SÜSEN DEN
telefonu kapatıp ömerin gelmesini bekledim.
sonra kapım yavaşça açılmaya başladı,
bende Ömer geldi diye sevinip kocaman gülümseyip yataktan doğruldum,
sonra ömerin geldiğini düşünürken bir anda karşımda annemi görmemle ağzım açık kaldı.
" güzel kızım niye şaşırdın beni gördüğün için." dedi yanıma gelip yatağıma oturup Saçımı severken.
"yok şaşırmadım." dedim gülümseyip.
" bugün seninle uyumamı ister misin?"
sorusuyla afallayıp bir anlığına ne diyeceğimi bilemedim.
annem burda kalırsa Ömer yanıma gelemezdi, ama anneme kalma dersem de birşeyler den şüphelenir di.
" isterim annecim." dedim hızla.
" tamam o zaman hadi uzan bakalım, güzel kızımın saçını okşayim." dedi.
bende uzanmadan önce telefonumu elime alıp anneme işaret yapıp konuştum.
" annecim benim berke yazmam gerekiyor da, iki dakika bekler misin?"
" berk ne alaka gece gece." dedi meraklı bakışlar atıp.
" özel bir konu var da." dedim hızla.
" nasıl bir özel konuy muş bu, hem madem özel neden sana söylüyor, Ömere ne olmuş, ona niye anlatmıyor."
" annecim, berk benim de arkadaşım, aramız çok iyi, ayrıca kız meselesi olduğu için bana söylüyor." dedim.
" neyse tamam anladım, hadi yaz hemen."
aslında berke mesaj falan atmicaktım, Ömere mesaj atacaktım, annemin burda olduğunu söyleyecektim, her konuya berki yada aybike yi karıştırmak hobiye dönmüştü bende resmen...
" sevgilim annem geldi, benimle uyuyacak bu gece, özür dilerim, yine seni kendimden mahrum bırakıcam, ve bende senden mahrum kalıcam." Diyip gönderdim.
çok geçmeden cevap geldi.
" sorun değil güzelim benim, biz o açığı kapatmamın bir yolunu buluruz,
seni seviyorum, sana aşığım, her zaman, her daim, ölene dek...
iyi geceler esmer şekerim."
yazdığı şeyle bir anlığına gözlerim doldu, yüzümde huzurlu bir tebessüm oluştu, ama annem yanımda olduğu için hemen kendimi toparlayıp cevap verdim.
" seni seviyorum, sana aşığım, ölene dek.
siz benim bu hayattaki en değerli varlığımsınız Ömer bey...
iyi geceler aşkım." Diyip gönderdim.
sonra da telefonumu masanın üstüne koyup yatağa uzandım.
uzanmamla annem Saçımı okşayıp konuşmaya başladı.
" eee ne diyor berk?"
" annecim özel, o yüzden söyleyemem."
" hmmm iyi peki. dedi.
yavaşça gözlerimi kapattım, annemin Saçımı okşaması mayışmama sebep olmuştu, bide üstüne hamilelik de eklenince sürekli uykuya yenik düşüyordum.
sabah, öğlen, akşam fark etmeksizin...ÖMER DEN
sabah gözlerimi açtığımda telefonumun hiç durmadan çaldığını gördüm.
yataktan doğrulup telefonumu elime alıp kulağıma götürüp uykulu sesle konuştum.
" alo." dedim.
" Ömer yılmaz mı?" dedi sesini tanıyamadığım kişi.
" evet benim, siz kimsiniz?"
bir kaç saniye sesi gelmedi, sonra keskin br dille konuşmaya başladı.
" ben susenin babası, annenin de katili..." dedi ve kahkaha atıp devam etti.
" ama bravo büyük aşkmış seninki de delikanlı, annenin katilinin, kızıyla olacak kadar aşık olmuşsun, birazcık da aptal..."
cümleleri bittikten sonra gözümden bir damla yaş aktı, büyük bir öfke ve intikam dürtüsüyle gözlerimi silip konuşmaya başladım.
