Mor saçlara sahip olan genç kız kıskanacağım derecede güzeldi.
Yüzününü incelediği ellerinden çekerek bana gülümseyerek baktı.
"Seni görmek güzel Yeonson."
Beni tanımasına rağmen ben onu hiç tanımıyordum.
Yoksa bu...
"Yui?"
Şaşkınlıkla verdiğim yanıta karşlık kafasını sakince salladı. Galiba Yui'nin duası kabul olmuştu. Ne yazık ki benim için aynı şey geçerli değildi. Çünkü aniden kafama saplanan ağrıyla geriye doğru sendeledim.
"İyi misin? Yeonson?" Yanıma gelerek elini alnıma koydu. Ateşim olmuş olacak ki telaşlanmışdı.
Koluyla bedenimi sararak beni kafamı göğsüne bastırdı. Ve anlam veremediğim sözçükler söyledi.
"Ecüy niruy uno ridnelçüg ev ikse ınığılğas ireg riteg."
(Yüce yurin onu güçlendir ve eski sağlığını geri getir)Kafamdakı ağrı sakinleşmiş, kendimi daha iyi hiss ediyordum. Kafamı nazikce göğsünden uzaklaştırarak bana merakla bakmaya başladı. İyiyim dermiş gibi kafamı sallayınca onda yapdığı büyüden tatmin olmuştu.
Yui'nin gücü iyileştirme büyüsüyüse peki, ben hangi güçün sahipiydim?. Ve asıl konuya gelirsek, ben güçsüz olarak burdan nasıl kurtulacaktım? İlla Yui beni kurataracak diye bir şeyde yoktu.
Ama zor durumda kalırsam umutum ona kalmıştı.
"Sonunda Changbini göreceğim! İnana biliyormusun şu an bir insan formundayım!!" Yüzündeki heyecan ve mutluluk o kadar belirgindi ki, bende onun yerine mutlu olmuştum.
Sonunda ikimizde özlemimizi gidere bilirdik. Ama ilk önce bu cehennemden kurtulmak lazımdı.
"Changbin seni sevecek mi bilmiyorum ama bu kadar çok konuşkan ve salaklar hep kenarda kalır diye biliyorum." Kaşlarını çatarak bana bakmaya başlamıştı. Biraz daha şaka yaparsam hiç bir şey olmaz dimi?
"Bana öyle bakma Yui. Gerçekler acı verici biliyorum."
Tek kaşını kaldırarak, "Merak dahi etmiyor musun başına neler geleceğinden. Bak benden korkmalısın kızım!" Tehtid ederek söyledi.
Meydan okurcasına baktım ona. Bana hiç bir şey yapmazdı.
"Hah! Bi' şey yapamazsın~" gözlerimi devirerek etrafa çatamak bakışlar atmaya başlamıştım. Dolunay artık odanın içerisinde kayb olmaya başlamıştı.
"Bir şey yapamazmışım, öyle mi? Peki." Diyerek baş ve orta parmağının sayesinde tok ses çıkarmış, etrafımda yaşılı rengte tozcuklar uçuşmaya başlamıştı.
"Neyse, Yeonson. Hadi bir an önce çıkalım burdan." Kapını açarak bana yol vermişti. İkiletmeden karşısına geçerek nerdivenlerden sesizce aşağıya inmiştim.
Aklıma gelen soruyla ona dönmüştüm ama o, gülmemek için dudaklarını bir birine bastırarak bana bakıyordu.
"Ne zaman- dur- ne? Sesim!" Narin ve nazik sesime nazaran ergenliye yeni girmiş erkek sesi çıkıyordu benden.
"Bunu bir ceza olarak algıla."
"Yui! Çabuk geri getir sesimi! Ew! ne biçim ses buu~"
Karşımda piç gülümsemesiyle bana bakınca sinirden geberiyordum. Hyunjinin ve diğerlerinin karşısına bu sesle çıkamazdım. Hele Yui'ni iyi tanıyorsam yaptığı işin suyunu çıkarmakta çok iyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚛. 𝚅𝚊𝚖𝚙𝚒𝚛𝚎 𖤍 𝙷𝚠𝚊𝚗𝚐 𝙷𝚢𝚞𝚗𝙹𝚒𝚗
Vampire"Ya her şey bir rüyaysa, o zaman..." "Her şey rüya olmayacak kadar gerçekçi YeonSon.." "...Seni seviyorum." "Seni seviyorum..."