𖤍Partnership (16)

111 11 11
                                    

___
İyi okumalarr~
___

Yağmurun şiddetlenmesi üzere tüm planlar tahrip olmuş, kendimizce odalara dağılmış yağmurun dinmesini bekliyorduk.

Ne kadarda şanslıydık ama, az sonra savaş olacaktı ve biz burda tıkılı kalmıştık. Ne kadarda berbat bir şeydi bu.

Açık pencerenin karşısında yağmur damlalarının toprakla buluşmasını izliyordum. Esen rüzgar saçlarımı okşuyor ve bu hiss beni rahatlatıyordu.

Haftalar içerisinde yaşadğımım olaylar sanki okuduğum saçma sapan bir kitap gibiydi benim için. Anlamsız gibiydi ama, tanıdığım 'insanlar' benim için hayat parçası olmuştu.

Tabi bazı şeyleri bu 'hayat parçasına' katmazsak her şey çok güzeldi.

Gözlerim doğanın güzelliyine odaklanmış, aklım tam o güzellikte kayb olmuştu.

Tabi arkamdan bana yaklaşan bedeni fark etmemiştim. Elleriyle aniden gözlerimi tutunca doğanın güzelliyi bir anda siyahlaşmıştı.

"Bil bakalım kim?" Dedi heyecanlı şekilde.

Ses çok yabancıydı, ve bu kaşlarımı çatmama sonrada hızlı şekilde arkama dönmeme neden olmuştu.

"Choi Yeonjun!" Ne işi vardı onun burda? E yani burayada girmezdi dimi??

"Doğru tahmin, ama hiyle yaptın." Yüzündeki gülümseme benimkinin aksine sinirli değildi. Bu garip çocuğu sinirli görmek imkansızdı zaten!

Dudaklarını büzerek, "Beni gördüğün an yüzün sirke satıyor gibi. Üzüyor bu beni~" diye söyleyince bir an yüzüne vurmak isteğini bastırmıştım.

"Ne işin var burda! Dünkü sana ders olmadı mı?!" Azacık bağırmama yanıt işaret parmağını dudağımın üzerinde bastırmıştı.

"Shh farecikk. Buraya başka birinin gelmesini istemezsin dimi?"

Yüzümü şiddetle yana çekerek parmağını çekmesini sağladım. Bana dokunamazdı.

"Bana bak Yeonjun! Eğer burdan kayb olmazsan sesimi umursamaz avazım çıkana kadar bağırı sana bu dünyayı dar ederim! Anladın mı?!"

"Bir fareye göre fazla sinirlisin. Sevdim bunu." Sinirlenmemek elde değildi işte. Ne diye sakin kalıyordum ki?.

"HEY-" hızlıca eliyle ağzımı tutunca bağırmaz ve nefes alamaz hale gelmiştim.

Bir eliyle ağzımı tutuyor diğer eliylede bedenimi kendi açısından uzaklaştırarak, pencereyi göre bileceğim şekilde beni çevirdi.

Sırtım onun göğüsüne yapışmış vaziyyetteydi. Aniden ayaklarım yerden kesilince neye uğradığımı şaşırmıştım.

Etrafımızı beyaz dumanlar sarmıştı ve ben ne olacağını az çok tahmin ediyordum.

Kaçırılıyordum ve bir şey yapmıyordum. Galiba yaptığı büyü sayesinde kandimi kayb ediyorudum.

Kapanmak üzre olan gözlerimi ne kadarda zorlasamda inatla tekrardan kapanıyordu. Bu duruma karşılık sadece içimden kendime ve ona berbat bir şekilde küfürler yağdırıyordum.

Gözlerim kapanmadan önce zihnime dolmuştu onun iğrenc sözleri. "Artık sonsuza kadar benimsin Yeonson! Benden kaçman ve kurtulman artık imkansız-"

Ve sonda tek bir şey duymuştum.

"HEY! BIRAK ONU!"

𖤍

Sanki ebediyyete yummuş olduğum gözlerimi açtığımda şiddetlenen baş ağrısıyla ellerimle kafamı tuttum.

Yattığım yerden doğrularak oturur vaziyyete gelmiş, bu haraketi yapıncada tekrardan kafamı acıtmayı sağlamıştım.

𝙼𝚛. 𝚅𝚊𝚖𝚙𝚒𝚛𝚎 𖤍 𝙷𝚠𝚊𝚗𝚐 𝙷𝚢𝚞𝚗𝙹𝚒𝚗Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin