"aynı yıldızın altında"

199 5 0
                                    

"Aynı yıldızın altında sen vardın, ben vardım. Ama biz yoktuk..."

Aylin ve Hakan otelin arkasındaki ormanlık alanda el ele yürüyüş yapıyorlardır.

Aylin: Of Hakan, yedirdikçe yedirdin şiştim valla
Hakan: Sen yedi tane böreği nasıl yedin anlamadım ki, ben seni bildim bileli kuş kadar yersin sen.
Aylin: Körle yatan şaşı kalkıyor Hakancım
-Hakan ufak bi kahkaha atar, Aylin'e döner.
Hakan: Aşk olsun, "insan sevdiğine benziyormuş" falan desen daha hoş olurdu sanki.
Aylin: Diyorsun...
-Bir süre öylece yürürler, Aylin lafa girer.
Aylin: Sahi ya sen bu kadar iyi börek yapmayı nerden öğrendin?
Hakan: Ben hep iyi yemek yapardım, unuttun galiba.
Aylin: (gülerek) Yok canım hatırlıyorum. Yanmış hamsi tavayı unutmak mümkün mü?
Hakan: Ya kaç yıl geçti hâlâ mı o mevzu?
Aylin: Az daha mutfağı yakıyordun Hakan?
Hakan: Senin yüzünden
Aylin: Benim ne suçum var ya? Bana yanaşıcaksın diye balığı ocakta unutan sensin.
Hakan: Evet ama sen benim aklıma başımdan almasaydın olmayacaktı.
Aylin: Yine suçlu ben oldum.
Hakan: Evet, o kara gözlerinden sen sorumlusun yavrum.
-Aylin kahkaha atar.
Aylin: Arabeske bağladık bakıyorum
-Gülüşerek bir süre daha yürürlerken Aylin az ilerde gördüğü şeyle durur ve Hakan'a döner.
Aylin:Yoruldun mu?
Hakan:(rahatlayarak) Ay bi an hiç sormayacaksın sandım, hadi gel odamıza geçelim (imalı) hem daha yapacak çok işimiz var.
-Aylin'i çekiştirir.
Aylin: Yaaa Hakan dur bi dakika ya ben kaçmıyorum yaa, bir daha böyle manzarayı nerden bulucaz?
Hakan: Manzara?
-Hakan Aylin'in baktığı yere doğru kafasını çevirir. Ayın ışığı ilerdeki gölün yüzeyini kaplıyordur ve  gökyüzüne baktıklarında yıldızlar sanki ellerini uzatsalar dokunabileceklermiş gibi yakındır.
İkisi de manzaraya büyülenmiş bir şekilde bakarlar.
-Aylin Hakan'ın elini tutar.
Aylin: Hadi gel.
-Birlikte gölün kenarına giderler ve boş bi kayığın kenarına otururlar.
-Aylin büyülenmiş bir şekilde gökyüzüne bakıyordur.
Aylin: Ne kadar da yakınlar... Çok güzel di mi ?
-Hakan bakışlarını bir an bile Aylin'den ayırmaz.
Hakan: Evet... Çok güzel...
-Aylin kafasını çevirdiğinde Hakan'la gözgöze gelir ve gülümser.
Aylin: Bana değil manzaraya bakacaksın?
-Hakan eliyle Aylin'in saçını düzeltir.
Hakan: Ben zaten kendi manzarama bakıyorum. Bir mahsuru mu var?
-Aylin utanır ve kafasını önüne eğer.
Aylin: Ya Hakan yapma şunu
Hakan: Ne? Allah'ın bildiğini senden mi saklıyım, benim izlemeyi en sevdiğim manzara sensin.
-Aylin yavaşça Hakan'a yaklaşır ve dudaklarına minik bir öpücük kondurur. Geri çekildiğinde gözleri kapalı bir şekilde konuşmaya başlar.
Aylin: Seni seviyorum
Hakan: Ben de seni...
-Aylin geri çekilir ve başını Hakan'ın omzuna yaslar.
Aylin: Merak ediyorum biliyor musun?... Acaba ben seni bırakıp çekip gitmeseydim şu an nasıl bir hayatımız olurdu?
Hakan: Nerden çıktı şimdi bu?
Aylin: (hüzünlü) Hiç aklımdan çıkmıyor ki...
Hakan: (derin bir nefes alır) Yine zor soruyorsun Aylin?
-Biraz düşünür ve konuşmaya devam eder.
Hakan: Bak gökyüzüne, sonsuz olasılığı içinde barındırıyor. Evren her şeyi kusursuz bir zamanlama içinde bir araya getiriyor. Güneşi, ayı, yıldızları... Şu an bizi bir araya getiren de o sonsuz olasılıklar değil mi?
Aylin: (iç geçirerek) Gitmek benim tercihimdi ama... topu evrene atmak biraz haksızlık değil mi?
Hakan: Madem tercihlerden konuşuyoruz ben de sana gelmeyi tercih etmedim o zaman.
-Aylin şaşkın gözlerle Hakan'a bakar.
Aylin: Nasıl yani?
Hakan: Bu kadar çabuk vazgeçmeseydim, senin peşinden gelseydim. O gün o duruşma salonunda "ben karımı seviyorum sayın hakim" diyebilseydim... Acaba şimdi nasıl bi hayatımız olurdu?
Aylin: Belki de olması gereken oldu. Olgunlaşmamız, önce kendimizle olan kavgalarımızı çözmemiz gerekiyordu. O gün kalsaydım bügun yanında duracak gücü kendimde bulamayacaktım belki de. Ya birbirimizin suratına bakamayacak hale gelseydik?
Hakan: O son dediğin mümkün değil işte, Benim bu iki çift göze bakamama gibi bir ihtimalim yok.
-Aylin hafifçe gülümser ve Hakan'la birlikte manzarayı izlemeye devam eder.
Hakan: Bazı geceler balkona çıkar gökyüzünü izlerdim. Seninle aynı gökyüzünün altında olmak, aynı yıldıza bakmak... düşüncesi bile iyi geliyordu bana. 
-Aylin pür dikkat Hakan'ı dinliyordu.
Hakan: Bu gökyüzü, eğer içinde senin ona bakma olasılığını taşıyorsa güzeldi benim için...
-Aylin'in gözleri dolar.
Aylin: Aynı yıldızın altında sen vardın, ben vardım. Ama biz yoktuk...
-Hakan Aylin'in yanağından akan yaşı parmağıyla siler.
Hakan: Başka bir zaman diliminde de bu böyle değil miydi zaten Aylin?
Aylin: Nasıl yani?
Hakan: Sen hayatıma girmeden önce de bu gökyüzü yerli yerinde duruyordu. Ben yine bakıyordum, sen de bakıyordun, ama biz bakmıyorduk...
Senden önce geçirdiğim yaşlar, geçtiğim yollar, yaşadığım ömür... Senle olsaydı, yani daha erken tanısaydım seni acaba nasıl bir hayatımız olurdu?
Mesela 18 yaşımda rastlasaydım sana, aynı akademide okusaydık. Ben her ders arası seninle konuşmak için fırsat kollasaydım, Harçlığımın yettiği kadarıyla seni yemeğe çıkarsaydım... Gözümü senle açsaydım.
Aylin:(dolu gözlerle) İlk kalp çarpıntım sen olsaydın, sana güzel görünücem diye beni hazırlaması için koşa koşa Ayla abla'ya gitseydim mesela.
Hakan: Ya annemin baskılarına boyun eğip onun bana bulduğu bi kızla erken yaşta evlenseydim, senin aşkını hiç tadamasaydım.
-Hakan Aylin'in yüzünü sever.
Hakan: Böyle bir aşkı geç de olsa bana tattırdığın için teşekkür ederim sevgilim. Ama keşke "bugünkü aklımla 18 yaşında sevseydim seni..."
Aylin: (güler) Emin misin? Çünkü 18 yaşındaki Aylin baya asi, inatçı, ele avuca sığmazdı.
Hakan: (sessizce) Şimdi farklı mısın sanki?
-Aylin kafasını Hakan'ın omzundan hafifçe kaldırıp Hakan'a bakar.
Aylin: Duyuyorum seni... Engin abiyle uyumak istiyorsun herhalde?
Hakan: Tamam tamam, sustum.
-İkisi de gülüşür. Aylin tekrar başını Hakan'ım omzuna yaslar, bir süre sessizce manzarayı izlerler. Sessizliği bozan Aylin olur;
Aylin: (dolu gözlerle) Birbirimize çok geç kaldık di mi?
Hakan: Evet, (gülerek) aşağı yukarı 30 yıl kadar.
Aylin: Valla ben Rıza babanın ekibinde yerli yerimde duruyordum Hakan, sen geç kaldın gelmekte.
Hakan: (çapkın bir sesle) Rıza babanın ekibinde böyle güzel bi polis olduğunu duysaydım o kadar bekler miydim hiç? Hemen aldırdım tayinimi Mardin'den İstanbul'a.
-Aylin başını Hakan'ın omzundan kaldırır ve Hakan'a bakar.
Aylin: Senin eski görev yerin Mardin'di di mi?
-Aylin aklına gelen şeyle gülmeye başlar.
Hakan: Noldu, niye gülüyorsun?
Aylin: (gülerek) Benim çok önceden  Mardin'li bir hayranım vardı da o geldi aklıma. (gözlerini kısarak) Yoksa sen miydin o Hakan Komiserim?
Hakan: Ne hayranı ya, benim niye hiç haberim yok?
Aylin: Ay Hakan bin yıl önceki mevzu ya, adamın yüzünü bile görmedim, telefonla falan bizimkileri arıyordu. Adı neydi ya? Dur hatırlıcam... Tuncay, Tuncay Yılmaz.
Hakan: Bi dakika, Tuncay Yılmaz mı dedin?
Aylin: (şaşırır) Evet, tanıyor musun yoksa?
Hakan: Tanımam mı? Bizim ekipteydi. Vay şerefsiz... Bi ara Istanbul'da özel ekipteki bi kıza devamlı çiçek - tatlı falan gönderiyordu, biz de dalga geçiyorduk... Nasıl yani, o kız sen miydin?
-Aylin gülme krizine girer.
Hakan: Ulan Tuncay, lan insan arkadaşının sevdiği kadına yan gözle bakar mı?
Aylin: Hakan saçmalama, daha beni tanımıyordun bile.
Hakan: Olsun gelecekte seveceği kadına da yan gözle bakmaz.
Aylin: (güler) Bu arada teknik olarak sen arkadaşının sevdiği kadına yan gözle bakmış oluyorsun bu durumda
Hakan: Aylinnnnn
-Aylin gülmekten gözünden gelen yaşı siler.
Aylin: Of tamam tamam delirdin sen iyice. Hadi kalk odamıza gidelim, ayarlayana kadar canım çıktı.
-Hakan ayaklanan Aylin'i tekrar yanına çeker.
Hakan: İyiydik ya böyle...
-Aylin'e yaklaşır, üzerinde oturdukları kayığı işaret ederek fısıldar;
Hakan: Kayığın içi gayet müsait aslında? Sen, ben, gece, sessizlik...
Aylin: (imalı) Etrafta devamlı bizi gözetleyen mit ajanları!
Hakan: (gülerek) Daha heyecanlı olmaz mı?
-Aylin ayağa kalkar ve elinden tutup Hakan'ı da kaldırır.
Aylin: Hadi Hakan, hadi... bütün gün börek açtın, yorgunluk başına vurdu tabi. Saçmalıyorsun.
Hakan: (çapkın bir sesle) Benim başıma sensizlik vurdu bence.
Aylin: Başımın belası. Ben senle napıcam ya?
-Hakan Aylin'in kulağına eğilir.
Hakan: Odaya gidelim ben göstericem sana ne yapacağını.
Aylin: (cilveli) Hımmm...
- Kollarını Hakan'ın boynuna dolar.
Aylin: Ama sadece lafta kalmasın Hakan bey, uygulamalı bir şekilde gösterirseniz eğer... yani anlamam için.
Hakan: Bunca yıl anlatamadım herhalde?
Aylin: (cilveli) Ders tekrarı her zaman iyidir. (Hakan'a iyice yaklaşır) Hatta önden küçük bi demo alsam fena olmaz.
Hakan: (iç çekerek) Sen var yaaa...
- Birbirlerine yaklaşıp dudaklarını birleştirirler. Uzun ve tutkulu bir öpüşmeden sonra nefes nefese ayrılırlar.
Hakan: Aklımı başımdan alıyorsun.
Aylin: Biliyorum, ama sen yine de aklına geldikçe söyle, söyle, söyle...
Hakan: (sırıtarak) Odaya gidelim ben tekrar tekrar söylicem sana merak etme! Gece uzun...
-Aylin Hakan'a elini uzatır.
Aylin: Ee hadi o zaman.
-El ele tutuşup birlikte otele dönerler, uzun bir gece onları bekliyordur.

-Otele döndüklerinde Aylin'in ayarladığı odanın olduğu kata gelirler.
Hakan: Nerde bu oda Aylin?
Aylin: Hakan dur bi... 405, 406, 407
hah işte burası.
-Tam cebinden anahtarı çıkartıp kapıyı açarken karşıdan gelen Engin müdürü görürler.
Hakan: Eyvaaaahh
Aylin: (kısık sesle) Sus çaktırma
Engin: Gençler, napıyorsunuz bakalım burda?
Aylin: Hiç abi, ben odama gelmiştim de Hakan da bana eşlik ediyordu.
Engin: Senin odan bi üst katta değil miydi Aylin?
Aylin: (yakalanmış bir ifadeyle) Şey... aslında müdürüm...
Engin: (gülerek) Ya şaka yapıyorum şaka bakın keyfinize, hem ben de Hakan'la koyun koyuna yatmaktan kurtulmuş olurum. Hadi iyi geceler size.
-der ve gider.
Hakan: Ucuz atlattık ha
Aylin: Of Hakan rezil olduk ya
Hakan: Ne rezil olması canım, ben gece odaya gelmeyince anlamayacak mıydı sanki? Hem Engin abi anlayışlı adamdır. (imalı) halden anlar.
Aylin: (cilveli) Halden anlar derken?
-Hakan Aylin'in elinden anahtarı alır ve kapıyı açıp birlikte içeri girerler. Hakan bir anda Aylin'i tutup duvara yaslar ve öper.
Hakan: Aşık adamın halinden anlar mesela (tekrar öper) sevdiğinden ayrı kalamayanın halinden anlar.
Aylin: Hımm senin de baya anlayış beklediğin konu varmış.
Hakan: Eee konu sen olunca bu liste uzar gider, (bakışlarını Aylin'in dudaklarına indirir) ama şu an konuşmaktan daha mühim işlerimiz var.
Aylin: İşi bekletmek olmaz.
- der ve Hakan'ın dudaklarına kapanır. Öpüşmeleri giderek derinleşirken üzerlerindeki kıyafetler teker teker yerle buluşur.
Yatağa doğru ilerler, Hakan Aylin'i yatağa yatırır ve üstündeki yerini alır. Kafasını Aylin'in boynuna gömer. Aylin'in elleri de Hakan'ın saçlarındadır. Hakan bir süre Aylin'in boynuyla ilgilendikten sonra kafasını geri çeker ve Aylin'le yüzyüze gelirler.
Hakan: Seni seviyorum.
Aylin: Seni seviyorum.
-Bu sefer Aylin Hakan'ı kendine çeker ve dudaklarını birleştirir.
O gece otel odasında unutulmaz bir gece geçirirler...

....

Ayhak EvreniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin