38

111 11 3
                                    

jeongguk duyduklarını hazmedemiyordu. çünkü fark edememişti yoongi'nin de kendisine aşık olduğunu, anlayamamıştı. şok olmuştu ve heyecanlanmıştı da. vücudunda salgılanan adrenalin, titremesine yol açıyordu.

"seni asla pişman etmeyeceğim, güzelim. o bir kere yaşandı bir daha da yaşanmayacak. sana söz veriyorum. "

yoongi'nin gülüşü ile kısılan gözleri ve ortaya çıkan o tatlı görüntüye dayanamadan sarıldı jeongguk. öyle sıkı sarılıyordu ki, bırakmak dahi istemiyordu. yoongi de karşılık verdiğinde, dünyalar jeongguk'un olmuştu.

"hyung geri çekilmen lazım yemeklerimiz geldi ve garsonlar bize bakıyor. "

jeongguk kaşlarını memnuniyetsizliğini belli edercesine çatarak önce başını sonra kollarını çektiği bedenin baktığı yöne doğru baktı. cidden izin ister gibi bir halde bakıyordu garsonlar. o yüzden hiç de istemeyerek yerine geçti ve elini kaldırarak garsonlara gelmelerini işaret etti.

yemekleri masaya servis ettikten sonra giden garsonlara ikisi de bakmamıştı. birbirlerinden gözlerini alamayan ikili, yemeklerini soğutmak üzereydi.

"hyung, bana öyle bakma."

"nasıl bakmayayım?"

"utandıracak şekilde işte."

"sana nasıl bakıyorum ki, bakışlarımdan utanıyorsun?"

yoongi nasıl açıklayacağını bilmiyordu, daha demin neler yaşanmıştı öyle onu da bilmiyordu. kendinde değildi, ruhu nirvanadaydı. zihni büyük bir sessizliğe bürünmüştü ve kalbi... kalbi ise hiç durmadan koşan bir at gibiydi. biraz daha böyle devam ederse çatlayıp ölecekti o bakışlarından kaynaklı.

"beni öpmek istiyormuş gibi bakıyorsun, bana dünya da tekmişim gibi ve bana kıyamazmışsın gibi bakıyorsun."

jeongguk küçüğünü gülen gözlerle izledi ve dinledi. doğruydu, deli gibi öpmek istiyordu yoongi'yi şu an. o yumuşacık dudakları tekrardan hissedip, bulunduğu yerden soyutlamak istiyordu ikisini de.

doğruydu, yoongi bu dünya da ilk ve tekti. onun için değil, tüm dünya için bir taneydi ve onu kimseyle paylaşmaya niyeti yoktu. paylaşamazdı da, bunun düşüncesi bile sinirlenmesine yetmişti.

doğruydu, yoongi'ye kıyamazdı jeongguk. saçının teline zarar gelse, herkesi yakardı. bu kendisi bile olsa. onun yanında durmak için, dünyayı karşısına alırdı. onun için yaratılmıştı, onun için ölürdü.

"bu dediklerinin hepsi doğru, küçüğüm. ve sana bir ömür böyle bakacağım, gözlerim asla üzerinden ayrılmayacak. ta ki sen istemeyene kadar."

jeongguk'un son cümlesine, yoongi'nin kaşları çatılmıştı. bunu nasıl düşünüp de söyleyebilirdi? görmüyor muydu ne haldeydi? bu cümleyi kurarak onu kıracağını düşünememiş miydi?

"ne demek bu şimdi? seni günün birinde istemeyeceğimi nereden çıkardın?"

"güzelim, öyle olacak demiyorum. olur da bir gün bir seni üzecek bir şey yaparsam-"

"o zaman yapma."

dedi aynı yüz ifadesiyle yoongi. yoongi'nin bu tepkisine gülümsedi jeongguk, başıyla onayladı. ağzına fermuar çekip, sadece bakmaya devam etti yoongi'ye aynı şekilde.

"tamam hadi o zaman, yemeklerimizi yiyelim hyungie."

"yiyelim güzelim."

o akşam, gülerek eğlenerek yemeklerini yediler. sohbet sohbeti açtı, akıllarına gelebilecek her konudan konuştular. restoranttan çıkıp, dondurma yediler. el ele dolaşıp, arabayla gezdiler. en sonunda iş gecenin bitimine doğru geldiğinde, jeongguk yoongi'nin evine çekmişti arabayı ama ne yoongi inmek istiyordu arabadan ne de jeongguk gitmek istiyordu.

