"Yara da sensin, merhem de..."
-Aylin İzmir'den dönmüş ve eve gelmiştir. Kapıyı tam anahtarla açacakken Hakan kapıyı açar.
Aylin: Hakan? Kapılarda karşılanıyorum bakıyorum.
Hakan: Ben de seni bekliyordum, nerde kaldın?
Aylin: Canım mesaj attım ya sana uçaktan inince, trafik vardı biraz ondan geciktim. Ee kapıda kaldık girelim mi artık içeri?
-Hakan ve Aylin birlikte içeri geçer ve yukarı çıkarlar.
Hakan: Hayır ben anlamıyorum bu kadar acil olan görev ne ki, haber bile vermeden apar topar gidiyorsun?
Aylin: Canım telefonda anlattım ya. Arif müdür "gizli kimseye söyleme, Hakan'a bile" dedi.
Hakan: Başlarım görevinden... Ya ben sana ulaşamayınca nasıl korktum biliyor musun? (yutkunur) Yine aynı şey oldu sandım.
Aylin: Aynı şey?
Hakan: Yine gittin sandım Aylin. En büyük korkumun bu olduğunu bile bile nasıl yaparsın bana bunu?
-Sesi biraz yüksek çıkmıştır.
Aylin: Bak canım biliyorum ama...
Hakan: (bağırır) Hayır bilmiyorsun... Devamlı terkedilme korkusuyla yaşamak ne demek bilmiyorsun sen!
-Derin bir nefes alır konuşmaya devam eder.
Hakan: Sabah devriyeden gelip seni evde bulamayınca Kaan mevzusu yüzünden çekip gittin sandım. Aklıma ilk bu geldi. Peki neden aklıma ilk senin gitme ihtimalin geldi sence Aylin?
-Aylin başını önüne eğer.
Aylin: (sessizce) Çünkü bana güvenmiyorsun.
Hakan: Evet güvenmiyorum... Sana bu konuda güvenemiyorum Aylin. Ben
"Aylin beni asla bırakmaz." diyemiyorum. Sen de bana bu konuda hiç yardımcı olmuyorsun.
Aylin: Hakan bak...
Hakan: Sen bak Aylin! Şu hâlime bak, gözlerimdeki terkedilme korkusuna bak. Ya ben bu eve ilk geldiğimde, eski evi kapatmadım diye bana söylemediğini bırakmadın. Peki "bu adam neden bi B planına ihtiyaç duyuyor, neden kendini tamamen bana bırakamıyor?" diye hiç sordun mu kendine?
Aylin: Defalarca sordum hem de.
Hakan: Bi sonuca varabildin mi peki?
Aylin: Evet, benim sende onarılamayacak yaralar açtığım sonucuna vardım. Ben ne yapsam, ne söylesem senin içindeki o yara kapanmayacak. (derin bir nefes alır) Ben sana merhem olamıyorum Hakan... Baksana beni evde göremeyince aklına ilk gelen seni terketme ihtimalim olmuş.
Hakan: Haksız mıyım? Telefonlarımı açsaydın sen de o zaman.
Aylin: Ya Hakan görevdeydim diyorum görevde. Bana ulaşamadım çünkü operasyondayken telefonum kapalıydı.
Hakan: Olsun bir şekilde haber verebilirdin, mesaj atabilirdin.
Aylin: Tamam canım haklısın düşüncesizlik ettim, özür dilerim. Ama gerçekten çok yorgunum. Önce bi üstümü falan değiştireyim sonra konuşuruz bunları olur mu?
-Tam gidecekken Hakan kolunu tutup durdurur.
Hakan: Hayır efendim şimdi konuşucaz.
-Kolundan tutmasıyla Aylin yüzünü ekşitir.
Aylin: Ah...
Hakan: Noldu?
-Aylin'in kolundan yavaşça elini çeker ve gömleğin kolundaki kanı görür.
Hakan: Aylin?... Ne bu?
Aylin: Önemli bir şey değil. İzmir'de suçluyu yakalarken adam bıçak çekti, bıçağı elinden alayım derken kolumu sıyırdı.
Hakan: İnanamıyorum sana Aylin. Bana nasıl haber vermessin?
Aylin: Haber verseydim de ilk uçağa atlayıp İzmir'e gelseydin.
Hakan: Gelirdim tabi. Sen yaralanmışken ben burda mı duracaktım?... Hastaneye gittin mi peki?
Aylin: Gittim canım gittim, endişelenme.
Hakan: Nasıl endişelenmiyim Aylin? (koluna bakar) Kanıyor bu.
Aylin: Önemli değil, ufak bir sıyrık sadece.
Hakan: Acıyor mu peki?
-Aylin elini Hakan'ın yanağına koyar.
Aylin: İyiyim ben merak etme.
Hakan: Yalan söyleme Aylin. Sen canın acısa da bana söylemezsin, ben biliyorum seni. Hem pansuman lazım buna. Gel bakıyım sen benle.
-Aylin'i elinden tutarak yatak odasına götürür ve yatağa oturtur. Pansuman için gerekli malzemeleri de alıp Aylin'in yanına oturur.
Hakan: Müsadenle.
-Hakan Aylin'in gömleğinin düğmelerini açar ve yavaşça çıkartmaya başlar. Gömleğin kolunu çıkartacakken Aylin'in canı acır.
Aylin: Ah.
Hakan: Özür dilerim sevgilim.
Aylin: Ben özür dilerim asıl.
Hakan: Ne için?
Aylin: Seni korkuttuğum için, haber vermeden gittiğim için... Sende onarılması zor yaralar açtığım için.
-Aylin'in gözünden yaşlar süzülür bunları söylerken. Hakan Aylin'in gözyaşlarını siler.
Hakan: Bazı yaraları sadece açanlar iyileştirebilir. Hani az önce "ben sana merhem olamıyorum." dedin ya. Aksine benim tek ilacım sensin. Sadece benim elimi tutmayı bırakma yeter.
Aylin: Seni çok seviyorum Hakan.
-Hakan'a sarılır.
Hakan: İşte bana bunu söyle ve böyle sımsıkı sarıl. İyileşmeyen hiçbir yara kalmaz bende.
-Hakan bir süre sonra geri çekilir.
Hakan: Benim yaralarımı hallettiysek senin yarana bakalım mı artık?
-Hakan nazikçe Aylin'in gömleğini çıkartır. Aylin'in kolundaki sargı kan içinde kalmıştır.
Hakan: Aylin Allah aşkına bu mu ufak sıyrık, baksana nasıl kanamış? Yok bu böyle olmaz hastaneye gidelim, enfeksiyon falan kapar bu. Hem dikiş falan da gerekir belki.
Aylin: Canım bi sakin ol, ben gittim zaten. Dikişe gerek yokmuş, ayrıca ilaç da verdiler enfeksiyon kapmaması için merak etme.
Hakan: Hiç içime sinmiyor böyle ama, neyse gel şu sargını değiştirelim bari.
-Hakan büyük bir ciddiyetle sargıyı açar. Aylin Hakan'ın bu ciddi hâllerine gülmeden edemez.
Aylin: Durum ne doktor bey, yaşayacak mıyım?
Hakan: (güler) Aylin ya... Eskiden böyle durumlarla dalga geçen ben olurdum.
Aylin: Ee insan sevdiğine benziyormuş.
-Hakan gülümser ve sargıyı yavaşça açar. Aylin'in yarasını görmesiyle içi acır.
Hakan: Aylin baya derin bu.
Aylin: Ben ne yaralar aldım komiserim. Bu ne ki?
Hakan: Ah Aylin ah... Ne yapacağım ben seninle?
Aylin: Konuşmayı bırakıp yaramı sarabilirsin mesela?
Hakan: (güler) Emredersiniz.
-Hakan pansuman yaparken bir yandan da konuşmaya devam eder.
Hakan: Şerefsiz herif, ben orda olacaktım var ya.
Aylin: Valla baya kovalattı sağolsun. Neyse ki yakalayıp getirdik buraya.
-Aylin ne söylediğini farkeder ama artık çok geçtir.
Hakan: Nasıl yani, o herif İstanbul'da mı?
Aylin: Hakan bak başını belaya sokacak bir şey yapmayacaksın? Söz ver.
Hakan: Nasıl bir şey yapmıyım Aylin? Benim canımın canını yakandan hesap sormayacak mıyım?
Aylin: Hakan söz ver dedim.
Hakan: Tamam, başımı belaya sokmayacağıma söz veriyorum. Ama o adamı biraz hırpalayabilirim.
Aylin: Biraz derken?
Hakan: İşte o elini bir daha bıçak sallayamayacak hâle getirene kadar.
Aylin: Off Hakan of... Sen yine kendi bildiğini okuyacaksın anlaşıldı.
-Hakan güler ve pansumana devam eder.
Aylin: Ee sen naptın ben yokken?
Hakan: Aynı, Selin'i bulmaya çabaladık zaten günlerdir.
Aylin: Haberim var konuştuk Selin'le, bugün yanına gidicem.
Hakan: Nereye gidiyorsun Aylin? Sen de yaralısın, otur dinlen evde.
Aylin: Hakan sanki ameliyat oldum, büyütmesen mi bu kadar?
Hakan: Büyütürüm canım, büyütürüm. Ben söylicem sen dinliceksin, sevgilinim ben senin.
Aylin: Ha ha ha... Aylin Aydın olma çabaların taktire şayan ama daha çok çalışman lazım.
-İkisi de gülüşürler.
Aylin: Ee başka neler yaptın?
Hakan: Seni özlemek dışında mı?
Aylin: Orasını biliyorum canım, zaten o senin günlük rutinin .
Hakan: Ooo bakıyorum da kendimize fazla güveniyoruz. Nerden geliyor acaba bu özgüven?
Aylin: Aşkımdan geliyor... Senin aşkından geliyor.
Hakan: Hımm güvenilir kaynakmış.
Aylin: Ee karşındaki adam tarafından 8 yıldır koşulsuz bir aşkla sevilince; ne kendinden, ne ondan, ne de aşkınızdan şüphe duymuyorsun.
Hakan: Sizden böyle şeyler duymaya alışkın değiliz Aylin Hanım.
Aylin: Valla alışsan iyi edersin. Sana bunları her fırsatta söyleyeceğim ki bir daha seni terketme ihtimalim aklının ucundan bile geçmesin.
-Aylin gülümseyerek Hakan'a yaklaşır, tam öpecekken Hakan geri çekilir.
Aylin: (kaşlarını çatar) Noldu?
Hakan: Aylin benim sana bir şey anlatmam lazım.
Aylin: Dinliyorum.
Hakan: Ben dün Ebru'yla buluştum. Kaan'la birlikte Amerika'ya gideceklermiş, bana "sen de gel" dedi.
-Aylin hiçbir şey demez.
Hakan: Ne cevap verdiğimi sormayacak mısın?
Aylin: Sormayacağım... Çünkü biliyorum, bütün dünya üstüne gelse sen beni bırakmazsın. Çünkü senin ailen, eşin, sevdiğin kadın benim.
Hakan: (derin bir nefes alır) Oh be.. Bi an "git aileni kur" diyeceksin diye o kadar korktum ki.
Aylin: Sen bana baksana bi. Bende sevdiği adamı bırakacak göz var mı?
Hakan: İşte bu be... İşte benim sevdiğim kadın.
Aylin: Bana bunu daha sık söylesene, kulağa çok hoş geliyor.
Hakan: Söyleriz yavrum söyleriz de...
-Hakan'ın gözü karşısında sadece iç çamaşırıyla duran Aylin'e kayar.
Hakan: Yalnız sen karşımda bu şekilde dururken dikkatim dağılıyor.
Aylin: Hımm dağılmasın o zaman dikkatin.
-Aylin tam gömleği eline alıp giyecekken Hakan elinden tutup durdurur.
Hakan: Dur, zaten az sonra çıkacak olan gömlek için boşuna kendini yorma.
Aylin: (cilveli) Hadi ya.
Hakan: Ben seni çok özledim.
Aylin: Sadece 3 gün ayrı kaldık Hakan.
Hakan: 3 gün aşık bir adamın evreninde 3 yıla eşittir yavrum.
-Elini Aylin'in çıplak olan belinde gezdirir ve kucağına doğru çeker.
Aylin: (güler) Birileri baya özlemiş.
Hakan: Ben seni yanımdayken bile özlüyorum yavrum, değişmez bir his bu... (yüzünü Aylin'in yüzüne yaklaştırır) Hatta değişmeyen bazı hisler daha var. Anlatabilirim istersen.
Aylin: Yok anlatma... (kulağına yaklaşır ve fısıldar) Hissettir...
-Aylin Hakan'ı öpmeye başlar ve Hakan da hemen karşılık verir. Öpüşmeleri giderek derinleşirken Aylin Hakan'ın kucağına daha da yerleşir. Tutkulu bir şekilde öpüşürken ikisi de birbirlerini hissetmeye başlarlar. Aylin Hakan'ın kucağındayken onu yavaşça iter ve birlikte yatağa düşerler. Öpüşmelerine bir an olsun ara vermiyorlardır. Ayrıldıklarında ikisi de nefes nefesedir. Hakan üstünde olan Aylin'in dağılmış olan saçlarını kulağının arkasına atar.
Hakan: Bir daha sakın gitme.
Aylin: Gitmem.
-Hakan Aylin'i nazikçe üstünden çekerek yatağa yatırır ve kendi de üstüne uzanır. Elinin tersiyle yavaşça kolundaki sargıya dokunur.
Hakan: Yaran acıyor mu?
Aylin: Hayır...
-Aylin elini Hakan'ın kalbinin üstüne koyar.
Aylin: Peki benim burda açtığım yaralar acıyor mu?
Hakan: Bu senin elinde Aylin...
Yara da sensin, merhem de...
-Aylin, Hakan'ı ensesinden tutar ve kendine çekip öpmeye başlar. Öpüşmeleri giderek derinleşir ve kendilerini birbirlerine bırakırlar.......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayhak Evreni
Fanfiction"...Onlar bilmiyor, kimse bilmiyor.. Beni bu şehirden bir tek sen kovabilirsin!" "Sanki bu şehir çok umrumda... Senin olmadığın yerde benim ne işim var?"