"başka yerde arama, bak göğsümde izin var..."
Hakan: Git Aylin git, zaten alışkınsın sen gitmelere.
-Aylin tam gidecekken aklına gelenle durur.
Flashback
Hakan: Artık bu gitme gelme faslı da bitti... Bitti di mi?
Aylin: Bitti canım bitti, bundan sonra sen beni kovsan bile gitmicem.
Hakan: Söz mü?
Aylin: Söz...
...
-Aylin geri döner ve az önce kalktığı yere geri oturur. Hakan şaşkınca Aylin'e bakıyordur. Her ne kadar "git" dese de gitmemesi onu içten içe mutlu etmiştir ama belli etmez.
Aylin: Gitmiyorum... Ama senin için değil, o gün o patlamadan önce arabada söz verdiğim adam için. Sen hatırlamıyor olabilirsin ama ben sana söz verdim.
"Sen beni kovsan da gitmicem." dedim.
Hakan: (imalı) Tabi canım, verdiğin sözleri tutmanla bilinirsin ya zaten.
Aylin: (tehditkâr) Hakan, mümkünse bu gece artık tek kelime daha etme. Yoksa kafana bir kaç dikiş daha atılması gerekecek.
-Hakan bir şey demez ve sessizce Aylin'in yanına oturur. Biraz fazla mı ileri gitmişti? Sonuçta karşısındaki düşmanı değil sevdiği kadındı, affettiğini hatırlamasa da aşkını hatırlıyordu. Söylediği sözler için çoktan pişman olmuştu bile.
-İkisi de konuşmadan dakikalardır öylece oturuyorlardır, aralarındaki gerilim gözle görülür bir boyuttadır. Hakan ortamı yumuşatmak ister.
Hakan: Kahve yapıyım içer misin?
Aylin: İstemiyorum.
Hakan: Çay?
Aylin: (sert) İçmicem dedim Hakan!
Hakan: İyi tamam kızma.
-Hakan Aylin'in inadını bildiğinden daha fazla üstüne gitmez. İkisi de sessizce otururken birbirlerine arada kaçamak bakışlar atıyorlardır. Ama tek bir kelime konuşmazlar. Bir süre öyle durduktan sonra sessizliği bozan Aylin olur.
Aylin: Of sıkıldım ben... Bi kitap alayım da okuyayım, yoksa seninle vakit geçmeyecek.
-Ayağa kalkar. Kitaplıktan bir kitap alır ve tekrar yerine oturur. Hakan göz ucuyla kitaba bakar.
Hakan: Özdemir Asaf... Seversin sen.
-Hakan muhabbet kurmaya çalışıyordur ama Aylin ona cevap vermez. Kitabın kapağını açmasıyla birlikte yere bi fotoğraf düşer. Aylin yere düşen fotoğrafı eline alır. Fotoğraf, Aylin'le Hakan'ın ilk sevgili oldukları döneme aittir. Fotoğrafı görmesiyle Aylin'in yüzünde istemsizce bir tebessüm oluşur. Hakan o tebessümden aldığı cesaretle lafa girer.
Hakan: (çekinerek) Hatırlıyor musun o günü?
-Aylin gülmeye başlar.
Hakan: Niye gülüyorsun?
Aylin: Ne bileyim 2 gündür ben sana "bunu hatırlıyor musun, şunu hatırlıyor musun?" diye soruyorum ya, sen sorunca bi garibime gitti... (kaşlarını çatar) Ayrıca hatırlayamadım bu fotoğrafı.
-Hakan aldığı cevapla hayal kırıklığına uğrar.
Hakan: Nasıl hatırlamazsın ya? O günü unutmuş olamazsın.
Aylin: Nasılmış Hakan? Unutulmak koyuyormuş di mi insana? Bak yalandan "hatırlamıyorum" diyince bile suratın ne hâle geldi... Nasıl bir hismiş?
Hakan: Berbat.
Aylin: Ha işte senin o bir anlığına yaşadığın his var ya, işte ben 2 gündür o his yüzünden nefes alamıyorum.
-Hakan mahçup bir şekilde başını önüne eğer.
-Aylin de kitaba geri döner. Hakan'ın fotoğrafı koyduğu sayfadaki şiire takılır gözü ve sesli bir şekilde okumaya başlar.
"Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim."
Hakan: Bu hayatta gerçekten okuduğun şiire bile dikkat etmen gerekiyormuş. Baksana ikimizin fotoğrafını koyduğum sayfadaki şiire.
Aylin: Son cümlenin de altını çizmişsin "sana hep, hep yeniden başlamak isterim..."
Hakan: Yeniden başlayabilecek miyiz sence?
Aylin: Biz zaten yeniden başladık Hakan, sadece sen hatırlamıyorsun.
Hakan: Tamam hadi anlat o zaman.
Aylin: Neyi anlatıyım?
Hakan: Nasıl başladığımızı, barışmışız ya hani. Nasıl oldu?
Aylin: (imalı) Dinleyeceksin sanki.
Hakan: Anlat diyorum dinlicem.
-Aylin derin bir nefes alır.
Aylin: Hımm... Nerden başlasam ki?
Hakan: Mümkünse en baştan.
Aylin: Tamam... Şimdi siz polislikten atılmıştınız, sonra Arif müdür beni aradı...
Hakan: Bi dakika polislikten mi atıldık? Ama patlama operasyon sırasında oldu demiştiniz.
Aylin: Hâlâ polissin korkma, göreve geri döndünüz sonra. İşte ben de onun için döndüm, sizin aklanmanızı sağlamak için. Sonrasında da Rıza baba bırakmadı tabi, benim de İzmir'e geri dönmek içimden gelmedi zaten. Hele ki seni gördükten sonra...
Hakan: Nerde gördün beni peki, yani nasıl karşılaştık?
Aylin: Bütün ekip Gazi'de toplanmıştı. Sonra Engin abi arayıp Hüsnü abiyle seni de çağırdı. Ben sürpriz yapmak için siz gelmeden içeri geçmiştim. Ama içerde senin gelmeni beklerken kalbim nasıl hızlı çarpıyor görmen lazım, ölücem heyecandan...
-Aylin kendini kaptırmış, heyecanlı heyecanlı anlatırken onu gülümseyerek dinleyen Hakan'ı farkeder. Hakan yakalanmış bir ifadeyle gözlerini kaçırır.
Aylim: Sonra işte siz geldiniz, ardından ben de yanınıza geldim. Beni gördüğün o ilk an var ya... O bakışını ölsem unutmam.
Hakan: Nasıl baktım ki?
Aylin: Eski Hakan gibi... Sanki araya yıllar girmemiş gibi. (derin bir nefes alır) Şu iki gündür baktığın gibi değil yani.
-Hakan'ın gözleri dolar.
Hakan: Ee sonra noldu?
Aylin: Sonra işte sarıldık falan. Oturduk, genellikle sizin göreve dönmeniz hakkında konuştuk zaten. Birbirimizle konuşma fırsatımız pek olmadı o kalabalıkta.
Ama bütün akşam bakışlarımız birbirimizin üstündeydi, kafamı ne zaman çevirsem bana bakıyordun.
Hakan: (sessizce) Özlediysem demek ki.
Aylin: Efendim?
Hakan: Yok bir şey, sen devam et.
Aylin: İşte o gün aslında ben ekip dağıldıktan sonra seninle konuşmak istedim ama sen hemen arabana binip basıp gittin. Tavır içindeydin sanki.
"biz seninle ne yaşarsak yaşayalım eski silah arkadaşıyız."
-Sabahtan beri aklında kesik kesik yankılanan cümlelere bir yenisi daha eklenmiştir Hakan'ın, ama hâlâ her şey bulanıktır. Fazla üstünde durmaz.
Aylin: Sonra da pek konuşma fırsatımız olmadı. Bana baya tripliydin anlayacağın.
Hakan: Yok canım ben gayet medeni bir insanımdır. Trip falan atmamışımdır. Sen yanlış anlamışsındır.
Aylin: (güler) Tabi canım tabi, Norveç polisisin ya sen zaten... Yolun ortasında "Ben dikiş tutmadım Aylin!" diye bağıran bendim zaten.
Hakan: Kim, ben?... Ben hatırlamıyorum diye bol keseden atıyorsun bence.
Aylin: Yok canım valla bak. Hatta dur başka neler demiştin? (biraz düşünür) Hah.. "Sen beni bırakıp gittiğinden beri savruluyorum, sensiz hayatın bir anlamı yoktu, yokluğunda öldüm bittim Aylin'im..."
Hakan: (güler) Uyduruyorsun şu an.
Aylin: Tamam, tam olarak böyle demedin ama konuşmanın alt metni buydu, ben gözlerinden anladım.
-İkisi de gülmeye başlar.
Hakan: Of Aylin sinirden gülüyorum şu an.
-Gülmesi, aklında yankılanan bi cümle ile kesilir.
"Yokluğun, varlığından kolaymış Aylin..."
-Kendini toplar ve konuşmaya devam eder.
Hakan: Ee sonra noldu?
Aylin: İşte ben senden özür diledim falan, böyle iki ekip arkadaşı olarak günler geçiyordu. Ta ki o güne kadar...
Hakan: (merakla) Hangi güne kadar?
-Aylin biraz çekinerek anlatmaya devam eder.
Aylin: İşte ben Hüsnü abiye gittim "Hakan'la bizi göreve beraber yazma" dedim.
Hakan: Allah Allah, senin vereceğin karar mıymış o?
Aylin: (şaşırır) Hah aynen bana böyle dedin biliyor musun? Dejavu oldum valla.
-İkisi de güler.
Hakan: Ee neden birlikte çalışmak istemedin sen onu söyle.
Aylin: (üzgün) Olmuyordu Hakan... Hem senle, hem sensiz olmuyordu.
Hakan: Sonra peki, ben naptım bunu öğrenince?
Aylin: Ooo bana demediğini bırakmadın. Beni eve bırakacaktın işte arabadaydık. Birden konuyu açtın tartışmaya başladık, baya yükseldik falan sonra da....
-Aylin duraksar ve başını önüne eğer.
Hakan: (merakla) Sonra da ne?
Aylin: Sonrası işte burdaydık.
Hakan: (kaşlarını çatar) Nasıl yani, burda derken?
Aylin: Eve geldik işte Hakan... ikimiz... birlikte... başbaşa... Anlasan mı artık?
-Gözüyle yatak odasını işaret eder.
Hakan: Haa öyle diyorsun... (sırıtır)
İyi tatlıya bağlanmış neyse ki...
Aylin: Hakan!
Hakan: Tamam tamam, sen o geceyi anlatıyordun. (çapkın) Biraz daha detay alabilir miyim? Hayır yani tamamen hatırlamam için.
-Aylin Hakan'la oyun oynamaya karar verir, Hakan'a iyice yaklaşır.
Aylin: (cilveli) Şimdi sen bunu 2 gün önce, yani sevgilin Aylin'e söylemiş olsaydın bambaşka bir şekilde cevap verebilirdim sana. (birden geri çekilir) Ama şu an senin için ben sadece eski karınım Hakan. Yani ne kadar doğru olur bilemedim.
-Hakan Aylin'in bu hareketi karşısında afallar. Aylin de bıyık altından gülüyordur.
Hakan: (sessizce) Ulan Hakan sen de tam unutacak şeyi bulmuşsun.
Aylin: (kaşlarını çatar) Bir şey mi dedin?
Hakan: Haklısın diyordum, ben seni test ettim zaten... Eee nasıl barıştığımızı anlatıyordun. O gece barıştık herhalde.
Aylin: Yok, tam olarak öyle olmadı.
Hakan: Nasıl yani? Birlikte olmuşuz işte Aylin.
Aylin: Evet olduk, gece çok da güzel geçmişti.
Hakan: (çapkın) Eee yılların özlemi tabi.
Aylin: Yani... (gözüyle oturdukları kanepeyi işaret eder) Ah bu kanepenin bir dili olsa...
Hakan: Diyosun... (içinden) Hakan hay ben senin hafızana...
Aylin: Her şey çok güzeldi ama ta ki sen sabah uyanıp bana banyonun yerini tarif edinceye kadar.
Hakan: Yok artık, yapmamışımdır öyle bi hayvanlık.
Aylin: Ya Hakan bey... Sen kalk kaç yıl bu evde birlikte yaşadığın karına, pardon eski karına banyonun yerini tarif et.
(iç çeker) Ah ah, halbuki gece ne güzel şeyler söylüyordun.
-Derken Hakan'ın zihninde bir cümle daha yankılanır.
"Özür dilerim... Seni çok özlemişim..."
Hakan: (kendini toplar) Neyse devam et sen.
Aylin: Sonra işte ben başkasıyla evlenmeye kalktım. Sen çekip gidecekken ben nikahtan vazgeçip, sana mesaj atacağım sırada adamın öldüğünü öğrendim falan...
Hakan: Bi dakika ne, ne? Yavaş gel. Ne diyorsun sen Aylin?
Aylin: Hakan buraları geçelim olur mu? Hatırlamak bile istemiyorum. Sadece şunu bil, ben onu hiçbir zaman sevmedim. Sadece Elif için evlenmeye kalkışmıştım. Bir de sana inat olsun diye.
Hakan: Elif?... Telefonda fotoğrafını gördüğüm çocuk... O adamın kızı mıydı?
-Aylin sadece kafasını sallamakla yetinir. Hakan'sa sadece Aylin'e bakıyordur.
"Ben mutlu olabilelim diye her şeyi yapmaya hazırdım, sen de bunu bal gibi biliyordun. Ama gittin..."
"Bak Elif var, bana anne diyen bir çocuk var Hakan."
"Var biliyorum... Ama ben de varım..."
-Hakan'ın aklına kopuk kopuk anlar gelmeye devam ediyordur.
Hakan: Sonra peki?
Aylin: Sen gitmekten vazgeçtin, hem de benim bir lafımla inanabiliyor musun?
Hakan: İnanırım...
-Aylin şaşkın gözlerle Hakan'a bakıyordur. Hakan da bunu farkeder.
Hakan: Niye öyle bakıyorsun? Sadece geri döndüğünü unutmuşum Aylin.
Sana olan sevgimi de, zaafımı da hatırlıyorum. Sen bana bir adım atsan ben sana koşarak gelirim her zaman.
-Aylin'in duydukları karşısında gözleri dolmuştur ve içindeki isteği daha fazla tutamaz.
Aylin: Hakan sana sarılabilir miyim?... Daha dün seni kaybetme korkusu yaşadım. Buna o kadar çok ihtiyacım var ki, ama eğer istemezsen anlar...
-Hakan cümlesini bitirmesine izin vermeden Aylin'e sarılmıştır.
Aylin: (ağlayarak) Çok korktum Hakan, sana bir şey olacak diye çok korktum. Yolda biz ambulansı takip ederken birden sirenler sustu, bozulmuş. Ama ben o kısacık anda öldüm sanki, nefes alamadım.
Hakan: Ağlama Aylin, bak ben yanındayım.
-Aylin geri çekilir.
Aylin: Değilsin, hatırlamıyorsun ki... Belki beni hatırlıyorsun ama bizi hatırlamıyorsun. Senin hatırladığın, seni terkedip çekip giden Aylin. Hatırladığın tek duygu öfke. Ya hiç hatırlayamazsan...
-Hakan Aylin'in elini tutar, Aylin şaşkın gözlerle Hakan'a bakıyordur.
Hakan: 2 gündür bakıyorum sana Aylin, hâlin tavrın... En son hatırladığım Aylin'den o kadar farklısın ki. Ama gözlerin hâlâ aynı aşkla bakıyor bana. Evet belki anılarımız gitti ama hisler kaybolmaz Aylin... Kalbin hafızası olmaz. Ben sana baktığımda hâlâ sevdiğim kadını görüyorum. Evet sana kızgınım, evet sana öfkeliyim. Ama çok da aşığım Aylin... Bunu hangi hafıza kaybı unutturabilir ki bana?
Aylin: Ama eğer hatırlamazsan beni asla affedemiyeceksin. Nefretin hep orda duracak.
-Hakan Aylin'in yüzünü avuçlarının arasına alır.
Aylin: Nefret mi?... Ben senden hiçbir zaman nefret etmedim ki Aylin. Sen beni bırakıp gittiğinde bile nefret etmedim senden. Evet aşk nefrete çok yakındır, ama aşkın yanına nefreti koyamazsın. Benimki kırgınlıktı sadece.
Aylin: Ben seni çok kırdım di mi?
Hakan: Evet ama gördüğüm kadarıyla telafi etmişsin, dün o fotoğraflara baktık ya hani beraber. O fotoğraflarda gördüğüm tek duygu mutluluktu. Benim gözlerimin içi tekrar gülmeye başlamış sen dönünce Aylin.
-Aylin gözyaşları içinde Hakan'ı dinliyordur.
Hakan: Şimdi ben senden bir şey isteyebilir miyim?
Aylin: Ne istersen sevgilim... Pardon ağız alışkanlığı, kusura bakma. Ne istiyorsun?
Hakan: Bu gece sana sarılarak uyuyabilir miyim?... SEVGİLİM.
-Aylin dolu gözlerle Hakan'a bakıyordur.
Aylin: Hakan.
Hakan: O kadar özledim ki seninle uyumayı.
-Aylin gülerek gözyaşlarını siler.
Aylin: Ee daha 2 gün önce birlikte uyuduk Hakan.
Hakan: O senin hatırladığın... Ama ben sana 4 yıldır hasretim Aylin.
-Aylin başta biraz tereddüt eder ama kendini de daha fazla tutamaz, usulca Hakan'a yaklaşır ve öpmeye başlar. Karşılık alamamaktan korkuyordur. Hakan başta afallasa da çok geçmeden karşılık vermeye başlar.
Ayrıldıklarında ikisi de nefes nefesedir ve alınlarını birbirlerine yaslarlar.
"-Sen beni kovana kadar ben böyle durmak istiyorum mesela şimdi... Kovacak mısın?
"+Böyle kal... Kovmıcam...
....
"-Vay anahtar, nerenin?"
"+Evin, beraber gidip geliyoruz hep sende de olsun diye düşündüm."
...
"Dayan güzelim... Bırakıp gitmek yok tamam mı? Artık yalnız kalmak istemiyorum, bırakıp gitmeni istemiyorum."
....
"Öyle bi direndin ki işte bu dedim, benim Aylin'im bu dedim."
....
"Benim ailem, eşim, sevdiğim kadın sensin... Benim için bir tek sen varsın Aylin."
-Aylin geri çekildiğinde Hakan'ın düşüncelere daldığı farkeder.
Aylin: Hakan, iyi misin? Daldın gittin.
Hakan: Hiç... Yok bir şey.
-Aylin bir tuhaflık olduğunu farkeder ama çok üstüne gitmez.
Hakan: Eee anılardan bahsediyorduk. Mesela o gün arabada kavga ettikten sonra eve gelmişiz ya hani. İşte ondan sonrası bende yok.
Aylin: (cilveli) Hatırlamanıza yardımcı olalım o zaman. Hatta canlandırma şeklinde mi yapsak? Daha etkili olur sanki.
-Hakan'ı elinden tutar ve ayağa kaldırıp evin kapısına kadar götürür.
Aylin: İşte tam burda, kapıdan içeri girdiğimiz anda beni duvara yaslamıştın.
-Hakan gülümser, Aylin'i duvara yaslar ve iyice yaklaşır.
Hakan: Ee sonra?
-Aylin kollarını Hakan'ın boynuna dolar ve cilveli bir ses tonuyla;
Aylin: Boynumu öpmeye başlamıştın.
Hakan: Hımmm...
-Hakan kafasını Aylin'in boynuna gömer ve öpmeye başlar. Aylin'in elleri Hakan'ın saçlarında geziniyordur. Hakan bir süre Aylin'in boynuyla ilgilendikten sonra kafasını geri çeker. Tam Aylin'i öpecekken Aylin Hakan'ı durdurur.
Aylin: (fısıltıyla) Dur.
Hakan: (kaşlarını çatar) Neden?
Aylin: Hakan senin hafizan yerinde değil, sen bu durumdayken... Bu yaptığımız ne kadar doğru?
Hakan: "Bu yaptığımız ne kadar doğru?"... O gece birlikte eve geldiğimizde de aynen böyle söylemiştin.
-Aylin'in duyduğu şeyle gözleri büyür, şaşkınca Hakan'a bakıyordur.
Aylin: Hatırlıyorsun... (gözleri parlar) Hakan hatırlıyorsun. Ama nasıl?
-Hakan derin bir nefes alır ve anlatmaya başlar.
Hakan: Önce sabah kesik kesik bir iki cümle yankılandı zihnimde, sonra sen iki saattir bana yaşadıklarımızı anlatırken kopuk kopuk görüntüler canlanmaya başladı. Biraz önce beni öptüğünde her şey daha da netleşti.
-Aylin Hakan'ı sertçe iter. Hakan Aylin'in bu hareketi karşısında şaşırır, böyle bir tepki beklemiyordur.
Aylin: (kızgın) Sen hatırladın ve bana söylemedin mi yani?
Hakan: Canım dedim ya az önce hatırladım diye, öncesi kopuk kopuktu.
Aylin: (bağırır) Olsun söyleyecektin! Tek bir kare hatırlasan bile bana anında söyleyecektin Hakan. Ya ben 2 gündür neler yaşadım, sen görmedin mi? Canımdan can gitti benim. "Ya düzelmezse, ya bi daha bizi hiç hatırlamazsa?" diye düşünmekten kafayı yedim ben.
-Hakan Aylin'in yüzünü avuçlarının arasına alır.
Hakan: Değil şu son 1 yılı ben seni komple unutsam ne yazardı Aylin? Ben seni ilk gördüğüm an yine aşık olurdum. Neden biliyor musun?
-Aylin'in elini alır ve kalbinin üstüne koyar. Aylin dolu gözlerle Hakan'a bakıyordur.
Hakan: Çünkü hiçbir hafıza kaybı seni burdan silemez de ondan.
-Aylin elini Hakan'ın yanağına koyar ve dolu gözlerle gülümser.
Aylin: Sevgilim sensin di mi gerçekten?
Hakan: Benim, gerçi hep bendim ama sadece birazcık öfkeliydim.
Aylin: Biraz mı? Hakan neler dedin bana ya?
Hakan: Eee sen de boş durmadın. O nasıl tokattı yavrum? (eliyle çenesini düzeltir) Çenem çıktı resmen. Uzun zaman olmuş, ben unutmuşum elinin ne kadar ağır olduğunu.
Aylin: (güler) Hakettin ama.
Hakan: Haklısın... (Aylin'e yaklaşır) Ee nerde kalmıştık?
Aylin: Hiçbir yerde kalmadık canım. O sana hatırlatmak içindi, ama madem hatırlıyorsun gerek kalmadı.
-Aylin tam gidecekken Hakan başı dönüyormuş gibi yapar. Aylin hemen Hakan'ı tutar.
Aylin: Hakan iyi misin?
Hakan: Hakan mı?... Adımı nerden biliyorsunuz, daha önce tanışmış mıydık?
Aylin: (Hakan'ın omzuna vurur) Bana bak seni gebertirim, kimse de elimden alamaz. Dalga mı geçiyorsun sen benimle?
Hakan: (omzunu tutar) Ah... Tamam tamam kızma ya, önce tokat şimdi bu. Ben seni silahını saklıyım en iyisi, çünkü bu işin sonu oraya doğru gidiyor.
Aylin: Sen de doğru düzgün davran o zaman.
Hakan: Emredersiniz komiserim.
-Hakan Aylin'e yaklaşmaya başlar. Tam öpeceği sırada Aylin aklına gelenle geri çekilir.
Aylin: Bi dakika madem hafizan yerine geldi şu çöp poşetinin hesabını ver bakıyım Hakan komiser. Ne işi vardı o fotoğrafların orda?
Hakan: Hafizan çok kuvvetli, tebrik ediyorum hayatım.
Aylin: Sen soruma cevap ver.
Hakan: Bi anlık sinirle oldu (derin bir nefes alır) Senin evleneceğini öğrendiğimde... canımın acısından ne yapacağımı bilemedin, saçmaladım. Aptallık işte; sanki fotoğraflarını, eşyalarını atınca kalbimden de söküp atabilecekmişim gibi... Hepsini bir poşete doldurdum ama yapamadım, geri yerleştirmeye de gücüm yetmedi. Ben de olduğu gibi bıraktım öylece.
-İkisinin de gözleri dolmuştur. Aylin Hakan'ın yüzünü avuçlarının arasına alır ve gözyaşları siler.
Aylin: O günler geride kaldı sevgilim, bak ben burdayım ve hiçbir yere gitmiyorum... Çünkü hiçbir yere gidemiyorum.
-Aralarındaki zaten çok az olan mesafeyi kapatırlar ve öpüşmeye başlarlar. Hakan Aylin'i belinden tutar ve iyice kendine bastırır. Uzun bir süre öpüştükten sonra nefes nefese ayrılırlar.
Hakan: O gece; yani arabada kavga ettikten sonra bu eve geldiğimiz gece, sana bir şey söylemiştim hatırlıyor musun?
Flashback
-Hakan tam Aylin'i öpecekken Aylin onu durdurur.
Aylin: Hakan dur... Bu yaptığımız ne kadar doğru?
Hakan: Doğru mu bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var... Benim senin teninin sıcaklığına ihtiyacım var Aylin.
...
Aylin: Teninin sıcaklığına ihtiyacım var...
-Aylin Hakan'ı kendine çeker ve öpmeye başlar, öpüşmeleri giderek derinleşirken üstlerindeki kıyafetlerden teker teker kurtulup kanepenin üstüne atarlar. Dudaklarını ayırdıklarında ikisi de nefes nefesedir. Hakan Aylin'in elini tutar ve yatak odasına götürür. Tıpkı yıllar sonra bu evde geçirdikleri ilk gece gibi...-SON-
Maalesef bu hikayenin sonuna geldik, ben bu hikayeyi yazmayı çok sevmiştim ama Hakan'ın hafızası 1 bölüm daha yerine gelmeseydi Aylin katil olabilirdi.
Ama başka hikayelerle yola devam daha Aylin ve Hakan çifti için sonsuz olasılığı içinde barındırıyor bu evren...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayhak Evreni
Fanfiction"...Onlar bilmiyor, kimse bilmiyor.. Beni bu şehirden bir tek sen kovabilirsin!" "Sanki bu şehir çok umrumda... Senin olmadığın yerde benim ne işim var?"