" sen..." dedim zorlukla.
sonra yutkunup devam ettim.
" benim, annemin... katili misin, annemi bu hayattan koparan, benden alan, küçük bir çocuğu annesiz bırakan o kanı bozuk, şerefsiz misin?" dedim.
" evet oyum, ama senin için en önemlisi de ne biliyor musun, senin aşık olduğun kızın babasıyım." dedi.
kalbim acıyor du, bir tarafta annem vardı bir tarafta süsen' im vardı.
" beni öldürmek, annenin intikamını almak istediğini biliyorum, ama ben süsenin babasıyım delikanlı, benden nasıl intikam alacaksın, süsen, beni öldürdüğünü öğrenince senin yüzüne bakar mı sanıyor sun."
ellerim titriyor du, kalbimin acı dan can çekiştigini hissediyor dum.
ben annemin öldüğü gün kendime bir yemin etmiştim, onun intikamını alacaktım, anneme yapılan bu canilik kimsenin yanına kalmayacak tı.
ama şimdi herşey değişmişti, hayatıma annem kadar çok sevdiğim bir kadın girmişti, o benim, annem, o benim yuvam, o benim gerçek aşkım, o benim nefesim, o benim yaşama sebebim,
o benim herşeyim olmuştu.
benim bu hayatta tek istemeyecegim şey süsenin canını yakmak tı...
o adamı öldürmezsem, annemin mezarında hiç bir zaman rahat olmadığını hissedecek tim.
ama o adamı öldürürsem, süsen de ölürdü, ilk önce kendi ölür sonra da beni kalbinde öldürür dü.
ama belki beni anlar dı, annemi anlatmıştım, nasıl öldürüldüğünü anlatmıştım, Oda, ben sana yardım ederim demişti...
gözlerimden hiç durmadan akan yaşları zorlukla silip fısıltı şeklinde konuştum.
" bana, kendi babasını bulmak için yardım edecekti, kendi babasının böyle bir canilik yaptığından habersiz..." dedim, sonra telefonu tekrar kulağıma yaslayıp, buyuk bir öfkeyle konuştum.
" şu kadarcık cesaretin varsa benim karşıma çıkarsın, haa eğer çıkmazsan da ben seni bulur gelmişinden başlar geçmişinden çıkarım, ki... bunu yapacağım. ben annemin intikamını alacağım, sen yaşamayı hak etmiyorsun, merak etme ben süsene seni unutturrum, unutması zamanını almaz.
ayrıca beni anlar o, affeder bir gün."
" demek kendinden bu kadar eminsin delikanlı, peki... yarın sabah yedi de sana atacağım konuma gel, gel ve beni öldür, yaşamak falan umurumda değil zaten." dedi ve sonra histerik bir gülüş atıp konuşmaya devam etti.
" zaten süsen de umurumda değil,
beni öldürmeden önce senden tek birşey isteyeceğim, bana uyuşturucu getir, ölmeden önce son kez kanıma karışsın istiyorum."
dediği şeylerden sonra midem bulanmış gibi yüzümü buruşturup konuştum.
" sen nasıl bir yaratıksın, ölmeden önce kızını görmek istemek yerine, uyuşturucu istiyor sun... işte bu yüzden süsen seni çabucak unutacak, hatta bir gün iyiki ölmüş dicek."
" süsen bu yaşına kadar annesinin yanındaydı, beni hiç bir zaman görmek istemedi, duymak istemedi, beni görmek ve duymak istemeyen bir kızı ben niye görmek isteyeyim." dedi.
bende daha fazla sesini duymamak için telefonu suratına kapatıp yere fırlattım.
başımı iki elimin arasına alıp olduğum yerde sallanıp, sakinlemeye çalıştım.
" sakin ol, sakın ol, sakin ol...
annenin intikamını alacaksın, sakin ol."
Diyip kendimle konuştum.
o sırada kapı açıldı, içeriye sıcacık gülümsemesiyle süsen girdi, Bende yüzüme zoraki bir gülümseme koyup onun güzel yüzüne bakmaya başladım.
yanıma geldi, kocaman, sımsıkı sarılıp konuştu.
" günaydııııııınn yakışıklım." dedi.
" günaydın yaşama sebebim." Diyip boynundan kocaman öpüp başımı gömdüm.
" çok mu özledin sen beni?" dedi hala sarılmış halde.
" çok..." dedim ve sonra gözümden bir damla yaş geldi, hızlıca susen görmeden silip yüzümü yüzüne çevirip konuştum.
" sevgilim bu akşam baş başa dışarıda bir yemek yiyelim mi?" Dedim.
" olur sevgilim yiyelim de...
senin neden gozlerin kıpkırmızı?" dedi telaşla.
" yeni uyandım ya sevgilim, o yüzden."
" bir sorun yok değil mi?" dedi telaşla.
" yok, gerçekten yok." dedim saçını okşayıp.
" dün akşam yine birbirimizden mahrum kaldık." dedi dudağını büzüp.
bende yataktan kalkıp hızlı adımlarla kapıyı kilitleyip yanına dönüp konuştum.
" baya hemde." dedim, sonra da usulca yatağa uzandır dım.
yatakta uzanırken aynı küçük bir bebek gibi masum ve sevgi ister gibi bakıyor du.
şuan benim de onun sevgisine ihtiyacım vardı, süsene ihtiyacım vardı....
yavaşça canını yakmadan tam üzerine yerleşecek tim ki, süsen beni tutup telaşla konuştu.
" şey, sevgilim ağırlığını bana vermesen mi?" dedi.
bende merakla konuştum.
" neden sevgilim, bir yerin mi ağrıyor?"
" karnım biraz ağrıyor da, şimdi sen de zorlarsan daha çok ağrır." dedi.
" tamam o zaman nasıl istiyorsan sevgilim." Diyip karnını öptüm.
" ben karnının ağrısını alırım esmer şekerim." Diyip öpmeye başladım, sonra da narince okşamaya başladım.
bir anlığına gözlerinin dolduğunu gördüm, büyük ihtimalle ona olan şevkatim ve sevgim den gözlerinin dolduğunu düşündüm.
" Ömer iyiki varsın, iyiki seni seçmişim, iyiki sana aşık olmuşum." dedi yanağımı okşayıp sonra da öpüp...
yarın dan sonra bana yine böyle bişey soylicekmisin süsen... beni hiç bişey olmamış gibi sevebilicek misin...
" benim hayatımda iyiki sen varsın güzeller güzelim." Diyip dudağından uzunca öpüp geri çekildim.
sonra süsen beni tekrar kendine çekip dudaklarımı öpmeye başladı.
derin ve şevkatli bir öpüştü bu...
bende bir kaç saniye sonra karşılık vermeye başladım. elimi tişörtünün içine sokup belini okşamaya başladım.
süsen, ellerimi belinde hissetmesiyle, küçük bir inilti çıkardı dudaklarından.
bir kaç dakika boyunca nefesimiz kesilene kadar öpüştük, sonra birbirimizden ayrılıp, gözlerimizi birbrimize kenetledik.
sonra bir anda kapı çaldı.
birbirimize telaşla bakıp geri kapıya döndük.
" oğlum uyandın mı, hadi gel bak kahvaltı hazır."
bu Ahmet beyin sesiydi.
" uyandım baba, iki dakika ya geliyorum." dedim.
" tamam oğlum." Diyip gitmişti galiba...
" bir gün çok fena yakalanıcaz ya." dedi süsen gülüp.
bende gülümsemesinden öpüp konuştum.
" bir gün zaten öğrenecek ler...
pardon öğrenecek demem gerekiyor, çünkü zaten Suzan hanım biliyor, o kadar biliyor ki bizi ayırdığını sanıyor." dedim yine gülüp.
susen de kahkaha atıp konuştu.
" offf ya, ağlanacak halimize gülüyoruz."
bir anlığına duraksadım sonra da süsenin elini tutup konuştum.
" sen sakın ağlama, ben senin ağlamanı istemiyorum, bir insana sadece gülmek yakışır ya, işte sana da sadece gülmek yakışıyor." dedim.
susen de; " beni kimsenin ağlatmasına izin vermicem." dedi.
ama yarın ağlayacaktı, babası için ağlayacaktı, ve benim elimden hiç bişey gelmicekti, belki sadece goz yaşlarını silebilicektim, Oda ona, babasını benim öldürdügümü söylemeden önce.
bir anda susenin telefonu çalmaya başlayınca ellerini yüzümden çekip telefonuna yöneldi, sonra da arayan kişiyi meşgule atıp bana döndü.
bende merakla konuştum.
" kim sevgilim?"
" Mahir...sen tanımıyorsun."
" ben neden tanımıyorum ve kim bu Mahir bey." dedim, sesimdeki kıskançlığı ve siniri gizli tutamamıştım.
" Mahir benim çok uzun zamandır arkadaşım, yurt dışından dönmüş bir ara buluşalım falan demişti."
" arkadaşın..." dedim bende tekrar edip.
"evet omer arkadaşım, sevgilim olacak değil ya."
bunu demesiyle uyarıcı bir tavırla.
" süseeeennn." dedim.
oda ellerini havaya kaldırıp konuştu.
" tamam, yani sana anlatmak için şey etmiştim."
" sen şey etme sevgilim." dedim bende onu taklit edip.
sonra da kucağıma alıp onu kendime bastırıp imalı bir tavırla konuştum.
" senin sevgilin benim, ve bu hep de böyle kalacak." dedim.
oda sinsi sinsi sırıttı sonra da dudağını ısırıp, kendini bana sürtüp konuştu.
" yok, bu hep böyle kalmicak." dedi.
bende anlamadım der gibi bakış attım.
" çünkü biz sevgili kalmicaz, bir zaman sonra evlenicez." dedi.
bunu demesiyle kocaman gülümseyip, dudağından derin derin öptüm, üst dudağını yavaşça emmeye başladım,
sonra alt dudağına geçtim, ikisini uzun uzun öpüp, emdim. sonra da iki dudağınıda dudaklarıma alıp büyük bir iştah la öpmeye devam ettim.
sonra kendimi geri çekip konuştum.
" hadi artık inelim kahvaltıya, aç durmasın benim güzeller güzelim." dedim.
" ayy ayy sevgilisinide düşünürmüş." dedi Saçımı karıştırıp.
" yaa sevgilim bebek miyim ben, koca adamın saçını karıştırıyor sun." dedim Saçımı düzeltip.
" evet bebeksin, benim koca bebeğimsin Ömer yılmaz." dedi yine saçımla uğraşıp.
" hadi inelim artık birtanem." dedim ve suseni kucağımdan indirmeden ayağa kalkıp, banyoya doğru adımlar atmaya başladım.
susen benimle birlikte kucağımda banyoya geldiği için şaşkınlıkla gözlerime bakıyor du.
" sevgilim beni neden banyoya götürüyor sun, bak valla bu banyo da olmaz, yakalanırız, mahvoluruz." dedi telaşla.
bende sırıtıp Konuştum.
" belki biri odaya girer görür diye, burda sakladım." dedim.
" neyi..." dedi anlamayarak.
" bu akşam giymen için aldığım elbise yi."
heyecanla konuştu.
" aşkım sen bana yine mi elbise aldın?"
" evet aldım aşkım, çünkü sana bişeyler almak çok hoşuma gidiyor, evlendiğimizde de gecelik alıcam." dedim sırıtıp.
" yaa Ömer..." dedi utanarak.
" hadi al bakalım elbiseni, ama şimdi açma, akşam giyineceğin zaman aç."
" tamam sevgilim." dedi ve sonra dudaklarıma yapışıp uzun uzun öptü, emdi ve geri çekilip konuştu.
" teşekkür ederim sevgilim, seni çok seviyorum."
" rica ederim bebeğim benim." Diyip boynundan öptüm.BERK TEN
yatağımda uzanmış Instagram da gezinirken bir anda karşıma aybike nin bir fotoğrafı çıktı, parmağımla büyütüp izlemeye başladım, yüzümde hafif bir tebessüm oluştu, kalbim de ise minik bir heyecan...o fotoğrafının altına dayanamayıp yorum yaptım.
@berkozkayaa: hanginiz daha tatlı bilemedim şimdi
çok geçmeden aybike den cevap geldiğini gördüm.
@aybikeerenn: 🥰❤️
yorumuna gülümseyip fotoğrafına bakmaya devam ettim.
ben galiba sana aşık oluyorum be tatlım... dedim fotoğrafına bakarken.SÜSEN DEN
ömerin odasından çıkıp koşar adımlarla kendi odama gidip, ömerin bana aldığı elbise kutusunu dolabıma koydum.
elbise nin nasıl bir şey olduğunu çok merak ediyordum, bir an önce akşam olmasını diledim.
elim usulca karnıma gitti, minik minik okşayıp fısıltı şeklinde konuştum.
" bak annecim, baban bana elbise almış,
işte o kadar tatlı, o kadar düşünceli ve o kadar romantik bir baban var.
şimdilik bana alıyor, ama sen doğduğunda hatta seni öğrendiğinde sanada bir sürü şeyler alacak.
yine söylüyorum, sen ve ben, biz çok şanslıyız annecim, çünkü bizim hayatımızda mükemmel bir insan var." dedim. sonra da dudağımı büzüp hüzünle konuştum.
" biliyorum, ne zaman benim olduğumu söyliceksin babama, diceksin...
bu akşam söylicem annecim, bu akşam babanla yemeğe çıktığımızda ona, seni söylicem, bir bebeği olduğunu, baba olacağını söyliceğim." dedim, gözümdeki bir damla yaşı silip.ÖMER DEN
bu akşam süsene, babasıyla konuştuğumu ve babasının, annemin katili olduğunu söylicek tim.
ben, o adamı öldürecektim bunda kararlıydım, ama süsenin de bunu bilmeye hakkı vardı, ona herşeyi itiraf etmek zorundaydım.
babasını seçerse, canı saolsun...
ama beni seçerse, birşeyleri yoluna sokmak için çabalar, elimden geleni yapar, süseni kaybetmemek için yada geri kazanmak için savaşırım.YAZAR DAN
işte hayat bu kadar garip ve acımasızlıklar da doluydu.
iki genç var, süsen kılıç.
hamileliğini söylemek için can atarken... diğer genç Ömer yılmaz,
sevdiği kadına, onun babasını öldüreceğini ve annesinin katili olduğunu açıklayacak tı...
susen ve Ömer aşklarının en taze zamanlarında büyük bir çıkmaza girmişler di.
ikisinden biri bu çıkmazdan sağ çıkacaktı, diğeri ise yaralı...
bu çıkmazdan kim sağ çıkarsa çıksın hiç bisey eskisi gibi olmayacak tı.
yaralı çıkan sa... onu daha acı dolu günler bekliyor du...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜSÖM ( ÜVEY KARDEŞİM)
Novela Juveniliki farklı hayat, iki farklı yaşam, iki farklı kalp... süsen ve Ömer birbirinden farklı iki zıt kutup. üvey kardeşlik ile başlayan bu başlangıç, zamanla başka hislere dönüşecek ti..