"hyung, bu akşam da bende kalsana."

jeongguk bu teklifi bekliyormuş gibi, sanki bu teklifi edeceğini biliyormuş gibi hemen onayladı. aklında zerre farklı bir şey yoktu, onunla uyuyup uyandığı günü çok sevmişti bu yüzden tekrarlamak istiyordu. ama bu sefer sevgilisi olarak.

heyecanla arabasından indi ve gidip yoongi'nin kapısını açtı. yoongi onun bu halini görünce, gülerek arabadan indi. koskoca adam, iki dakika da çocuk gibi olmuştu. bu çok hoştu.

kapıya doğru yürürken, jeongguk'un eliyle kendi elini birleştirdi yoongi. oma temas etmeyi çok seviyordu, keşke her an yanında olsaydı ama ikisinin de hayatlarında birbirinden bağımsız noktalar vardı. zamanla onlar da birleşirdi.

kapıya geldiklerinde, yoongi kapıyı açtı ve içeri geçtiler. jeongguk üzerindeki ceketi çıkarttı, yoongi de kendi ceketini portmantoya astı. usulca birlikte mutfağa geçtiler.

"hyung bir şey içmek ister misin? su, kahve, çay, soda, meyve suyu ya da alkol?"

jeongguk alkol kelimesini duyunca şaşırdı, alkol ve yoongi mi? yoongi alkol mü kullanıyordu? bunu neden bilmiyordu?

"sen alkol mü kullanıyorsun?"

öyle bir şaşkınlıkla sormuştu ki jeongguk bunu, yoongi kahkaha atmıştı. çok nadir de olsa taehyunglarla içerdi ama çok nadirdi. bunu olur da ortam olursa arkadaşlarıyla diye almıştı.

"her gün iki kadeh desem ağlarsın hyung, o yüzden şaka yapmayacağım. hayır, yani çok nadir içerim ama olur da içilecek bir ortam olursa diye almıştım."

jeongguk anladığına dair başını salladı ve soda istediğini söyledi. yoongi hemen bir dilim limon kesip büyük bir bardağa buz koydu ve sodayı o sıktığı limonun üzerine döküp jeongguk'a verdi.

"churcill iyi gelir diye düşünmüştüm."

"mutfakta da iyi gibi duruyorsun."

"bence yanında daha iyi duruyorum."

yoongi bir anda düşündüğü şeyi sesli söylediğini fark edince, gözleri kocaman oldu. sonrasında bakışlarını kaçırdı, utanmıştı.

jeongguk, onu elinden tutup tezgahın etrafından döndürerek kendine doğru getirdi. oturduğu tabureyi biraz geriye kaydırarak bacaklarını iki yana açtı ve yoongi'yi tezgahla kendi arasına aldı.

"senden başkası da yakışmaz zaten yanıma. ama kabul edelim, ben de sana çok yakıştım."

yoongi kıkırdayarak kollarını karşısındaki bedene sardı ve hafifçe yerinde zıpladı. jeongguk da onun bu haline gülüp, sarıldı.

"hyung?"

"efendim bebeğim?"

"uyuyalım mı artık?"

"uyuyalım güzelim, uyuyalım."

jeongguk, geri çekildi ama yoongi'nin burnunun ucuna ufak bir öpücük kondurmadan da edememişti. jeongguk yoongi'nin elinden tutup, yoongi'nin odasına doğru ilerlemeye başladı. odaya geldiklerinde, yoongi jeongguk'a kendi kıyafetlerinden vermişti ama jeongguk az kalsın önünde giyinecekti. apar topar odasındaki banyoya itti yoongi jeongguk'u ve orada giyinmesini sağladı. sonra kendisi de üstünü değiştirdikten sonra jeongguk'u çağırdı.

beraber yatağa girip, hemencecik sarıldılar. yoongi jeongguk'un göğsüne koymuştu başını ve kalp ritmini bir müzik misali dinliyordu. jeongguk ise dudaklarını yoongi'nin alnına, burnunu ise yoongi'nin saçlarına yaslamıştı. yoongi'nin kokusu onu mest edip yavaş yavaş mayıştırırken, yoongi de farklı durumda değildi.

o gece, hayatları boyunca çekmedikleri kadar güzel bir uyku çekmişlerdi.

çooooooooooook uzun bir süreden sonra merhabaaa! umarım beğenirsiniz, iyi gecelerrr 💖✨

çooooooooooook uzun bir süreden sonra merhabaaa! umarım beğenirsiniz, iyi gecelerrr 💖✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

cafuné • yoonggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin