Baskın

69 5 0
                                    

-Aylin'le Hakan yorucu geçen bir günün ardından eve gelmişlerdir. Üstlerini değiştirdikten sonra Hakan kahve yapmış ve salonda karşılıklı içiyorlardır.

Aylin: Bugün o kadar yorulmuşum ki, her yerim ağrıyor.
Hakan: Al benden de o kadar ama işte İstanbul böyle, cinayeti gaspı bitmiyor ki.
Aylin: Orası öyle.
Hakan: Hani böyle daha sakin bir şehirde olsaydık daha rahat olurduk.

-Aylin Hakan'ın neyi kastettiğini anlamıştır.

Aylin: İzmir gibi mi?
Hakan: Daha güzel olmaz mı Aylin? İstanbul'un kaosundan, keşmekeşinden uzak sakin bir hayat. Sadece sen, ben ve Kaan. Sen de istemez misin?

-Aylin elindeki kahve bardağını masaya bırakır.

Aylin: Sen bana şu an fikrimi sormuyorsun ki Hakan. Kendi fikrini dayatmaya çalışıyorsun. Kendi kafanda bir plan kurmuşsun ona beni ikna etmeye çalışıyorsun.
Hakan: Aylin ben seni hiçbir şeye zorlamaya çalışmıyorum sadece düşünmeni istiyorum.
Aylin: Ben de düşüneceğimi söyledim zaten sana.
Hakan: Kaç gün oldu Aylin? Ben senden bir cevap bekliyorum artık.
Aylin: Hakan bu hemen karar verilecek bir şey değil biliyorsun. Biraz daha düşünmem lazım.
Hakan: (sessizce) Yıllar önce de bu kadar düşünmüş müydün acaba?
Aylin: (kaşlarını çatar) Efendim.
-Hakan ayaklanır.
Hakan: Diyorum ki yıllar önce beni terkedip İzmir'e giderken de bu kadar düşünmüş müydün?

-Aylin de ayağa kalkar, ikisinin de sesleri gittikçe yükseliyordur.

Aylin: Hakan sen ne demek istiyorsun?
Hakan: Ben bir şey demek istemem Aylin dosdoğru söylerim. Sen benimle yeni bir hayat kurmaktan kaçıyorsun.
Aylin: O ne demek?
Hakan: Yıllar önce konu beni bırakıp gitmek olunca bi gecede karar vermiştin İzmir'e gitmeye ya bir gecede sabah seninle uyanmıştım akşam yoktun. Şimdi konu benle birlikte gitmek olunca mı zor geldi bu kararı vermek?
Aylin: (hayal kırıklığıyla) Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
Hakan: Aklıma başka bir şey gelmiyor Aylin kusura bakma.

-Hakan sandalyenin başına astığı ceketini alır ve kapıyı çarpıp evden çıkar.
Aylin neye uğradığını şaşırmış bir halde olduğu yerde bir süre donakalmıştır. Hâlâ yaşadığı anın şokunu atlatamamışken gözü konsolun üstünde duran Hakan'la fotoğraflarına takılır ve ilerleyip fotoğrafı eline alır. Bir süre fotoğrafa baktıktan sonra sinirle çerçeveyi yere fırlatır. Çerçeve paramparça olur tıpkı Aylin'in kalbi gibi... Yavaşça yere çöker ve kırılan fotoğrafa bakarak ağlamaya başlar.

....
-Aradan bir iki saat geçmiş, Hakan biraz dışarıda dolaştıktan sonra eski evine gelmiştir. Salonda oturmuş bir yandan içkisini içerken bir yandan da bu gece olanları düşünüyordur.

Hakan: Acaba fazla mı ileri gittim ya?

-Eline telefonun alır ve Aylin'i aramaya karar verir. Tam arama tuşuna basacakken çalan kapıyla irkilir.

Hakan: (kaşlarını çatar) Kim ki bu saatte?

-Hakan elindeki kadehi masaya bırakıp kapıya doğru giderken kapı ardarda sertçe çalmaya devam ediyordur.

Hakan: Kim bu ya alacaklı gibi.

-Hakan kapıyı açtığında karşısında Aylin'i görür.

Hakan: (şaşırır) Aylin...

-Aylin Hakan'a sert bir bakış atar ve Hakan'ın omzuna çarpıp içeri girer.
Hakan Aylin'in bu hiç alışık olmadığı tavrı karşısında afallamıştır. Anın şokunu atlattıktan sonra kapıyı kapatıp Aylin'in arkasından içeri girer.

Hakan: Noluyor Aylin, ne bu ev basar gibi?
Aylin: Gibisi fazla, şu an tam olarak yaptığım o çünkü.

-Aylin ve ceketini çıkarıp koltuğun üstüne atarken bir yandan da söyleniyordur.

Ayhak EvreniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin