Sabahtan beri kendini iyi hissetmiyordu Yoongi ama ailesini aratıp izin almak da istemiyordu açıkçası. Evde büyük sorunlar yaşanıyordu bunu istediğinde ve en son isteyeceği şey bile değildi bu.
Yoongi kendini hiç olmadığı kadar yalnız hissediyordu, çünkü herkesten iyice uzaklaşmıştı. Taehyung, Namjoon ve hatta Jimin ile bile konuşmuyordu. Onları görünce yolunu değiştiriyordu çünkü eğer yanlarına giderse sorguya çekilecekti. Bunda sorun yoktu, sadece buna bile gücü olmaması dışında.
Yürümeye bile hali yoktu, bunun için dayanamayıp idareye gitti Yoongi. Yürürken birkaç kez yalpalasa da, bir yerlere tutunmuştu. Birkaç kişi ona bakarak gülse de, dert etmemişti. En azından onlar en başından beri nasıl hissediyorsa kendisine karşı hala öylelerdi.
Jeon Jeongguk gibi dönmemişlerdi.
İdareye vardığında durumu anlattı Yoongi müdür yardımcısına. Müdür yardımcısı ailesini aradı ve izin verildiğini duyunca iyi günler dileyip telefonu kapattı. Müdür yardımcısı Yoongi'ye bir izin kağıdı yazıp, ona uzattı. Ardından Yoongi teşekkür edip, müdür yardımcısının odasından çıktı.
Sessizce koridorda ilerlerken, bir çocuk omzuna bilerek çarptı ve Yoongi'yi yere düşürdü. Yoongi yere düştüğünde kafasını çarpmıştı, canı çok yanmıştı. Zaten rahatsızdı, bir de bu canının acısını arttırmıştı. Yine de korkmuştu, acaba yine mi hırpalanacaktı?
"Tam hak ettiğin yerdesin. Ayak altında, seni adi ibne."
Yoongi karşısındaki çocuğun gözlerinin içine bile bakamıyordu ki. Baksa, biraz da cesareti olsa...
"Baksana yüzüme, kimle konuşuyorum ben?"
Yoongi yine bakmadı. Bakamıyordu, çünkü cidden ürküyordu. Şu haliyle bir de dayak yerse hiç iyi olmayacaktı. Kolunu kaldırmaya dahi hali yoktu, olsa da bir şey yapamazdı ama en azından ayağa kalkıp yürüyebiliyordu o zamanlar. Şu an onu bile nasıl yapacağını düşünüyordu.
"Kime diyorum lan!?"
Deyip yakalarından kavradı çocuk, Yoongi'yi. Yoongi'nin gözleri dolu doluydu, biraz daha zorlasa ağlardı herhalde. Bunu fark eden karşısındaki çocuk ise sadece güldü.
"Ne kadar da ezik bir piçsin."
Deyip geri yere attı Yoongi'yi ve yüzüne bir yumruk indirdi. Bunu gören çocuğun arkadaşları da tekme atmaya başladığında, herkes durup sadece izlemeye başlamıştı bile.
Yoongi ise cenin pozisyonunda durmuştu, bunun bitmesini bekliyordu gözyaşları akarken. Teneffüs zili çaldığında, her şey durmuştu ve o sırada da Taehyung, Jimin ve Namjoon gelmişti. Çocuklarla orada kavga etmeye başladıklarında, Yoongi oradan sessizce ayrılmayı denemişti ama acıyla inlemesi koridorda yankılanmıştı. Bunun üzerine yerde yüzü gözü dağılmış olan üç çocuk bile dönüp ona bakmışlardı.
Taehyung koşarak Yoongi'nin yanına gitti ilk olarak. Ardından Jimin ve Namjoon da hızla Yoongi'nin yanına gidince, konuşmaya başladılar.
"Hastaneye götürmeli miyiz?"
"Tabii ki de aptal! Başka seçeneğimiz mi var sanki!?"
"Bağırmayın! Kesin tartışmayı! Yoongi, bebeğim iyi misin!?"
Taehyung, onun yüzünü kendine çevirdiğinde şokla ağzını irileştirdi ve arkasındaki üçlüye döndü. Öyle bir bakıyordu ki, bakışlarıyla sanki öldürmüştü bile o üçünü.
"Sizin sülalenizi sikeceğim, sadece bekleyin orospu çocukları sizi!"
Taehyung bağırdıktan sonra, Yoongi'yi kucakladı ve Jimin'e onun çantasını almasını söyledi. Namjoon ile birlikte giden Jimin'in hemen ardından Taehyung güvenliğin yanına gitti ve gidince taksi çağırmasını istedi.