42. BÖLÜM

427 26 5
                                    

SÜSEN DEN
çığlık çığlığa ağlarken koşmaya başladım, canım çok yanıyor du, Ömere bunları nasıl söyledim ben Allahım diye geçirdim içimden.
ne olursa olsun bu kadar ileriye gitmemeliydim, ama benden uzak durması gerekiyor du, benim düşünmem için onun benden uzakta olması gerekiyor du.
gözlerimin önüne yolun ortasında dizlerinin üzerine çöküp ağlayışı gelince kendimi tutamayıp tekrardan bağıra çağıra ağlamaya başladım.
elim karnıma gitti. kendi kendime konuşmaya başladım.
" annecim söz veriyorum bu günleri atlatıcaz, babanla çok mutlu olucaz, seni onsuz büyütmicem, onsuz bir hayatımız olamaz bizim anladın mı beni annecim.
bakma şimdi böyle olduğumuza biz bunları da atlatıcaz." dedim.
sonra yine ağlamaya başladım.

ÖMER DEN
süsenin gittiğini daha yeni fark etmiş gibi hızla ayağa kalkıp gözlerimi silip kendi kendime konuşmaya başladım.
" oğlum Ömer kendine gel, süsen sana sinirli şuan ne derse desin haklı.
o senin aşık olduğun kadın, seni öldürse bile sen ondan gitmiceksin...
oğlum Ömer koş lan koş bul süseni." Diyip yolun ortasında koşmaya başladım.
hızla aramalara girip süseni arayıp kulağıma götürdüm.
" aç güzelim nolur aç şunu."

SÜSEN DEN
omerin aradığını görünce gozlerimi silip tekefonu açtım.
" ne var niye arıyorsun. yediğin laflar yetmedi mi daha fazlasını mı istiyorsun yoksa."
" süsen lütfen otelin önüne gel, gel birlikte dönelim nolur."
" ben bindim bile gidiyorum." Diyip suratına kapattım.
sonra bir taksi geçirip bindim.
" İstanbula kadar getirebilir misiniz, ücret sorun değil."
" buyrun."
hızla binip İstanbula doğru yola çıktım.

ÖMER DEN
otelin önüne gidip arabaya binip hızla İstanbula doğru sürmeye başladım.
" ahh be kızım napıcam ben seninle." dedim isyan edercesine.

SÜSEN DEN
uzun süren yolculuğun ardından taksiden inip eve girdim.
saat çok geç olduğu için ses yapmamaya çalıştım.
küçük adımlarla odama girip kapımı kilitleyip kendimi yatağa attım.
yarın doktor randevum vardı ve ayrıca babamın yanına gidicektim.
yarın da bugün gibi çok zor ve yorucu geçecekti büyük ihtimalle...
sabah gözlerimi açtığımda güneş yüzünden kör oluyodum az kalsın.
" off bu güneş ne ya böyle." dedim ve aklıma doktor randevum geldi bir anda hızla saate baktım, neyse ki daha kontrole üç saat vardı, önce babamın yanına gider sonra ordan da kontrole giderim.
bir anda mesaj gelmesiyle kimden geldiğine baktım.
" annecim biz çok erken çıktık Ahmet amcanla çok geç geliriz bizi beklemeyin."
annemin attığı mesaja karşılık kendi kendime konuştum.
" o zaman şuan omerle evde tekiz."
bir anda kapımın çalmasıyla hızla yataktan kalkıp kapıya ilerledim
" kimsin.?"
" benim süsen, kapıyı açar mısın konuşalım lütfen."
" konuşucak birşey kalmadı anla artık şunu."
" hayır konuşucak çok şey var, sen kendi düşüncelerini söyledin ama ben söylemedim, o yüzden aç kapıyı konuşalım."
bunu demesiyle derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
kapıyı acmamla karşımda, saçı başı dağılmış gözleri kan çanağına dönüşmüş bir Ömer karşıladı beni.
gerçi bende ondan farklı değildim ya.
" dinliyorum." dedim soğuk bir şekilde.
" sen hani bana babamı öldürdün, sen katilsin demiştin ya, sence tek katil ben miyim süsen, hee cevap ver.
sende bizim bebeğimizi öldürmedin mi?
küçücük olduğunu bile bile kıymadın mi?" dedi sert şekilde.
gozlerim doldu, birşey demeye çalıştım.
" ben..."
" sen ne süsen, sen ne...
ya ben en azından masum olmayan birini öldürdüm, sen masum daha doğmamış bir bebeğin canını aldın.
şimdi cevap ver bana, hangimiz daha caniyiz, ben söyleyeyim.
sensin süsen, sensin."
daha fazla dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
omzuna vura vura konuşmaya başladım.
" yapmadııııım." dedim bağırarak.
" kıyamadım, yapamadım, bebeğimize kıyamadım, ben senin kadar cani olamadım Ömer."
" ne..." şok olmuş bir halde yüzüme bakmaya başladı.
" ne dediysem o işte.
al öğrendin işte.
çık şimdi odamdan."
" süsen... bebeğimiz hayatta mı şuan."
Diyip karnıma baktı.
" evet." dedim zorlukla.
" neden aldırdım dedin bana o zaman.?"
" çünkü acı çek istedim, benim nasıl acı çektiğimi anla istedim." Diyip gözlerimi silip konuşmaya devam ettim.
" ben şimdi babamın yanına gidiyorum ordan kontrole gidicem gelmek istiyorsan gelirsin."
bunu dememle tebessüm edip konuştu.
" tamam o zaman ben seni mezarlığa birakim ordan birlikte geçeriz."
" hayır" diye bağırdım bir anda.
" seni babamın yanına götüreceğime ölürüm daha iyi." dedim.
" süsen nolursun yapma."
" çık şimdi odam dan."
" süsen." Diyip bana doğru yürümeye başladı.
" yaklaşma bana." Diyip geriye doğru adım attım.
en sonunda duvara sıkışınca oda dibime kadar gelip gözlerini gözlerime dikti.
" belki bu yapacağım şey bize ilaç gibi gelir. belki beni özlediğini hissedersin."
bunu demesiyle hızla konuştum.
" ne saçmalıyo-" ben cümlemi tamamlayamadan ömerin dudaklarını dudaklarım da hissettim.
elimle göğsünü ittirdim, onu çok özledim ama dayanmak zorundaydım, kendimi teslim edemezdim yapamazdım bunu.
onun dudakları dudaklarımla adeta bütünleşmişti sanki, öpmüyordu sadece sabit duruyor du.
bir anda vücudunun vücuduma değdiğini hissedince elektrik çarpmış gibi tüm gücümle kendimden ittirdim.
bir anda aklıma bana zorla sahip olma tehdidi gelmişti.
" süsen korkma, birşey yapmadım." dedi kendini benden uzaklaştırıp.
" işte şimdi anlıyor musun seni neden afffedemedigimi, günlerce savurduğun tehdid bende öyle bi travma bıraktı ki Ömer bunu asla anlayamicaksın."
" özür dilerim." dedi ve gözünden bir damla yaş geldi.
" istediğin kadar dile hiç bişey degişmicek, sen sadece bebeğimin babasısın o kadar, daha fazlasını bekleme."
" bekliyorum çünkü olucak daha fazlası, ben umudumu yitirmicem süsen."
" umutlar bazen insanı sadece yanıltır bil diye söylüyorum.
şimdi çıkar mısın üstümü değiştiricem."
" tamam nasıl istersen."
odadan çıktığında hızla yatağa oturup elimi karnıma götürüp küçük bir tebessüm edip fısıltı şeklinde konuştum.
" baba seni biliyor artık annecim." dedim.
sonra aybike ve afra ya mesaj attım.
" kızlar kontrole omerle gidicem, omer ogrendi ama şuan bişey sormayın buluşunca anlatacağım herşeyi." Diyip gönderdim.
sonra hazırlanıp evden çıkıp mezarlığa gittim.
mezarlığa ulaştığım da babamın yanına gidip oturdum o soğuk taşın üzerine.
sonra gözümden usulca bir damla yaş aktı, fısıltı şeklinde konuşmaya başladım.
" baba ben geldim, kızın geldi..
biliyor musun, dede olucaksın.
hamileyim ben... bunu söylemek benim için çok zor, sana saygısızlık olduğunu düşünüyorum ama söylemek zorundayım bilmen gerekiyor.
bebek Ömer den, senin katilin den.
ama baba sende katilsin, sende onun annesini öldürmüşsün, neden yaptın bunu baba, neden yaptın." dedim, sonra gözlerimi silip devam ettim.
" her neyse bunları konuşmak için baya geç oldu...
ben sana hamile olduğumu söylemek için gelmiştim, şimdi gidiyorum ama yine gelicem merak etme, ne olursa olsun senin kızın her zaman yanında olucak." Diyip kalktım.
sonra da arabaya binip aybike ve afrayla buluşacağım mekana sürdüm.
mekana geldiğim de arabadan inip içeriye girdim, aybikeleri bir masada otururken görünce hızlıca yanlarına geçip oturdum.
" ben geldiiiiim." dedim neşeli şekilde.
" hoşgeldiiiinn." dedi ikisi aynı anda.
sonra afra konuştu.
" eee anlatsana nasıl öğrendi Ömer."
" hemen anlatıyorum...
işte böyle kızlar dayanamayıp herşeyi anlattım, onun kadar cani olmadığımı söyledim falan işte." dedim kahvem den yudum alıp.
aybike hızla konuştu.
" e peki son durumunuz ne, barıştınız mi?"
" yok barışmadık, ömer benim sadece bebeğimin babası o kadar."
afra konuştu.
" ben size en fazla iki hafta veriyorum, iki hafta dan fazla ayrı kalamazsınız, hem ortada bebek varken."
aybike de afra ya hak verircesine başını salladı.
" kızlar hayır ya barışmicam ben o odunla."
" hı hı tabi." dedi Aybike gülüp.
" ya gülmeyin valla barışmicam."
" kız sus çarpılırsın bak." dedi afra kahkaha atıp.
" off neyse yaa uğraşamicam sizinle, kalkıyorum ben, omerle doktora gidicez."
" ayyy cinsiyeti belli olmuşmudur."
dedi Aybike heyecanla.
" hayır iki aylık şuan. neyse hadii öpüyorum sizi kaçtım ben." Diyip kalkıp hesabımı ödeyip çıktım.
arabaya binip Ömere mesaj attım.
" hastanenin adresini atıyorum, ben geçiyorum sende istiyorsan gel."
yazıp gönderdim.
" tabikide geliyorum."
dakika bile geçmeden gelen cevaba istemsizce sırıtıp sonra geri kendime gelip hastaneye doğru sürmeye başladım.
hastane ye geldiğim de omeri görmemle şok oldum.
" sen ne ara geldin ya, ben sana mesaj attığımda yolun yarısındaydım."
" arabada hazır bekliyordum çünkü." dedi sırıtarak sonra da ekledi.
" susen ben aşırı heyecanlıyım, bebeğimizin kalp atışını da duyar mıyız."
" duyarız." dedim yumuşak bir sesle.
" süsen kılıç."
ismimi duymamla hızla omerle birlikte içeriye girdik.
" buyrun süsen hanım şöyle uzanın."
hızla sedyeye uzanıp bekledim.
doktor Ömere bakıp konuştu.
" siz bebeğin babasısınız dimi?"
" evett babasıyım." dedi Ömer çok heyecanlı şekilde.
" süsen hanım karnınızı açabilir misiniz." bunu demesiyle tam elim giderken karnıma Ömer elimi tutup konuştu.
" ben açarım." Diyip kazağımı sıyırdı.
" evet bakıyorum şuan...
bebegimiz gayet sağlıklı görünüyor, hiç bi sorunu yok."
bunu demesiyle omerle birbirimize bakıp tebessüm ettik.
sonra omer hızla konuştu.
" kalp atışını duyabiliyomuyuz."
" tabikide, hemen bakıyorum."
bir anda kulaklarıma dolan kalp atışı sesiyle gözlerim doldu, içimde gerçekten bir can taşıdığımı bu sesi duyunca bir kere daha fark ettim.
Ömer de gözleri dolu dolu şekilde konuşmaya başladı.
" doktor hanım biz bebeğimizin kalp atışı sesini bide resmini alabilir miyiz."
" tabiki alabilirsiniz."
bu sefer ben konuştum.
" kaç aylık şuan."
" üç aylık."
" peki cinsiyetini ne zaman öğrenebiliriz."
" dördüncü ayda öğrenebilirsiniz."
" anladım saolun..."
kontrol bittikten sonra omerle hastane den çıkıp arabaya bindik.
" süsen."
" efendim."
" ben sence nasıl bir baba olurum."
" her ne kadar bazı konular da kötü Olsan da, çok güzel bir baba olacağından eminim."
" sende dünyanın en güzel annesi olucaksın. bebeğimiz senin gibi bir anneye sahip olduğu için çok şanslı."
Bir kaç dakika sonra eve geldiğimiz de çok yorgun olduğum için hızla odama girip yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım...

ÖMER DEN
odama giderken Suzan hanımı görmemle konuşmaya başladım.
" Suzan hanım biraz konuşabilir miyiz?"
" dinliyorum Ömer."
" yaa ben gerçekten çok pişmanım."
" ne için."
" susenin babasını öldürdüğüm için, süsen yaşayan bir ölü gibi, ayrıca beni asla affetmiyor, neden yaptım ki bunu, hem sizde bana yardım ettiniz, neden yaptınız bunu, susen sizin kızınız, hadi ben acıdan ne yaptığımı bilmiyordum ya siz peki, sırf eski kocanız diye öldürmem de bana neden destek oldunuz suzan hanım."
" çünkü ben o adamdan nefret ediyorum tamam mı, öldü geberdi ya içim rahatladı resmen, çok mutlu oldum ölmesine, söz konusu kızım olsa bile umurumda değil, bakma süsenin öyle durduğuna iki gün sonra unutur gider.
ayrıca ne bu baba sevdası ya, Allah Allah annesi var işte yanında çok abarttı yas olayını."
" bu kadar kinci bir insan olamazsınız."
" gayet de olurum."
" Annee..."
bir anda süsenin sesini duymamızla kafamızı ona çevirdik.
" süsen kızım..."

yeni bölüm geldiiii, iyi okumalar dilerimmm.

SÜSÖM ( ÜVEY KARDEŞİM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin