41. BÖLÜM

311 24 10
                                    

SÜSEN DEN
" Ömer delirdin mi sen ya, ben istemiyorum seninle tatil falan yapmak." dedim sinirle.
" süsen güzelim abartma ya, alt tarafı tatil yapıcaz, ayrıca ben senin düşmanın değilim, herşeyinim ben senin." dedi tebessüm edip.
bende tavırlı bir şekilde cevap verdim.
" bir zamanlar herşeyimdin evet, ama şimdi değilsin bunu o kalın kafana soksan iyi olur." dedim ve kafamı cama çevirdim.
" beni bu tatil de affedeceksin çok eminim."
" fazla emin olma bence canım...
canim derken yani, lafın gelişi." Diyip gözlerimi kapattım.
" şarkı açmamı ister misin?"
dedi bir iki dakika sonra.
" yok istemem." dedim gözlerimi açmadan.
" olsun ben yine de açim." Diyip radyoyu açtı.
o an kulaklarıma sezen aksu nun,
Son bakış şarkısı doldu.
sezen aksu; son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda diyordu usulca...
o an Ömerle birbirimize baktık.
bakışlarımız da; kin, nefret, öfke, düşmanlık yoktu.
bakışlarımız da; aşk, özlem, hasret, ve daha  nicesi vardı...
daha fazla onunla göz temasında bulunmamak için kafamı çevirip uyumaya karar verdim ve bir kaç dakika içerisinde uykuya daldım.

ÖMER DEN
" süsen... süsen geldik hadi uyan." dedim o güzel yüzüne bakıp.
" biraz daha uyuyim." dedi bebek gibi çıkan uykulu sesiyle.
tebessüm edip arabadan inip süsenin kapısını açıp onu incitmeden yavaşça kucağıma aldım.
" madem uyanmıyor sun benden seni böyle götürürüm, benim için hava hoş." Diyip kucağımda ki süsenle birlikte otelin girişine doğru ilerlemeye başladım.
içeri girip odanın anahtarını alıp asansöre ilerledim.
hala uyuyor du hiç birşekil de rahatsız olduğuna dair bir hareketlilik De göstermiyordu.
bu haline ufak bir kahkaha attım.
odaya ulaştığımız da kapıyı açıp yavaşça süseni yatağa bıraktım.
" ne zaman uyanacaksınız acaba süsen hanım." dedim yüzüne bakıp.
bir kaç dakika sonra kıpırdayıp gözlerini açtı.
" neredeyim ben ya." Diyip aniden yatakta oturur pozisyona geldi.
" kalacağımız otelin odasında sın."
bunu dememle bana üsten üstten bakış atıp konuştu.
" ben ve seninle aynı odada kalmak, şaka yapıyorsun herhalde."
" yoo şaka yapmıyorum, gayet normal değil mi aynı odada kalmamız."
ayağa kalkıp karşımda dikilip konuştu.
" yoo hiç normal değil. ben seninle aynı odada kalmak istemiyorum."
" istiyorsun."
" istemiyorum."
" istiyorsun."
" yaaa istemiyorum be adam."
" kusura bakma burda başka oda yok kalmamış, tek bu oda vardı onu da ben aldım zaten."
" off hayır ben seninle aynı ortamda iki dakikadan fazla duramam."
" gayet de çok güzel durursunuz süsen hanım." dedim Sonra, gözlerini odada gezdirip şok olmuş gibi konuştu.
" burda bir tane yatak var."
" evet."
" ben seninle aynı yatakta yatmam  anladın mı beni?"
" tamam ben koltukta yatarım sinirlenme hemen."
" iyi." Diyip saçını arkaya atıp devam etti.
" acıktım ben, yemek yemem lazım."
bunu demesiyle gülüp konuştum.
" kızım sen niye bu kadar tatlısın ya, yerim sen-... şey yani eeee... ya neyse hadi yemeğe gidelim."
süsenin öldürücü bakışlarından dolayı demek istediğim şeyi diyemedim.
" off benim kıyafetim yokki.
beni buraya kaçırdığın için kıyafetlerim de evde kaldı." dedi yüzünü asıp.
" merak etme ben onu da ayarladım.
kıyafetlerin arabada."
" neee, nasıl, ne zaman kıyafetlerimi aldın."
" oda bana kalsın." Diyip göz kırptım.
bunu yapmamla gözlerini devirmesi bir oldu...
süsenin ve benim kıyafetlerimi getirdikten sonra üzerimizi giyinip otelin restoran kısmına geçtik.
" çok güzel olmuşsun, her zaman ki gibi." dedim masamıza otururken.
gerçekten su gibi görünüyor du.
mavi bir elbise giymişti, şuan onu sabaha kadar bıkmadan izleyebilirim.
" saol." dedi soğuk şekilde konuşmaya çalışarak.
" ne yiyelim. canının istediği birşey var mı.?"
bu sorum üzerine biraz düşünüp cevap verdi.
" aslında bu yemekler çok ağır duruyor, midem şu sıralar çok hassas, burdan başka bir yere mi gitsek." dedi yüzünü buruşturup.
dediği şeyden dolayı endişelenip konuştum.
" hasta mı oldun niye miden böyle ki"
" yani üşüttüm herhalde."
" hastane ye gidelim mi ister misin?"
dedim telaşla.
" yok gerçekten gerek yok iyiyim zaten."
" tamam o zaman hadi burdan başka bir yere gidelim." Diyip kalktım, sonra da elimi ona uzattım.
o an başımdan kaynar sular dökülmüş gibi hissettim çünkü bir anlığına ayrı olduğumuzu unutup elini tutmak istemiştim.
hızla elimi çekip konuştum.
" kusura bakma, ben... unuttum."
" neyi unuttun." dedi.
" ayrı olduğumuzu."
" bizim şuan ayrı olmamızın tek sebebi sendin Ömer, bunu ikimizde gayet iyibiliyoruz dimi." dedi dik dik bakıp.
" evet." diyebildim sadece.
" neyse benim tadım kaçtı odaya gidiyorum ben."
" süsen dur." Diyip kolundan tutup konuştum.
" hayır bak yapma böyle herşeyi telafi edeceğimi söyledim sana, biz buraya bişeyleri yoluna koymak için geldik, şuan burda olumsuzluklara yer yok."
" birincisi buraya ben kendi isteğimle gelmedim. ikincisi ben bişeyleri yoluna koymak istemiyorum. üçüncüsü ve en önemlisi de şu; olumsuzluğun ta kendisisin sen. bütün negatif saçma sapan şey Senden geliyor anladın mı beni Ömer yılmaz."
zorlukla yutkunup konuştum.
" benden neden bu kadar nefret ediyorsun. oysaki ben sana çok aşığım süsen." dedim Sonra gözümden bir yaş geldi.
" senden nefret etmemi sen istedin Ömer, sen, senden nefret edim diye elinden geleni yaptın.
önce babamı öldürdün, sonra yetmedi bebeği aldırdım diye bana iğrenç iğrenç tehditler savurdun.
Ömer ben senin yüzünden kaç gece korkudan uyuyamadım, kaç gece acaba bana bişey yapar mı diye düşündüm biliyor musun, hayır bilmiyorsun.
şimdi sen söyle sana bu kadar şey yapan birinden sen nefret etmezmiydin.
Ömer ben senden sadece nefret etmiyorum, ben senden..." dedi ama devam etmedi.
" devam et." dedim soğuk bir sesle.
" senden korkuyorum."
"ne..." boğazım düğümlendi o an sanki.
beynimde tekrar tekrar yankı yaptı dedikleri.
senden korkuyorum desi bana.
senden korkuyorum, senden korkuyorum...
" öyle kalırsın işte, cevap veremezsin.
noldu Ömer, herşeye rağmen sana aşık kalacağımı falan mı sandın,
ben sana zaten seni artık sevmediği mi söyledim, ben istemiyorum seni anladın mı istemiyorum. ben önüme bakıyorum artık, sende önüne bak, elbet karşına biri çıkar, git başkasıyla mutlu ol Ömer.
benimle mutlu olamazsın, çünkü ben seninle asla ama asla mutlu olamam."
dedikleri kalbime ok gibi saplanıyordu.
" ben İstanbula dönüyorum." Diyip hızla çıktı, benden zorlukla peşinden gittim yolun ortasında peşinden koşarken bağırmaya başladım.
" süsen dur, nolur dur, affet beni, Allah belamı versin bir daha üzmem seni yemin ederim güzelim nolur."
hızla kolundan yakalayıp tuttum, o an tutmamla yüzüme sert bir tokat geçirmesi bir oldu.
" bırak beniii." diye çığlık atarcasına konuştu.
yolun ortasında, yüzlerce insanın içinde süsen bana nefretini kusuyor du.
" süsen yapma böyle lütfen."
" ya neyi yapmiyim ya neyi yapmiyim, istemiyorum seni neden anlamıyorsun.
gurursuz musun sen ya." dedi bağıra bağıra.
kalbim acıdan durmak üzereydi sanki, nefes almakta zorlanıyordum,
zorlukla konuştum.
" beni üzmek için söylüyorsun bunları biliyorum."
" hayır seni üzmek için falan söylemiyorum, bunlar tamamen gerçekler.
bide zavallı gibi seninle barışim diye beni buraya getirdin, yok bişeyleri yoluna koyucakmış da oymuş ta buymuş ta... Ömer kendini daha fazla düşürme.
bak aklıma geldi şimdi...
baban bir keresinde senin hakkında ne demişti biliyor musun.
benim oğlum ne sevmeyi bilir nede sevilmeyi, etrafında berkten başka kimse yok ona berk ten başka kimse katlanamıyor, sürekli sinir krizi geçiriyor ben bile bıktım artık ondan dedi. senin baban senin için bunları söyledi Ömer, baban bunları söylemişken, benim sana katlanabilme ihtimalim var mı sence.
sen hayatın boyunca kimse tarafından sevilmiceksin, herkes senden nefret edicek, kim bilir belki de öldüğünde mezarına berk ten başka kimse bile gelmez."
dedikleri çok ağırdı, duyduklarım çok ağırdı, kalbimin sıkıştığını hissettim, kendimi yere bıraktım, dizlerimin üzerine çöküp kendime gelmeye çalıştım, gözlerim den bardaktan boşalırcasına yaşlar dökülüyor du.
" kızım, yazık oğlana bu kadar üzerine gitme." dediğini duydum bir birinin.
" yazık falan değil buna, daha ağızlarını hak ediyor da, işte ben onun kadar kötü olamıyorum." dedi acımasız bir sesle.
" bu günden sonra ölüm haberin bile gelse umurumda değil."Diyip gitti...
bu çok ağırdı, yemin ederim bu son söylediği çok ağırdı.
" duydunuz mu ölsem umurunda olmazmış." dedim etrafımdaki insanlara...

yeni bölüm geldiii, iyi okumalaarr

SÜSÖM ( ÜVEY KARDEŞİM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin