-Aylin, Hakan ve Arda birlikte yemek yiyorlardır.
Hakan: Oğlum yavaş ye boğulacaksın.
Arda: Napıyım abi? Her şey o kadar güzel olmuş ki, eline sağlık abla.
Aylin: Afiyet olsun canım.
Arda: Valla eski günler geldi aklıma. Hatırlıyor musun abla? Nesrin teyze sana bir sürü yemek hazırlayıp merkeze yollardı, sen de hepsini bize verirdin.
Aylin: (güler) Ay Arda nerden geldi aklına şimdi?
Hakan: Tabi ya benim anacığım güzelim yemeklerini hep bu yamyamlar yedi zaten.
Arda: Aşk olsun abi ya.
Aylin: Uğraşma çocukla Hakan. Yazık bekar çocuklar ev yemeğimi mi görüyorlardı?
Hakan: Haklısın o zaman da bekardı, baksana hâlâ bekar. Değişen bir şey yok yani.
Arda: Abi yaa.
Hakan: Yalan mı oğlum? Aylin'le ben ilk tanıştığımızda da sen bekardın, bak biz nerdeyse üçüncüye evlenicez sen hâlâ bekarsın.
Arda: (şaşırır) Üçüncüye derken? Karar verildi mi yoksa, hayırlı olsun diyelim mi?
-Aylin ve Hakan birbirlerine bakarlar.
Hakan: Yok lafın gelişi öyle dedim ya.
Aylin: (tripli) Lafın gelişi demek.
Hakan: (toparlamaya çalışır) Yavrum ben onu mu diyorum? Şu anda gündemimizde olan bir konu değil ya hani, onu demek istedim.
Aylin: Valla bilemiyorum, bana biraz kaçıyorsun gibi geldi.
-Hakan Aylin'in elini tutar.
Hakan: Yavrum ben senin adını tam 8 yıl önce kalbime yazmışım. Bi tane imzadan mı kaçıcam? O nikah memuru bana değil üçüncü kez isterse bininci kez aynı soruyu sorsun, benim cevabım belli.
-Aylin'in elini dudağına götürür ve öper, ikisi de gülümseyen gözlerle birbirlerine bakıyorlardır.
Arda: Aşka bak be...
-Arda'nın sesiyle kendilerini toplarlar.
Hakan: Darısı başına kardeşim.
Arda: Maalesef abi, herkes senin gibi hayatının aşkını şak diye bulamıyor.
Hakan: Umudunu kaybetme oğlum, ben Aylin ablanla tanıştığımda senin yaşlarındaydım.
Arda: Ya abi doğru kızı bulamıyorum ki.
Aylin: (imalı) Aa Arda öyle deme doğru kızı bulamasan da doğru kayınpederi bulmuştun zamanında.
Arda: Abla bin yıl geçti. Sen onu unutmadın mı hâlâ?
-Aylin gülmesini tutamaz.
Hakan: Siz neden bahsediyorsunuz şu an?
Aylin: (gülerek) Hakan'cım şu an karşında Hüsnü abinin ex damadı duruyor.
Hakan: Nee?
Arda: Ee abla alacağın olsun.
Aylin: Ne var ya, Hakan abin yabancı mı?
Hakan: Vay koçum demek Zeliş'le sen ha. Ne zaman ya?
Aylin: Çok eski hikaye, sen ekibe gelmemiştin daha.
Hakan: Vay be. Yalnız helal olsun kardeşim, Hüsnü abinin kızına aşık olmak büyük cesaret. (güler) Yürek mi yemiştin acaba?
Arda: Bilmem abi. Sen Rıza babanın kızına aşık olurken yürek yemiş miydin?
-Hakan'ın yüzündeki alaycı gülümseme yavaşça silinir. Aylin ve Arda gülmelerine engel olamazlar.
Aylin: Cevap ver bakalım Hakan komiser.
Hakan: Yavrum benim karşımda sadece Rıza baba yoktu ki, koskoca ekip vardı. Abiler az mı çektiler beni sorguya?
Arda: Ee bizden kız almak o kadar kolay değil.
Hakan: Vay hemen sattın beni bakıyorum.
Arda: Abi kusura bakma. Tamam oğlan bizim, kız bizim ama ben kız tarafıyım baştan söyliyim.
Aylin: Duydun mu? Arkam sağlam Hakan komiser ona göre.
-Hakan Arda'nın omzuna elini koyar.
Arda: Canın sağolsun be kardeşim.
Aylin: (gururlu) Ee Hakan bey siz yokken ben vardım.
Hakan: Ona ne şüphe hayatım, sen zaten ekibin demirbaşısın. Hatta rivayete göre sen masanda otururken ekibi senin etrafina kurmuşlar. Doğru mu?
-Hakan ve Arda gülmeye başlarlar.
Arda: Evet abla ya biraz araştırsak Rıza babadan bile eski çıkabilirsin.
-Aylin masadaki peçeteyi buruşturup Arda'ya fırlatır.
Aylin: Bak ya... Hem bu durumda en kıdemliniz benim. (elindeki bıçağı ikisine doğru uzatır) Yani demem o ki, ayağınızı denk alın.
Arda-Hakan: Anlaşıldı amirim.
....
-Bir süre daha sohbet ettikten sonra Arda ayaklanır.
Arda: Ee artık bana müsade.
Aylin: Kalsaydın bi çay falan yapardım.
Arda: Başka zaman artık abla, malûm devriye var.
Aylin: Hiç olmadı ama böyle.
Hakan: Sıkma çocuğu Aylin. Git aslanım sen git, görev beklemez.
-Aylin Hakan'ın kulağına yaklaşır.
Aylin: (sessizce) Ben senin derdini biliyorum da neyse... (Arda'ya döner) İyi geçirelim biz seni madem.
....
-Arda'yı uğurladıktan sonra Aylin kapıyı kapatır. Arkasını döndüğünde Hakan iki elini de kapıya koyup Aylin'i kapıyla kendi arasına sıkıştırır.
Hakan: Bizim tam da burda yarım kalan bir işimiz vardı? (imalı) Hatta bana verilen bazı vaatler vardı.
Aylin: Ne kadar sabırsızsın ya?
Hakan: Sabırsızım çünkü çok özledim.
Aylin: Dur bakalım gece daha uzun. Önce bi yukarı çıkalım, güzelce kahvemizi yapıp filmimizi izleyelim.
-Hakan Aylin'e daha da yaklaşır.
Hakan: Bırak şimdi filmi. Biz çeksek bi film olmaz mı?
Aylin: Hadi Hakan ya. Uzun zamandır bi türlü izleyemediğimiz film vardı ya hani, onu izleyeceğiz.
Hakan: (pes eder) Film şart diyorsun yani her zamanki gibi.
Aylin: Dedim bile. Hem fena mı olur?
-Kollarını Hakan'ın boynuna dolar.
Aylin: (cilveli) Ben senin dizine yatarım, güzelce filmimizi izleriz. Sonra da...
Hakan: (gözlerini kısar) Sonra?
-Hakan tam Aylin'i öpecekken Aylin kafasını eğip, Hakan'ın kolları arasından çıkar.
Aylin: Sonrası sonra... Hadi, ben bulaşıkları hallediyorum. Sen de filmi ayarlayıp, kahve yapıyorsun.
-Aylin yukarı çıkar. Hakan da kendi kendine söylenir.
Hakan: Resmen kandırılıyorum ya, çeşitli vaatler verilip duygularımla oynanıyor benim.
Aylin: (bağırır) Duyuyorum seni.
Hakan: Geliyorum hayatım.
-Söylenmeye devam ederek merdivenlerden çıkar.
.....
-Aylin Hakan'ın dizine yatmış, dikkatlice filmi seyrediyordur. Hakan da dizinde yatan Aylin'i... Film bittiğinde Aylin yattığı yerden doğrulur.
Aylin: Sonunda bu filmin tamamını izleyebildik. Bu filmi ne zaman izlemeye kalksak, filmin ilk 15 dakikasından sonra rahat durmayıp beni de yoldan çıkarıyordun. Film de yalan oluyordu hâliyle.
Hakan: (çapkın) Şimdi bütün suçu bana atmayalım, sizin de yoldan çıkasınız varmış Aylin Hanım.
Aylin: Ee ateşle barut yanyana durmuyor. Olan da filme oluyor.
Hakan: Napıyım yavrum? (Aylin'i süzer) İnsanın yanında böyle bir güzellik varken gözü film falan görmüyor.
Aylin: (güler) Bugün de görmedi zaten, film yerine beni izleyip durdun. Ne zaman kafamı kaldırsam bana bakıyordun.
Hakan: Tamam o zaman sor.
Aylin: (anlamaz) Ne?
Hakan: Filmle ilgili bir şey sor.
Aylin: Peki en etkilendiğin sahne?
Hakan: Son sahne. Hani adamla kadın yıllar sonra pasajda karşılaşıyorlar ya... Araya yıllar girmiş ama hâlâ birbirlerini deli gibi seviyorlar, hâla birbirleri için atıyor kalpleri.
Aylin: (gülümser) Bizim gibi.
Hakan: Evet benzer yanları var ama bizden farklılar. Cesur değiller. Birbirlerini hâlâ deli gibi sevdiklerini söylemek istiyorlar ama söyleyemiyorlar. Adam unutmuş gibi davranıyor mesela, cebinde hâlâ kadının tokası dururken...
Aylin: Birbirlerine bu kadar severken bir araya gelememeleri ne kadar acı.
Hakan: Çünkü hayat ikisini de bambaşka yerlere savurmuş. Kadın evlenmiş mesela, çocuğu bile olmuş. Bu sebeple de içlerinden geçenleri söyleyemeden farklı yönlere gidip ayrılıyorlar.
Aylin: Sonra aralarına şehirler, ülkeler, dünyalar giriyor. Belki hiç karşılaşamıyorlar. Kader ağlarını örmüyor onları bir araya getirmek için.. Sonra belki de biri ölüyor ve diğeri de bunu hiç bilmiyor.
-Aylin'in gözleri dolmuştur. Bunu farkeden Hakan, elini Aylin'in yanağına koyar ve yüzünü sever.
Aylin: Peki benim en etkilendiğim sahne hangisi biliyor musun? Hani kadın adamdan ayrıldıktan sonra adamın annesinin yanına, onun büyüdüğü eve gidiyor ya... Ben de senden ayrıldıktan sonra İzmir'e, Nesrin annenin yanına gitmiştim.
Hakan: (şaşırır) Gerçekten mi? Ee annem bana bundan hiç bahsetmedi.
Aylin: İkimizin arasında sır olarak kalmasını istemiştim, görüyorum ki sözünü tutmuş.
-Aylin derin bir nefes alır ve konuşmaya devam eder.
Aylin: Uzun uzun senin hakkında konuştuk Nesrin anneyle. Hatta bir kaç gün orda kaldım; senin odanda, senin yatağında... O gün karar verdim İzmir'e taşınmaya. Çünkü o şehirde sana ait bir şeyler vardı, sokaklarında senin ayak izlerin vardı. Bu yüzden gurbet gibi hissettirmedi bana o şehir, memleket gibi hissettirdi.
-Hakan Aylin'in söylediklerini hayranlıkla dinliyordur.
Hakan: (iç çeker) Ah Aylin ah... Napıyorsun ediyorsun, kendine yeniden aşık etmenin bir yolunu buluyorsun.
Aylin: Hakan.
Hakan: Efendim canım?
Aylin: Ya bizim hikayemiz de böyle olsaydı. Ya biz de yıllar sonra karşılaştığımızda hâlâ deli gibi severken bir araya gelmemize hayat izin vermeseydi.
Hakan: Herkes kendi tercihlerini yaşar Aylin. Kimileri korkaktır, bu filmde olduğu gibi suçu hayata atıp vazgeçer. Kimileri de bizim gibi cesurdur ve aşkı için mücadele eder. Hani filmde diyor ya "Başka bir yaşamda, başka bir mutlu son..."
Aylin: "Biz bunu haketmiştik..." Seni çok seviyorum Hakan.
Hakan: Ben de seni çok seviyorum.
-Birbirlerine sımsıkı sarılırlar. Uzunca bir süre öyle kaldıktan sonra geri çekilirler. Kısa süren sessizliğin ardından Hakan lafa girer.
Hakan: Hem kendimizi bu filmle kıyaslamamız bile hata. Bi kere adam, şerefsiz korkağın teki. Benle alakası yok. Devamlı bi ıssız adam triplerinde.
Aylin: (güler) Aşkım filmin adı o ya zaten. Ama cidden pisliğin tekiymiş. Ben de yıllardır neden herkes bu adama sövüyor diyordum, az bile sövüyorlarmış.
Hakan: Ya bak gör gör ne adamlar var? Elindekinin kıymetini bilmek lazım.
Aylin: Allah Allah. Bilmiyor muyuz Hakan bey?
Hakan: Valla bilemiyorum artık.
Aylin: Ayrıca sen sürekli bana bakarken filmi nasıl bu kadar dikkatli izledin?
Hakan: (gururla) Ee bizim de var bir takım numaralarımız.
Aylin: Doğru söyle sen bu filmi daha önce başkasıyla mı izledin yoksa?
Hakan: Tamam itiraf ediyorum.
Aylin: Hah ben biliyorum işte ya (kaşlarını çatar) Kiminle izledin?
Hakan: Senin yokluğunla.
Aylin: (anlamaz) O ne demek?
Hakan: Sen yokken, yani sen gittikten sonra izlemiştim. Bu filmdeki gibi yıllar sonra karşılaşır mıyız, karşılaştığımızda birbirimizi bıraktığımız yerde bulur muyuz? Hep bunlar geçti aklımdan.
-Aylin'in gözleri dolmuştur.
Aylin: Hakan.
Hakan: Şşş... Üzül diye anlatmadım bunu. Yıllar önce ilk ayrılığımızda da söylemiştim sana. Ben sen yokken bile her şeyi seninle yaptım Aylin; her yere seninle gittim, seyrettiğim filmleri seninle seyrettim.
Aylin: Ben seni çok yalnız bıraktım di mi?
-Hakan Aylin'in elini alıp kalbinin üstüne koyar.
Hakan: Hayır... Nereye gidersem gideyim, ne yaparsam yapayım sen hep burdaydın, benimleydin... Sen benim içimdeyken benim yalnız kalmam mümkün mü Aylin?
-Aylin Hakan'a yaklaşır.
Aylin: Yalnız komiserim, böyle güzel söylerseniz bu gidişle aşık olucam size.
-Hakan Aylin'i süzer ve iç çeker.
Hakan: Bence bu gece yeterince konuştuk. Film izlenip, uzunca analiz de yapıldığına göre. Artık asıl mevzumuza gelsek mi?
Aylin: Asıl mevzu?
Hakan: Hani yemekten önce aşağıda konuşmuştuk ya?
Aylin: (anlamazdan gelir) Ne konuşmuştuk?
-Hakan Aylin'in oyununa anlar ve karşılık verir.
Hakan: Hani sen bana bir takım vaatlerde bulunmuştun.
Aylin: Allah Allah hatırlayamadım bak şimdi. Biraz ipucu alabilir miyim?
Hakan: Hımm şöyle anlatayım, mesleğimiz gereği her gün yanımızda taşıyoruz bu şeyi.
Aylin: Silah mı?
Hakan: Hayır öbürü.
Aylin: Hımm şu meseleyi diyorsun sen.
Hakan: Noldu? Gözün mü korktu yoksa?
Aylin: Korktuğum görülmemiştir.
Hakan: Valla bilemiyorum bana kaçıyorsun gibi geldi biraz. Gerçi Aşağıda kelepçeyi elime verirken kendinden pek bi emindin ama.
-Aylin Hakan'a biraz daha yaklaşır ve cüretkâr bir tonda fısıldar.
Aylin: Sen beni unutmuşsun galiba Hakan Çınar. Eski günlerimizi... O gecelerimizi...
Hakan: Hatırlat o zaman.
Aylin: Şu an yanında mı peki?
-Hakan sırıtır, kelepçeyi çıkarmak için elini cebine attığında Aylin elini tutup durdurur ve ayağa kalkar.
Aylin: (davetkâr) Gel benimle.
-Hakan Aylin'in elini tutar ve birlikte yatak odasına geçerler.
-Kapıdan girdiklerinde Hakan kapıyı kapatıp ani bir hareketle Aylin'i kapıya yaslar.
Hakan: Bu gece benden öyle kolay kolay kurtulamayacaksın.
Aylin: Kurtulmak isteyen kim?
-Der ve Hakan'ı yakasından kendine çekip öpmeye başlar. Hakan da anında karşılık verir. Öpüşmeleri giderek derinleşirken Aylin Hakan'ın tişörtünü bir çırpıda çıkarır ve odanın bir köşesine fırlatır. Tişörtü çıkartmak için ayrılan dudakları hiç vakit kaybetmeden tekrar birleşir...
Uzun bir süre öpüştükten sonra nefeslenmek için dudaklarını ayırdıklarında ikisi de birbirinin gözünde aynı ateşi görür. Aylin Hakan'ı göğsünden iterek üstüne doğru adımlamaya başlar.
Aylin: Demek ben korkuyorum öyle mi?
-Hakan sırıtarak Aylin'in her itişinde geriye doğru gider.
Hakan: Cesaretinizi görelim o zaman Aylin Hanım.
-Yatağın kenarına geldiklerinde Hakan'ın artık gidecek yeri kalmaz ve Aylin son bir kez daha göğsünden iterek Hakan'ı yatağa düşürür. Hakan bir süre oturduğu yerden Aylin'i süzer. Ani bir hareketle elinden tutup kucağına çeker ve öpmeye başlar. Elini Aylin'in saçlarının arasına geçirir ve hafif geriye doğru çekip boynunu açığa çıkarır. Ardından dudaklarını boynuna gömer ve bu gecenin izlerini bırakır. Bir süre Aylin'in boynuyla ilgilendikten sonra, Aylin kontrolü eline alır ve Hakan'ın dudaklarına yapışıp yavaşça üzerine eğilerek yatağa yatırır. Öpüşmeleri giderek sertleşirken Aylin Hakan'ın kendinden geçmesini fırsat bilip elini Hakan'ın pantolonu atar ve cebinden kelepçeyi alır. Hakan Aylin'in etkisi altına öyle bir girmiştir ki kelepçeyi aldığını farketmez bile. Aylin çaktırmadan kelepçeyi Hakan'ın bileğine geçirir. Hakan bileğinde hissettiği soğuk demir ve kelepçenin kilitlenme sesiyle kafasını geri çeker. Ama daha ne olduğunu anlamadan Aylin kelepçenin diğer ucunu yatağın başlığına geçirmiştir bile.
Hakan: Hile yapıyorsun ama.
Aylin: Sınırlarda gezmeyi severim bilirsin.
Hakan: Ona ne şüphe...
-Aylin dudaklarını Hakan'ın dudaklarına yaklaştırdığında Hakan gözlerini kapar. Ama Aylin tam öpecekken durur ve fısıldar.
Aylin: Daha yeni başlıyoruz.
-Aylin birden Hakan'ın üstünden kalkar ve yatağın ucuna geçip Hakan'ın tam karşısına dikilir. Hakan Aylin'in bu hareketi karşısında afallar.
Hakan: Sen delirtirsin insanı.
-Aylin yavaşça gömleğinin düğmelerini açmaya başlar.
Aylin: Deliriyorsun zaten.
-Aylin son düğmeyi de açtığında gömleği yavaşça çıkarır ve yatakta uzanan Hakan'ın yanına fırlatır. Hiç acele etmeden pantolonun da kurtulup onu da yere atar.
-Hakan karşısında sadece iç çamaşırlarıyla duran Aylin'e bakarak derin bir nefes verir. Siyah dantelli iç çamaşırlarıyla tam anlamıyla nefes kesici gözüküyordur. Elinin yatağa bağlı olması daha da can sıkıcı bir hâl almaya başlamıştır.
Hakan: Yalnız sıra bana da gelecek biliyorsun di mi?
Aylin: Elinden geleni ardına koyma Hakan Çınar.
-Aylin şifonyerin çekmecesi açar ve anahtarı alır. Hakan'ın gözlerinin içine bakarak yavaşça sütyeninin içine koyar. Hakan Aylin'in bu hareketi karşısında derince yutkunur.
Aylin: Ama önce anahtarı alman gerekecek.........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayhak Evreni
Fanfiction"...Onlar bilmiyor, kimse bilmiyor.. Beni bu şehirden bir tek sen kovabilirsin!" "Sanki bu şehir çok umrumda... Senin olmadığın yerde benim ne işim var?"