24-Reunion

176 22 79
                                    




Bu birden vazgeçiş miydi?

Hayır.

Fakat yine de neden acı çekiyordu Yoongi?

Evden çıkarken adımları geri gidiyordu sanki. Ne Dahyun'la görüşmek istiyordu ne de Jungkook'u bırakmak.

Evdekilerle vedalaşıp arabasına giderken arkasında dönüp baktığında kapıda ki Jungkook'u gördü.

Yine aynısını yapıyordu. Böyle bakıyordu. Yoongi'yi çıkmaza sürükleyen bakışlar. Onu çaresiz bırakan, paramparça eden bakışlar.

Yine de hiçbir şey dememişti oğlan. Gitme dememişti. Hatta sorgulamamıştı bile. Şimdi de sadece böyle bakıyordu.

Neden hiç ses etmedin?

Beni hiç mi sevmedin?

Yüzünde ki ifadesizlikle arabasına bindi. Yutkunarak arabayı çalıştırdı ve bir daha Jungkook'un olduğu tarafa bakmadı.

🫧

Eve gelir gelmez hızlıca duşa girmişti. Dahyun'un gelmesine iki saat vardı. Yoongi nerdeyse bir buçuk saatini duşta geçirmişti. Düşünüyor, düşünüyor ve düşünüyordu. Bu aşk çukurunun içinden nasıl çıkacağını düşünüyordu. Artık bir yanı gazeteci çocuğu sevmek istemiyordu. Fakat bir yanı, ondan vazgeçemeyeceğini biliyordu. Bu yüzden aynı soru dolanıyordu kafasında.

Gerçekten, hiç sevilmeyecek bir insan mıyım?

Suya zorlukla uzanıp kapandı. Eğdiği kafasından uzanan saçlarından damlalar hızlıca yere çarpıyordu. Sendelemişti. Sanki düşünmekten ölecek gibiydi.

Ve bu halinden nefret etmişti.

Küvetten çıkıp bornozuna sarıldı ve odasına gitti. Hızlıca siyah bir eşofman takımı giyip aşağı indi. Mırmır'a mama koydu Dahyun gelene kadar. Siyah kedinin yumuşak kafasını okşadı.

"Göğsüm ağrıyor Mırmır. Sence hasta mıyım?"

Kedi onu anlıyormuş gibi yüzüne bakıyordu şimdi. Cılız bir miyavlayış gösterip tekrar yemeğine döndüğünde Yoongi güldü.

"Evet, aşk da bir hastalık..."

Zil sesi evi doldurduğunda kediyi orda bıraktı ve kapıyı açmaya gitti.

Karşısında su gibi bir kadın vardı. Zorlukla gülümsedi.

"Selam, geç kalmadım değil mi?"

"Selam Dahyun. Hayır, geç lütfen."

Beyaz, balon kol bir elbise giymiş, onun üstüne de siyah bir süveter geçirmişti. Tanınmamak için şapkası ve gözlüğünü de unutmamıştı.

Elinde ki poşeti kaldırdı. "Tatlıyı sevdiğini düşünüyorum?"

Sevmezdi.

"Severim. Geçsene. Bize kahve yapayım."

Dahyun içeri geçerken, Yoongi onun elinden aldığı poşetle mutfağa girdi. İç çekerek kahve makinesinin düğmesine bastı ve tezgaha yaslandı.

Bu gün nasıl geçecekti?








Yoongi gittikten sonra herkes sessizleşmişti. Jungkook kafasının içinin her köşesinde şu an o kızla beraber ne yaptığını düşünüyordu. Gerçekten ondan vazgeçmiş miydi? Jungkook, onu sonsuza kadar kayıp mı etmişti?

Seokjin ise ikilinin arasında ki bu saçma sapan ilişkiye sövüyordu içinden. Yoongi'ye de kızıyordu fakat bir yanı yorulduğunu anladığı için sesini çıkartamıyordu. Her ne olacaksa bile bunları kendi aralarında, yaşayarak çözmeleri gerekiyordu. Öğrenmeleri gerekiyordu.

Chase Love || YoonKook (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin