7

738 72 43
                                    

Jeongguk, neden böyle bir şey yaptığını bile bilmiyordu. Biraz onu yalnız bırakmak istemişti sadece ama bunun telefonları dahi açmama derecesine geleceğini düşünmemişti açıkçası.

Altı üstü üç gün boyunca yalnız bırakmıştı bir de, bu detayı da atlamamak lazımdı.

Onu ektiğinden kaynaklı bir kırgınlık olduğunu biliyordu ama işi cidden önemliydi. Hayatında kimseyi de ekmemişti zaten, bundan dolayı da üzgündü. Hele ki bu kadar kırılgan ve saf bir çocuğu üzdüğü için daha da üzgündü.

Onun içine kapanmasına neden olmuştu, zaten yeterince içine kapanık değilmiş gibi. Çok kısa bir zaman geçmişti tanışmalarının üzerinden ama onu incitmek, kendisine tarifi olmayan bir üzüntü bahşetmişti.

Şu an genç çocuğun okulunun önündeydi Jeongguk, hatta çıkış saatlerinden beş dakika önce gelmişti kaçırmasın diye.

Normalde şu anda bir başkasına ders veriyor olmalıydı, çünkü dün gece birisi arayıp ondan ders vermesini istemişti ve bu Yoongi ile tartışmalarından önceydi. Aslında tartışma bile sayılmazdı ama sonuçta küçük çocuğun kalbini kırmıştı.

Okulun zili çaldığında, hızla okuldan çıkmaya çalışanların arasında gözlerini gezdirmeye başlamıştı Jeongguk. Ortalıkta görünmüyordu, sınıfını biliyor olsaydı sınıfına kadar giderdi yaşça büyük olan. Aklına da gelmemişti hangi sınıfta olduğunu sormak.

Gerçi sorsa bile saçma dururdu, bu tür durumlar dışında ne işine yarayacaktı ki bu bilgi?

Gözleri hala öğrencilerin arasında dolaşıyordu ama genç adam yoktu. Kaşları çatıldı, onu tanıyanları da tanımıyordu ki. Nasıl bulacaktı onu? Ailesini aramalı mıydı, aklında kötü senaryolar dönüyordu çünkü.

Gerçi ailesi ne kadar umursardı bilmiyordu ama yine de bilgi verirlerdi değil mi?

Yine de telefonu eline aldı ve mesaj kutusuna girerek Yoongi'nin mesaj panelini açtı. Ardından mesaj yazma kısmına tıklayarak, aklından geçenleri yazdı.

jeonggukjeon: Neredesin?

minmin: Öğretmenim, her gün her gün mesaj atıp arıyorsunuz.
Altı üstü öğrencinizim.
Biliyorsunuz değil mi?
Yani bir insan sevgilisine her gün böyle mesaj atmaz.

jeonggukjeon: Sana bir soru sordum Min.
Neredesin?

minmin: Okulun önünde değilim mesela sizin gibi.
Bunu bilmeniz yeterli olacaktır.

jeonggukjeon: Senin neyin var ben hiçbir şey anlamıyorum.
Sevgilimden bile daha az trip yiyorum Yoongi ben.

minmin: Trip atmak gibi bir haddimin olmadığını biliyorum Bay Jeon.
Lütfen saçmalamayı da kesin, bu sinir bozucu.
Aslına bakarsanız sizin tavırlarınızın hepsi sinir bozucu ama işte.
Katlanmak zorundayım.

jeonggukjeon: Konumuz bana olan hitabın değil, elbet buna da değiniriz Yoongi.
Kırgın olmaman gereken bir konuda bile neden kırgın olduğunu anlayıp yanına gelmek istiyorum.
Ki geliyorum.
Buna rağmen bana bu tarz da konuşuyorsun.
Ne var biliyor musun, aslında haklısın.
Sadece öğrencimsin ve ben yanlış kişinin kırıldığını düşünmüşüm.
Bundan sonra saatleri belirler ve sana atarım.
(Görüldü.)

Jeongguk delirmek üzereydi, o kısa içerisinde konuşmaya bile çekinen Yoongi'ye ne olmuştu böyle? Bunlar nasıl tavırlardı, anlayamıyordu.

Telefonu elinde hafifçe sıkarak, arabasına döndü ve kapıyı açarak, telefonu arabanın içine fırlattı. Çenesi kasılmıştı. Arabaya atlayıp, kapıyı kapattı ve yüzünü hızlıca iki üç kez sıvazladı. Bir şekilde sakinleştikten sonra arabayı çalıştırıp okulun önünden ayrıldı.





 Bir şekilde sakinleştikten sonra arabayı çalıştırıp okulun önünden ayrıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
cafuné • yoonggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin