Burda olması gerekmiyor muydu?" Seungminin sorusuyla afalamıştım.
"Şu yan odada uyuyor." İşaret parmağımı kaldığı odaya doğrultdum. Minho hariç hepsi Jeonginin odasına gitmişti.
Aniden kolumdan tutulup odaya atıdığımda bunu yapan kişiye baktım. Minho.
"Ne zamandır tanışıyorsun bununla?"
Tamda üstüne bastın. Şimdi ne söyleyeceğim? Sizinle olan Hyunjin konuşmasından hemen akşam tanıştım mı diyeceğim? Hah!
"Cevap versene Yeonson!" Eskisine nazaran kısıksesle konuşmaya başladı.
"Yeonson şu gözlerinin haline bak. Ne yaptı sana? Zorla mıydı her şey yoksa sende mi bizi kandırdın? Yok! Sen öyle biri olsaydı ben anlardım. Ama nasıl oluyor bunlar? Cidden kafam alak bulak!"
Galiba her şeyi Minho'ya konuşmayın vakti gelmişti.
"Bu akşam müsait bir zaman olunca konuşalım mı?"
Kafasını olumlu anlamda salladı, "Bak Yeonson. Ne yaşadığını az çok anlaya biliyorum ama lütfen bana bu konuda açıklama yapmak zorundasın anlaya biliyor musun?"
Kafamı anladım dermişcesine salladım. Hem bu iyi fikir ola bilirdi. Böylelikle hem ne yapacağımı düşünmezdim, hem de bazı olaylardan kurtulmuş olurdum. Örneğin Jeongin meselesi açısından. Bunu Minho'ya konuşmalıydım çünkü onu en iyi tanıyan arkadaşlarından biriydi.
Kolunu sırtımda atarak beni kapıya yöneltti. Kolidora çıktıktan sonra kapıyı kapattı ve benimle birlikte birinci kata indi.
Hepsi kanepede oturmuş, bu konunun konuşulması için bizi bekliyorlardı. Onlara çakamak bakış atmıştım ama Hyunjin ve Jeongin'i aralarında görmemiştim. Galiba yanlız olacaktım bu konuda.
'Şu kaslara bak, şu oturuşa bak!! Olm burda ölüyorum benn! Lütfen biri beni insan formuna çevirsin yoksa Changbin deyip geberecemm~'
Sırası değil Yui. Şimdi boş ver Changbin'i. Hyunjin beni nasıl yanlız buraka bilirdi ki bu konuda?
Herkesten uzak bir yere oturarak ellerimle oynamağa başlamıştım. Biri karşında sorğuya çekildiğim zaman hep böyle oluyordu.
Baş parmaklarımla deta savaş açmıştım. Bunlardan biri Hyunjin ve Jeongin ola bilirdi. Bende baş parmak nereye yönelirse, kapanmaya çalışırsa aynı onun gibi olan işaret parmağıydım.
Yanlız her iki baş parmağımın yanında bir işaret parmağı vardı. Bu da ikisinin arasına kalmağıma bir işaretti.
Ortamdayı sesizliği bölen Bang Chan olmuştu. "Jeonginin kafası neden sarğıda?" Sorduğu soruyla kafamı kaldırdım. "Ve lütfen dürüst ol"
~Söyleyecek misin cidden?
Evet..
"Hyunjinle... Jeongin kavga ettiler"
"Sende izin mi verdin?"
"Ne alakası var Jisung, hayır tabikide. "
"Kafasına vazo keçiren benmiyim yani?" Aniden Seungmin'in söyledikleri üzerine onda döndüm.
Olayı nasıl bilmişti ki? Yoksa bu yeteneklerinden biriyniydi?
"Bak Yeonson amacımız seni köşeye sıkıştıp incitmek değil. Sadece Jeongin ve Hyunjin arasında ne yaşanmışsa onu kısaca bize konuş. Çünkü şu ikili bir araya gelmemeli. Gelirse her şey berbatlaşa bilir."
Bang Chan'a en az hepsine güvendiğim kadar güveniyordum. O yüzden hemen bu yükten kurtulmalıydım.
"Çok kısa konuşmak istiyorum. Zaten Jeongin uyanıncada onunlada konuşursunuz." Derinden nefes aldım. "Jeonginin son zamanlar garip davranışını, şu iki yada üç gün tanıdığım Hyunjin'e söyleyince oda bilmem sahte mi yoksa gerçek sinirinden Jeonginle kavga çıkarmaya başladı."
"Sonra Jeongin Hyunjin'in boğazını sıkmaya başlayınca korkudan bir şey yapamadım. Gözüme ilk çarpan vazo olmuştu o an. Son yapacağım şeyde vazoyu onun kafasına vurmak oldu."
Yaptığım şeyden bin peşmandım. Çünkü Jeongin aralarında ilk tanıdığım, aramın iyi olduğu biriydi. Onu böyle değişen biri görmek çok garipti.
Hem Hyunjinle olan arası dahada pozulmuştu hem de artık eskisi gibi olmayan arkadaşlık ilişkisi bitmek üzereydi.
"Ben yukarı çıkıyorum." Dedim zorlukla. Oturduğum yerden ayaklanarak nerdivenlerden çıkmaya başlamıştım.
Hyunjin'in yanımda olmaması cok canımı sıkmıştı. Böylelikle onlarla daha aydın şekilde konuşamamıştım. Birde Minho zorluğunu atlatmak vardı...
Ama Minho'nun beni anlayışla karşılayacağına yüzde yüz emindim.
Odamın kapısını açmamla siyah bir suliet görmemle duraksadım. Işığı açınca, bana bakan kırmızı gözler ve sırıtan dudaklar korkmama neden olmuştu. Çünkü onu ilk defa böyle görüyordum.
___
Bölümün sonu¡!
Bu bölüm kısa olduğu için üzgünüm
~▪︎~
Vote ve yorum yapmayı
unutmayalımmVery very love youu~
Still With Youu~
___♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚛. 𝚅𝚊𝚖𝚙𝚒𝚛𝚎 𖤍 𝙷𝚠𝚊𝚗𝚐 𝙷𝚢𝚞𝚗𝙹𝚒𝚗
Vampire"Ya her şey bir rüyaysa, o zaman..." "Her şey rüya olmayacak kadar gerçekçi YeonSon.." "...Seni seviyorum." "Seni seviyorum..."