𖤍One, two, tree! (19)

100 9 5
                                    

"Senin sesin neden bozuk makina gibi?" Gözlerimi devirerek planın başlaması için Yui'den işaret beklemeye başlamıştım.

"Beomgyu, eğer bir daha sesime laf edersen seni boğarım." Gülmemek için dudaklarını bir birinine bastımıştı ve bu benim sinirimi çok oynatıyordu. Yui'nin yaptığı saçma sapan bir büyü beni bu kadar sinirlendiremezdi sonuçta ama, Beomgyu her dakika beni sinir etmek için sesime laf ediyordu.

Daha tanıyalı 1 saat olmamıştı ama gıcık biri olduğunu anlamıştım.

Yui odadan dışarı çıkarak Yeonjun'un nerde olduğuna bakmaya gitmiş, bizde ikişer gruplara ayrılarak ondan bir haber bekliyorduk.

Soobin'le Taehyun kolidorda birinci katta bizse odanın kapısının yanında bekliyorduk.

"Sen şu Hyunjin'i tanıyor musun? Hwang Hyunjin?"

Kaşlarımı çatarak yüzüne bakmaya başlamıştım. Birden bire Hyunjin konusu neden açılmıştı ki?

"Tanıyorumda... Bir şey mi oldu?"

"Doğru ya sen Hyunjin'in mühürüydün..." Gözlerini benden ayrırarak etrafa bakmaya başlamıştı.

"Mühür derken?"

"Mühür; birine sahip olmak ve sonsuza kadar kilitlenen aşka deninir. Sende Hyunjin'in mühürü Yeonson'sun." Kafasını baktığı yerden çekerek bana baktı. "Yani el arasında size öyle bir isim taktılar."

Aptal gibi sırıtmam yüzüme yayılmaya başlayınca kafamı aşağıya eğmiştim. Herkes bizi böyle adlandırınmıştı ama benim haberim bile yoktu.

Bakışlarım kolumda durmuş olan kolyeye çevirdim. Bu kolyeyi kaçırılmadan önce Hyunjin bana vermiş ve sana benden çok yakıştı diğerek kendi kolunu bezeğen kolyeyi göstermişti.

Narin bir kolyenin üzerinde gerçekci kalp simgesi vardı. İkimizdede aynıydı ve bu çok hoşuma gitmişti. Belkide ben onu seviyordum ama hisslerim bunu benden gizletmişti.

Parmağımla kolyenin üzerinde yollar çizerken Beomgyu koluyla bana vurmuştu. Kafamı ona çevirdim.

"Noldu-" Beomgyu kolumdan tutarak beni odadan çıkartdı. Galiba planın ilk saniyeleri gelmişti ve ben henüz hazır bile değildim!

O kadar hızlı koşuyordu ki bir an motoro bağlı olup olmadığını merak etmiş, arkaya bakarak ayaklarında bir şey var mı diye kontrol etmiştim. Ama ne yazık ki, hızlız koşma yüzünden bir şey görememiştim.

Nerdivenlerden düştükten sonra karşımdakı dörtlüğe baktım. Dış kapının yanında bizi bekliyordular. Hızla yanlarına yaklaşarak birlikte bahçenin arka kapısına doğru koşmaya başladık.

Tabi ki karşımıza çıkan üçlü bizi durdurmuştu. Yeonjun karşıda diğer ikiside arkasında siper almıştı. Onları tanımıyordum ama baya güçlü oldukları ilk görünşten biliniyordu.

"Jake! Heeseung! Karşılarını alın!" Yeonjun'un komutu sayesinde karşımıza geçerek bizi engelemişlerdi. Tamda zamanıydı bu piçin karşımıza çıkması. Bir kaç saniyeden sonra başka korumalar arkamıza geçerek kollarımızdan tutmuştu.

"Burdan kaça bileceğenizi mi sandınız? Hahaha! Salaklar!" Bana doğru gelemeye başlayınca belki bir umut kollarımı kurtara bilirim diye çekiştirince, koruma kollarımı daha sık tutmuştu.

"Söylesene Yeonson, yıllarca ihanete uğramak nasıl bir hiss biliyormusun?"

Bu bir soru değildi. Cümlesindeki ima benim eskiden yaşadığım onca anıyı, ihaneti bana hatırlatmaktı. Bu güzel olmayan hatıralar hayatımın sonuna kadar benimle birlikteydi. Zaman keçtikce herşeyden ders almama yardımcı oluyordu fakat her aldığım ders benim için bir travmaydı.

𝙼𝚛. 𝚅𝚊𝚖𝚙𝚒𝚛𝚎 𖤍 𝙷𝚠𝚊𝚗𝚐 𝙷𝚢𝚞𝚗𝙹𝚒𝚗Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin