acısı kalır, anıları gider... (part 2)

162 6 0
                                    

"Bir insanın sana neler yaşattığını unutabilirsin, peki ya hissettirdiklerini..."

Hakan: Ne diyorsun sen abi? Ben Aylin'i dört yıldır ilk defa şimdi görüyorum.
-Aylin duyduğu cümleyle beyninden vurulmuşa dönmüştü.
Aylin: Hakan ne diyorsun sen?
Hüsnü: Aylin anlamadın mı kızım ya? Aklı sıra bize şaka yapıyor. Hakan biraz ciddi ol oğlum, ölümden döndün şurda. Bu kız ne kadar korktu biliyor musun?
Hakan: Abi noluyor burda, noldu bana ve Aylin niye burda?
-Aylin Hakan'ın elini tutar.
Aylin: Hakan bak korkutuyorsun canım. Şakaysa uzatma artık tamam mı?
-Hakan Aylin'in elinden elini çeker.
Hakan: Niye geldin sen Aylin? Tamam anladık ekip haber vermiş benim yaralandığımı. Ama zahmet etmişsin, buraya kadar gelmene gerek yoktu.
-Hakan buz gibi bakıyordur Aylin'e.
Aylin korkmaya başlamıştır, gözleri dolar.
Aylin: (sesi titrer) Abi noluyor?
Hüsnü: Şşşş tamam sakin ol kızım, belli ki kafasına aldığı darbeden dolayı Hakan'ın aklı bulanmış. Sen şimdi git doktora haber ver, ben burdayım.
-Hakan ikisine de şaşkın bir ifadeyle bakıyordur.
Aylin: Ama abi...
Hüsnü: Aylin dedim!
-Aylin son bir kez Hakan'a bakar, bakışlarındaki soğukluk kalbini üşütmüştür adeta. Daha bu sabah ona aşk sözcükleri söylemiyor muydu bu adam? Peki şimdi bu karşısındaki kimdi? Aylin bu sorular beynini kemirirken istemese de odadan çıkar.
Hakan: Abi noluyor, anlatıcak mısın artık?
Hüsnü: Hakan sen en son ne hatırlıyorsun?
Hakan: (biraz düşünür) Bilmem kafamın içi kazan gibi, her şey bulanık sanki.
Hüsnü: Aylin... Aylin'i hatırlamıyor musun?
Hakan: Hatırlıyorum tabiki abi... 4 yıl önce çekti gitti, bitti o mevzu. Şimdi hangi yüzle gelmiş orasını da anlamadım da neyse.
Hüsnü: Peki hangi aydayız onu söyle.
Hakan: (anlamaz) Mayıs
Hüsnü: Doğru... Peki yıl?
Hakan: Abi dalga mı geçiyorsun benle? 2023 tabiki.
Hüsnü: Şimdi anlaşıldı Aylin'i görünce neden şaşırdığın.
Hakan: Abi artık bana da ne olduğunu anlatacak mısın?
Hüsnü: Hakan aslanım, bak...
-Aylin ve doktor odaya girer.
Hüsnü: Hah doktor bey, çok şükür geldiniz. Hakan normal değil.
Doktor: Aylin hanım biraz söz etti. Aşağı yukarı ne kadarlık bir zaman dilimini hatırlamıyor?
Hüsnü: 2023 yılındayız dedi bana. yani aşağı yukarı 1 yıl kadar...
Hakan: (şaşkın) Ne diyorsunuz siz?
Aylin: Ne demek 1 yıl ya?
Doktor: Bu gibi kafa travmalarında nadir de olsa karşılaştığımız bi durum bu, beyin hafızanın bir kısmını siler. Hele ki bu sildiği zamanda hayatında köklü bir değişim olduysa...
-Hakan doktorun söylediklerini dinlerken sorgulayıcı bi şekilde Aylin'e bakıyordur. Aylin neden burdaydı, niye şimdi geldi? Yoksa daha önce mi geldi, hayatındaki köklü değişim o muydu?
Aylin: Geçici di mi bu durum? Yani hatırlayacak.
Doktor: Maalesef net bir zaman veremem. Bu süre 1 saat de olabilir, 1 yıl da. Hatta belki de...
Hüsnü: Belki de hiç hatırlayamayabilir.
Doktor: Bu çok küçük bir ihtimal, tek ihtiyacımız sabır. Hakan Bey'i bu süre zarfında bir şeyleri hatırlamaya zorlamayın, yavaş yavaş anlatın ona unuttuğu zamanı. Normal hayatına devam etsin.
Aylin: Peki hatırladığı yerden mi, yoksa kaldığı yerden mi devam etsin?
-Bu cümleyi Hakan'ın gözlerinin tam içine bakarak sormuştu Aylin.
-Hakan ise sadece Aylin'i inceliyordu.
Doktor: Kaldığı yerden devam etmesi daha sağlıklı olacaktır. Yani bugün olaydan bir saat önce nasıl bir hayatı varsa ona geri dönsün. Bu gece müşahede altında kalsın, yarın durumuna göre taburcu ederiz. Geçmiş olsun.
-Doktor odadan çıkar.
Hakan'la Aylin gözlerini ayırmadan birbirlerine bakıyorlardır. Hüsnü bunu farkeder.
Hüsnü: Ben sizi yalnız bırakayım.
-Aylin'le Hakan birbirlerine o kadar dikkatli bakıyorlardır ki Hüsnü'nün odadan çıktığını bile farketmezler.
Aylin, Hakan'ın gözlerinde bir ışık arıyordu. Hakan'sa yılların özlemini gideriyor gibi Aylin'in yüzünün her bir detayını inceliyordu. Bir süre bakıştıktan sonra sessizliği bozan Aylin olur.
Aylin: (sert) Bana öyle bakma!
Hakan: (kaşlarını çatar) Nasıl?
Aylin: Sanki varlığımı sorguluyomuşsun gibi... Yabancıymışım gibi.
Hakan: Uzun zaman oldu Aylin, bi yabancıdan pek de farkın yok şu an benim için.
Aylin: (bağırır) Ya ben döneli nerdeyse 1 yıl olacak Hakan, biz bunları aştık. Ya daha bu sabah beraberdik biz; birlikte uyandık, sen bana kahvaltı hazırladın, ben her zamanki gibi mutfağı dağıttın diye söylendim sana.
-Hakan Aylin'in suratına boş bakıyordur, çünkü bunların hiçbirinin şu an Hakan'da bir karşılığı yoktur.
Hakan: Ben hatırlamıyorum ama... Benim hatırladığım tek bir şey var; o da ardında bi mektup bırakıp, çekip gitmen.
Aylin: Hakan bak onların hepsi geçti sevgilim. Geride kaldı o günler, biz şimdi çok mutluyuz.
Hakan: Niye inanayım sana?
Aylin: Hakan bana bak, Aylin'im ben AYLİN.
-Aylin kendini sakinleştirmeye çalışır.
Aylin: Biz ne yaşıyoruz ya, nasıl bir kabus bu?
Hakan: (sinirli) Ben de sana onu soracaktım Aylin. Nasıl bir kabus ki bu, sen şu an karşımda duruyorsun?... Hayır madem hafızamı kaybetmişim, keşke 1 yılı değil de şöyle bi son 7-8 yılı unutsaydım da;
SENİ HİÇ TANIMAMIŞ OLSAYDIM...
-Aylin duyduğu cümleyle olduğu yerde donakalır. Hakan'ın gözlerinde ise sadece öfke vardır. Aylin'in gözleri dolar, daha fazla orda duramaz ve bi hışımla odadan çıkar.
...
Kapının önüne çıktığı andan itibaren kendini tutmayı bırakır ve ağlamaya başlar. Biraz sonra yanına Selin gelir.
Selin: Aylin.
Aylin: Selin, Hakan beni hatırlamıyor.
Selin: Kuzum, Hüsnü abi anlattı. Sadece senin geri döndüğünü hatırlamıyormuş.
Aylin: Ne farkeder Selin? Bizi hatırlamıyor. Az önce bana bir bakışı vardı... Sanki düşmanıymışım gibi.
-Selin Aylin'e sarılır.
Selin: Geçecek canım, bunu da atlatacaksınız... Hadi sen Hakan'ı yalnız bırakma.
Aylin: Selin anlatamadım galiba, adam yüzümü bile görmek istemiyor.
Selin: Aylin o sadece kaldığı yerden, yani sana kızgın olduğu yerden devam ediyor. Ama o zamanlar bile seni nasıl sevdiğine ben şahidim. Kalbin hafızası olmaz Aylin, elbet içinde bir yerde seni hissedecektir...
Sen yeter ki pes etme. Hakan için güçlü dur!
Aylin: (burukça gülümser) Hakan için...
-Az sonra yanlarına Mesut gelir.
Mesut: Bu oda di mi?
-Mesut içeri girmeye çalışır. Ama Aylin'le Selin engel olur.
Aylin: Abi dur napıyorsun?
Mesut: Bırakın ya, benim kardeşimi unutmak neymiş göstericem ben o Hakan'a.
Selin: Mesut saçmalama istersen.
Mesut: Aylin bu 1 yılı unutmuş doğru mu?
Aylin: Yani aşağı yukarı evet.
Mesut: O zaman benim uyandığımı da hatırlamıyor. Dur ben girip şunun aklını alayım da fabrika ayarlarına geri dönsün.
Aylin: Abi dur gözünü seveyim zaten hafızası gitti. Olan aklını da sen alacaksın.
Selin: Hadi Mesut gel biz gidelim. Aylin biz yine geliriz kuzum.
Aylin: Tamam dikkat edin.
....
-Hakan Aylin çıktıktan sonra sakinleşmeye çalışıyordur. Az önce sinirle kurduğu cümle Aylin kadar onun da canını yakmıştır. Düşünmekten kafayı yemek üzeredir. Hayatının bir yılı kayıp mı olmuştu şimdi? Peki ya Aylin... Onu tekrar gördüğünde neden bu kadar hızlı attı kalbi? Hani onu maziye gömmüştü? Gerçi görünen o ki pek başarılı olamamış, Aylin'in dediğine göre şu an yeniden beraberlerdi. Peki nasıl olmuştu? Nasıl affetmişti Aylin'i?
-Hakan bu hatırlamadığı yeni hayatına dair bir ipucu bulmak için etrafındaki çekmeceleri karıştırmaya başlar ve sonunda aradığını bulur; cep telefonu. Kilit ekranını açtığında Aylin'in fotoğrafını görür. Gördüğü fotoğrafla yüzünde istemsizce bir tebessüm belirir. Farkına vardığında kendini toplar.
Hakan: Kendine gel Hakan, o seni bıraktı unutma!
-Kilit ekranındaki tarihe takılır gözü "Mayıs 2024" en son hatırladığı tarihten tam 1 yıl sonrası...
Hakan bu bilmediği yeni hayatı hakkında bilgi almak için galeriye girmeye karar verir. Ama telefonunda şifre vardır. Hatırladığı son şifreyi tuşlar "050517" ama başarısız olur. Ne olabilir diye biraz düşündükten sonra "031184" ü dener yani Aylin'in doğum tarihini ve telefon açılır.
Tam galeriye girecekken Aylin gelir.
Aylin: Müsade var mı?
Hakan: (kinayeli) Buyrun Aylin hanım, nasıl olsa hayatımdaymışsınız zaten. Müsadesi mi kaldı bunun?
-Aylin biraz olsun sakinleşmiştir, içeri girer ve kapıyı kapatır. Hakan'ın elindeki telefonu farkeder...
Aylin: Telefonunu bulmuşsun, galeriye mi bakacaktın?
-Hakan şaşkın gözlerle Aylin'e bakar.
Aylin: Bakma öyle, ben de hafızamı kaybetsem bakacağım ilk şey fotoğraflarım olurdu... Fotoğraflar yalan söylemez.
Hakan: Ben de tam bakıyordum sen geldin.
Aylin: Telefonu nasıl açtın, şifresini hatırlıyor musun ki?
Hakan: Tabiki yıllardır aynı, annemin doğum tarihi.
-Aylin kendini tutamaz gülmeye başlar.
Hakan: Ne var, niye gülüyorsun?
Aylin: Hakan sen unutmuş olabilirsin ama biz şu an beraberiz. Yani ben senin telefon şifreni biliyorum.
Hakan: (yakalanmış bir ifadeyle) Of ya tamam, ezberlemesi kolay diye öyle yapmışımdır ben.
Aylin: Tabi canım tabi.
-Aylin sandalyeyi Hakan'ın yanına çeker ve oturur.
Aylin: Ee madem birlikte bakalım anılara... Anılarımıza.
-Hakan başta itiraz edecek gibi olur ama sonradan pes eder ve galeriye açar. Galeri hep Aylin'in fotoğraflarıyla doludur.
Hakan: Bu telefon senin olabilir mi acaba? Baksana hep sen varsın.
Aylin: (güler) Devamlı fotoğraflarımı çekene sormak lazım onu.
-Hakan, Aylin'le küçük bir kız çocuğunun fotoğrafını görür.
Hakan: Bu çocuk kim Aylin?
-Aylin şu an içinde bulundukları durumda Elif'i anlatmanın, Hakan'ın kafasını daha da çok karıştıracağını düşünür.
Aylin: Elif, arkadaşımın kızı. Burda birlikte parka gitmiştik.
Hakan: Çok tatlıymış.
-Hakan fotoğraflara bakmaya devam eder. Aylin'le sarılarak çekilmiş güldükleri bir fotoğraflarını görür.
Hakan: Böyle bi fotoğrafımız olduğunu hiç hatırlamıyorum.
Aylin: Normal, çünkü 2 gün önce çekildi bu fotoğraf.
Hakan: (şaşırır) 2 gün önce mi? Biz 2 gün önce bu halde miydik yani?
Aylin: (derin bir nefes alır) Şimdi ise ne haldeyiz?... Hayat ne garip?
Hakan: Asıl bana sor... Bi hastane odasında gözümü açıyorum, daha dün... yani benim hatırladığım dün; beni boşayıp, çekip giden karım karşımda duruyor.
Aylin: Senin için çok karmaşık biliyorum. (çekinerek elini tutar) Ama biz bunları aştık sevgilim. Baksana şu fotoğraflara ne kadar mutluyuz. Her şey çok güzeldi, ta ki o bomba patlayıncaya kadar... Bi bomba patladı sen hayatıma girdin, sonra başka bi bomba daha patladı ve sen beni unuttun...
-Hakan elini geri çeker.
Hakan: Bilmiyorum Aylin. Hani bir şarkıda diyor ya. "gözümün gördüğü, göğsümün bildiğiyle bir değil..."
işte tam olarak o durumdayım şu an. Neye inanacağımı şaşırdım.
Aylin: Peki memnun musun şu an bulunduğumuz durumdan? Yani sen şu an bir yıl önceki Hakan'sın. Bir nevi sana geleceğin gösteriliyor gibi. Bu karşılaştığın gelecek seni mutlu etti mi?
Hakan: Bilmiyorum... Hâlâ bu durumun gerçekliğini idrak edebilmiş değilim.
Hani insanlar "biri gelip 1 yıl sonra hayatım böyle olacak dese hayatta inanmazdım." derler ya. Benim durumumu daha iyi özetleyecek bir cümle olamaz sanırım. 1 yıl önce, yani size göre 1 yıl önce biri gelip bana "Hakan, Aylin geri dönecek ve siz çok mutlu olacaksanız" dese. İnanmazdım... (derin bir nefes alır) Ama inanmayı çok isterdim Aylin.
Aylin: Ama gerçek oldu Hakan, bak ben yanındayım.
Hakan: Zaman ver bana olur mu Aylin? Bu durumu sindirmem için zaman ver... Şimdi müsaade edersen uyuyacağım.
Aylin: Peki, iyi geceler.
Hakan: Sen burda mı kalacaksın?
Aylin: (masumca) Kalmıyım mı?
Hakan: (gülümser) Başka refakatçi seçeneğim yok gibi duruyor.
-Aylin'in Hakan'dan gelen bu minik adımla gözleri parlar.
Aylin: Madem çok ısrar ediyorsun kalıyım o zaman bari.
-İkisi de güler ve bir süre sonra uyuyakalırlar.
...
Aylin Hakan'ın sayıklamasıyla uykusundan uyanır.
Hakan: Aylin bana bak, Aylin!
-Hemen yattığı koltuktan kalkar ve Hakan'ın yanına gider.
Aylin: Hakan.
-Hakan'a seslenir ama uyanmaz, en sonunda sarsmasıyla sıçrayarak uyanır.
Hakan: AYLİN...
-Hakan, Aylin'i karşısında görmesiyle kendine çeker ve sıkıca sarılır.
Aylin: Canım burdayım, kabus gördün.
-Bir süre sonra Hakan geri çekilir.
Hakan: Pardon ben rüyanın etkisiyle birden sarılmış bulundum.
Aylin: Hakan benden bunun için özür dilemene gerek yok. Ne gördün rüyanda?
-Hakan nefesini düzenledikten sonra anlatmaya başlar.
Hakan: Sen bi depodasın, ellerini ayaklarını bağlamışlar. Yüzün gözün kan içinde, bir de bomba düzeneği bağlamışlar... Sesleniyorum sana duymuyorsun. Ama rüya gibi değildi, sanki başka bir şeydi... Gerçek gibiydi.
Aylin: Gerçek zaten, (gözlerini parlar) Hakan hatırlıyorsun.
Hakan: (kaşlarını çatar) Ne?
Aylin: 2 ay öncesinde bu saydıklarının hepsi yaşandı ve sen kurtardın beni ordan.
-Aylin saçlarını geriye atar ve yara izini gösterir.
Aylin: Bak izi bile duruyor.
Hakan'ın Aylin'in yara izini görmesiyle içi acır, elini yavaşca havaya kaldırmasıyla Aylin gözünü kapatır. Tam yarasına dokunacakken eli havada kalır ve geri çeker.
Hakan: Özür dilerim.
Aylin: (gözlerini açar) Özür dilenecek bir şey yok bak ufak da olsa bir şeyler hatırlamaya başladın. Bu da iyiye işaret. Zamanla hepsini hatırlayacaksın, ben inanıyorum.
Hakan: Umarım.
-Aylin ellerini yavaşça Hakan'ın kafasındaki bandaja götürür.
Aylin: Bak yaralarımız aynı yerde... Her zamanki gibi...
-Bir süre göz göze kaldıktan sonra Hakan bakışlarını kaçırır.
Hakan: İyi geceler Aylin.
Aylin: Sana da... (sessizce) Sevgilim.
....
Devam edecek...

Ayhak EvreniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin