꒰ঌ ໒꒱
Gözlerimi zar zor araladım. Başımdaki ağrı gözlerimi açmakta beni zorlasa da açmayı başarmıştım. Son hatırladığım şey yaralandığım ve Ata'nın da beni iyileştirmeye çalıştığıydı. Yarama dikkat ederek yatakta doğruldum fakat hiçbir ağrı ve sızı yoktu. Başucumda Ata vardı. Kafasını yatağa koymuş uyuyordu. Onu uyandırmamak için sessiz bir şekilde yataktan çıktım. Kapıyı yavaşça açıp salona çıktım. Koltukta Buğra ve ona sarılan Burçin vardı ve onlar da uyuyordu. Yine ses çıkarmadan lavaboya gittim. Aynanın karşısında tişörtümü kaldırıp yarama baktım. Hiçbir iz yoktu. Elimi belimin üzerinde gezdirdim ama ne bir acı ne bir sızı vardı. Ata'nın gücü bu denli etkili miydi?
Lavabonun kapısı tıklandığında uyanmış olduğumu fark ettiklerini anladım. Tişörtümü düzeltip kapıyı açtım. Karşımda Burçin ve Buğra vardı.
"Uyanmışsın!" dedi Burçin sevinçle ve boynuma sarıldı. Sarılmasına ben de karşılık verdim ve omzunun üstünden etrafa baktım. Gözlerim Ata'yı arıyordu.
"Kendini nasıl hissediyorsun?" Buğra da meraklı gözlerle beni inceliyordu.
"İyiyim." dedim kısa ve net bir şekilde.
"Ata nasıl?" diye sordum. O sıra odamın kapısı açıldı ve Ata salona girdi.
Lavabodan çıkıp Ata'nın yanına gittim. Tekli koltuğa oturduğunda ben de karşısına oturdum. İlk önce onu inceledim. Gözlerinin altı kızarmış, saçları dağılmıştı. Dört gündür uyumuyor gibi bir görüntüsü vardı.
"Nasılsın?" diye sordu aramızdaki sessizliği bozmak istercesine.
"İyiyim, sen nasılsın?" Hala onu incelemeye devam ediyordum.
"İyiyim." Ama çok kötü görünüyordu.
"Biz kahvaltı hazırlayalım." dedi Burçin güler yüzüyle.
"Yok, biz eve geçelim." dedi Buğra ona tezat bir şekilde.
"Neden?" dedi Burçin.
"Selenay da uyandı. Artık size rahatsızlık vermeyelim." dedi Ata. Konuşurken zorlanıyor gibi bir görüntüsü vardı. Gitmesine izin vermemeliydim.
"Uyandım. İyi olmamdan emin olmak için biraz daha kalmana gerek yok mu?" diye sordum. Burçin de amacımı anlamış olacak ki gülümsedi.
"Ağrın var mı?" diye sordu gözlerini bana çevirerek.
"Bilmem, bunu senin anlaman lazım." dedim. Bizzat onunla oyun oynuyordum.
"Tamam. O zaman biz de kahvaltı hazırlayalım." Burçin mutfağa doğru ilerlerken Buğra, Ata'ya bakıyordu. Sanki birşeyler soruyordu. Ata'ya baktığımda o da Buğra'ya bakıyordu ve bir kez göz kırpıştırdı. Buğra da sıkıntılı bir nefes verip mutfağa gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRIÇANIN KANI
FantasíaBüyücüler, cadılar, periler ve daha nicesini barındıran bu evrende büyük bir savaş oldu. Bu savaşın sonunda ölenlerin kanı toprağı besledi. Günümüzde bu toprakta yaşam nasıl? Herkes birer savaşçı mı yoksa hayatlarını normal bir şekilde mi yaşıyorlar...