Bölüm şarkısı:
Sena Şener - Porselen Kalbim
Şarkıyı 🗝️ bu işaretle şarkıyı başlatabilirsiniz. 🌪️꒰ঌ ໒꒱
"Nasıl tanımazsın veya nasıl hatırlamazsın? Burçin aklım almıyor bu nasıl olur? Buğra'yı, Ata'yı, Mahi'yi; gerçekten hiçbirini hatırlamıyor musun?" Sesim git gide yükseliyordu. Burçin'in gözleri doldu ve hayır anlamında başını salladı. Derin bir nefes verdim ve geri aldığım nefes, daha fazla yük almaktı. Hiçbir şey demedim, diyemedim.
"Selenay, iyi misin?" Burçin ile tartışırken Akmeriç'in geldiğini fark etmemiştim.
"Çok iyiyim!" Aynı sinirim devam ediyordu. Akmeriç'e de sesimi yükseltmiştim.
Sinirden gözlerim dolmaya başlayınca yanlarından gitmek için bir hamle yaptım. O sıra Akmeriç kolumu tuttu.
"Selenay, konuşalım."
"Şu an değil." dedim ve gittim.
O ortamı terk etmeye ihtiyacım vardı. Binadan çıktım ve yürümeye devam ettim.
"Selenay!" Arkamdan gelen sesle durdum.
Akmeriç gelmişti. Bu sefer peşimden gelmişti. Benimle konuşmak istediği şeyler vardı. Aklım geçmişe gitti ama çok da geçmiş değildi. O gün bana söyleyeceği şeyi söyleseydi, belki de şu an böyle olmayacaktı. Gidemezsin, belki şu an söyleyeceği şey de o zamanki gibi önemliydi. Belkiler yine zihnimdeki yerini aldığında yutkundum. O sıra da Akmeriç yanıma ulaşmıştı.
"Ne oldu?"
Gözlerimde biraz önce biriken yaşlar tekrar birikti ve akmaya başladı.
"Her şey farklı olabilirdi." Sesim biraz önceye nazaran daha sakindi.
Akmeriç bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Bu bir özlem miydi yoksa teselli amaçlı sarılma mıydı ayırt edemedim.
"Neler oldu? Hadi, oturup konuşalım."
"Burada gitmek istiyorum."
"Nereye gidelim?"
Biraz düşündükten sonra aklıma gelen fikir resmen kafamda ampul yaktırmıştı.
"Biraz uzak."
"Araba aldım." Gülümsedim. Kendi için bir şey yapmıştı, bu pek görülen bir şey değildi.
"Hayırlı olsun." Biraz önce sinirliyken şimdi gülümsüyordum. Git gide deliriyor muydum?
Arabanın olduğu yere geldiğimizde eski model siyah bir araba vardı. Güzel görünüyordu fakat şu an güzel gözüküp gözükmemesi ile pek ilgilenmiyordum. Aklıma yine Ata düşmüştü.
"Hadi gidelim."
Şoför koltuğuna oturduğunda ben de yan tarafına oturdum. Gideceğimiz yeri tarif etmem gerekiyordu. Önce evimin önüne geldik daha sonra oradan tarif etmeye başladım. Yürüyerek uzak olan bu yer, arabayla da on beş dakikayı aşıyordu. Bu yüzden arabanın radyosunu açtım. Sessizlik aramızda hüküm sürerken bir ses duymak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRIÇANIN KANI
FantasyBüyücüler, cadılar, periler ve daha nicesini barındıran bu evrende büyük bir savaş oldu. Bu savaşın sonunda ölenlerin kanı toprağı besledi. Günümüzde bu toprakta yaşam nasıl? Herkes birer savaşçı mı yoksa hayatlarını normal bir şekilde mi yaşıyorlar...